Özlenen adımlara başlangıç
Bin yıldan ziyadedir ki, aşağıda yer alan tavsiye gibiydi Müslüman Türk Milletinin ahvali umûmiyesi. Dış düşman ve işbirlikçiler öyle bir fitne ektiler ki içimize, gözlerimiz kan kırmızı neticenin fecâatinden. 1991 seçimleri sonrasında kurulan AP-S(C)HP koalisyonu, Milli İstihbarat teşkilâtımızın büyük bir isabetle uçaklarla attırdığı bölge halkına ayet meâllerini hatırlatmayı lâiklik ilkesine aykırıdır diyerek durdurması cinayetinden bu tarafa, milletin vahdetini sağlamaya yönelik en mükemmel yaklaşım, Genelkurmay'ın birliklerine bu tamimidir. Başarılar.
İşte, Genelkurmay Başkanlığı Doğu / Güneydoğu'da yeni bir halkla ilişkiler çerçevesi oluşturup birliklere ulaştırmış. Geçen hafta medyaya yansıdı. Tavsiye edilen davranış biçimleri şunlar:
• Bayram ve Cuma namazlarına gidiniz, bayram günleri ziyaretlerde bulununuz.
• Bölge halkını hor görmeyiniz, onurlarını kırmayınız.
• Herkesle selamlaşınız, selam vermeden bir yere girmeyiniz.
• Yaşınız genç ise toplumun değer verdiği yaşlıların elini öpünüz.
• Bayanlara ölçülü ve hürmetkâr davranınız. Kadınların elini sıkmak için elinizi uzatmayınız.
• Erkekler varken kadınlarla mülâkat yapmaya kalkmayınız.
• Bölge halkını hiçbir zaman terör örgütü sempatizanı gibi önyargılı değerlendirmeyiniz.
• Terör örgütünün bölgedeki faaliyetlerinden dolayı halkı sorumlu tutmayınız. Suç, ferdîdir.
• Vatandaşın malına zarar vermeyiniz. Yanlışlıkla verilen zararı ödeyiniz.
• Kadınların üstlerini siz aramayınız; bu iş için hemşire, öğretmen gibi güvenilen kadınlardan yardım isteyiniz.
• çocukların yanında kesinlikle anne ve babalarına sert muamele ve hakaret etmeyiniz.
• Halkın ikramını kabul ediniz, ancak ölçülü davranınız.
• Hiçbir özel istekte bulunmayınız, şahsi çıkar sağlayan hediyeleri nezaketle reddediniz.
• Halkın ikram edeceği yiyecekleri hoşunuza gitmese de yemeye çalışınız.
• Bir cenazenin kaldırılmasında ve gömülmesinde yardımcı olunuz. Başsağlığı ziyaretleri yapınız.
• Düğünlere gidiniz, hediye götürünüz.
• Fakir aile çocukları için toplu sünnet düğünleri düzenleyiniz.
• Şehit olmuş erleriniz için mevlit okutunuz ve köylüyü bu mevlide çağırmayı ihmal etmeyiniz.
• Ramazan aylarında köylünün davet edeceği iftar yemeklerine katılınız. Ayrıca siz de iftar yemekleri düzenleyerek sadece köyün ileri gelenlerini değil, fakir, kimsesiz kişileri de davet ediniz.
• Artan yemek ve ekmekleri çöpe dökmeyiniz. Bölge halkına hayvan yemi olarak veriniz.
• Açık alanlarda içki içmeyiniz.
• Teröristlerin parçalanmış cesetlerini teşhir etmeyiniz. Bu tür davranışlar belki halkı korkutur, ama devleti de sevimli göstermez, şefkatli olduğu imajını zedeler.
•••
KALDIRILAN CEZA İNFâZI
Geçen hafta çarşamba günü Adapazarı'ndan bir okur telefon açmış evime sağolsun, dışarıdaydım. Hakan ile görüşmüşler ve bize sitemi olmuş. Demişler ki; babanızdan daha olgun bir yazı beklerdim. Hakan da sormuş, hangi mevzuda? Erbakan Hoca'nın affı hakkında diye cevaplamış okur. Bana sitemi nakletti Hakan. önce böyle sitem etmeyi düşünenlere ve etmişlere arz edeyim ki, bendeniz Vakit'e göndereceğim yazımı, Pazartesi öğleden sonra kararlaştırmaya başlarım zihnimde. Akşam namazı sonrasında bilgisayarı, Burak'ın veya Oğuzhan'ın elinden istirdat edebilirsem ekrana dökmeye başlarım. Yoksa onların beni azat etmelerini beklerim. O zaman da yazı gece yarısına kalır.
Geçen hafta da, böyle oldu amma zaferlerle dolu Ağustos ayını bizi takip eden okurlarım bilirler ki; her sene yazarım. Hatta bir aksilik olmasın diye de, salı günü öğleye az kala, Vakit'in santralinden Rıfat'a ulaşır ve bilgisayar ekranına yazımın düşüp düşmediğini sorarım. Evet cevabı gelince rahatlarım. Bu, yıllardır böyle devam etmektedir.
Şimdi; Sayın Gül'ün, Erbakan Hocama verilen haksız cezayı adli tıp raporlarına istinaden kaldırması haberini Salı günü saat 15.00 civarında eve avdet etmek üzere üsküdar'da bindiğim otobüste, Sevgili Mehmet Başar'ın müjdelemesiyle öğrendim. Dolayısıyla habere muttali olma bakımından okurumun beklediği olumlu yazının geçen hafta yazılması kâbil-i imkân değil idi. İşin böyle olmasından dolayı geçen hafta gereken teşekkürü ifade edememiştik.
Bu haftaya gelince elbette ki beterin beteri vardır. Adam, asılarak idâm cezası verildiği zaman bu sözü söylemiş. Yahu ne beteri, asılacaksın işte demiş. Gün gelmiş, infaz yapılırken bir süvari infaz meydanına gelmiş: Durun! Asılmayacak! Yaa ne olacak? Kazıklanacak, hükmünü getirmiş. İşte beterin beteri…
Elbette belânın şeddelisinden kurtulmak,vesile olana teşekkür etmek gerekir. Bizatihi bu teşekkürü Muhterem Erbakan, “Bir hâta ortadan kaldırılmıştır..” sözleriyle bir mahkûmdan ziyade, İstiklâl Mahkemeleri karşısında Hüseyin Câhit Yalçın'ın dile getirdiği: “Böyle bir dâvanın hâkimi olmaktansa, mahkûmu olmayı tercih ederim” ifadesini hatırlatan bir ifadeyle yapmıştır. Nitekim mahkûmiyetten hâlasın peşinden, 1969'da Siyasi hayata Konya'dan üç mebusluk rey alarak TBMM'ye giren Erbakan'ı, Konya'yı temsilen Avukat Veli Tollu SP Konya İl Başkanı olarak, Erbakan'ın Medresei Yusufiye'sinin haneye dönüşünün akabinde yaptıkları genişletilmiş ve 300'e yakın kişiyle yapılan toplantıda aşağıya aldığımız beyanla, SP'lilerin beklediği bir açıklamayı gerçekleştirdiği görülmektedir. Avukat olan Başkanveli Tollu:
“..Bizim için il divan toplantımızı bugün burada yapmış olmak ayrı bir önem taşımaktadır. Geçtiğimiz günlerde tarihi bir hatadan dönülerek Muhterem Hocamızın ev hapsi kaldırılmıştır. Yalnız bu yeterli değildir. Erbakan Hocamıza iadeyi itibar yapılması gerekmektedir. 28 Şubat tesiri ile görülen bu dava yeniden görülmeli ve tarihi hata tamamen düzeltilmelidir..” demek suretiyle bu ceza kaldırma olayını bir af olarak değerlendirmek değil, Erbakan ve 70'e yakın arkadaşının verilen haksız cezayı yatıp bitirmiş olmalarının iadei itibarlarının yapılmasının hatırlatılması ve bu hususta adli mekanizmanın harekete geçirilmesinin habercisidir. Ayrıca haber vereyim ki; çok değerli ve çok büyük hukuk tecrübeleri olan bir hukukçu ile görüştüm. Bu cezanın kaldırılmasının, Hoca'nın siyasi hayatının devamının hukuken açıldığı mânâsına geldiğini hatırlattığını söyleyebilirim. Şu halde SP'nin Ekim ayındaki genel kongresi, Erbakan Hoca'nın genel başkanlığıyla, düştüğü yerden ayağa kalkmasını sağlayan vasatı teşkil eder.
Yazımızı; Saadet Partisi Kadıköy İlçe divanında Halis Kurtça Kültür Merkezi'nde geçen Cuma yaptığımız konuşmada, ülkenin Milli Görüş'ün Meclis'te olmamasından dolayı adeta çaresizlik içinde kıvrandığını her meselemizin dış tesirlere açık hâle gelmesine dikkat çektim. Milli Görüş'ün milletin hayatiyetiyle alakalı çözümlerini hatırlattım. Konuşmamı yaparken, geçen yıl Hakk'a yürüyen ve bulunduğum sahnede ‘Göztepe Türk Sanat Mûsıkîsi Korosu’nu yöneten, aynı zamanda da öğretmen olan Şef Ali İhsan Tok kardeşimi hatırladım; kendisine Allah'tan rahmetler diledim. Fiemanillah.
İrtibat Tel.: 0542 497 03 27
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.