Kahramanmaraş Provokasyona Gelmedi 2
Bir önceki yazımızda Kahramanmaraş’ta hiç olmaması gereken bir ayıptan bahsetmiştik. Bereket versin ki olayda otuz yaşının üstünde aklı başında birisi yoktu. Resimlerde gözüken de şehrin en kalabalık meydanındaki parkta oturan veya caddeden geçenler, olayı merak edip seyredenlerdi.
Bu çirkin olayın arkasındaki ayıp, hükümetten ortaya çıkarmasını istediğimiz gizli ellerdir. Bunlar iktidar düşmanlarıdır aynı zamanda. Alet olanlar ise daha çok bir siyasi düşünce ve örgütün bir grup çoluk çocuğundan başkasının değildir. Onlar da gerek alevi, gerek bölücülük konusunda, gerekse bu ve başka konularda provokeye hazır kıta bekleyen akıl, bilgi, takvadan yana kıt insanlardı. İnşallah burda biter de gerisi gelmez. Ama endişeliyiz doğrusu.
Aslında şehrin makul insanları onlardan yılmış ama elden ne gelir. Yüz yıllık ırkçı, laik, dinsiz eğitimin sonucu işte görüyorsunuz, ya inkar, ya terör, ya ayrımcılık, ya da ayrılıkçılık olarak bizi hep vuruyor, kahrediyor.
O provokatör aletlerini “akıl, bilgi, takvadan yana kıt insanlar” diye nitelememiz boşuna değildir. Zira bir Müslüman, haklı sebeplere dayalı da olsa Müslüman kardeşiyle üç günden fazla küs duramaz. Ama gel gör ki yüz yıllık küs coğrafyalarımız var. Bunun İslam ile ne alakası olabilir?
Akıl ve bilgi kıtlığına bakar mısınız; bu toprakları işgal eden Yunan, İngiliz, İtalya, Fransız kafirleri ile dost ol, anlaşmalar yap, siyasi, idari, hukuki, iktisadi ve kültürel anlaşmalar ve işbirliği yap, onların gavurluğunu ve işgalini ve BİLFİİL yaptıkları zulmü unut, ama yanı başındaki İslam ülkeleri ile arayı aç, alakayı kes, siyasi, idari, hukuki, iktisadi ve kültürel hiçbir ilişkiye girme. “Neden?” diye sorunca “Araplar bizi arkadan vurdu?” de.
Yuh artık bu masala inananlara!
O zaman bir Arap devleti mi vardı?
Üç beş çapulcu eşkıya Arap yol kesmiş, adam öldürmüş ise, Anadolu’nun dağlarında hiç mi Türk eşkıya yoktu o zaman yol kesen, adam öldüren?
Eğer unutmayacaksan Batılı işgalci kafirleri de unutma. Araba bu özel düşmanlık neden?
Ben söyleyeyim: Batılılaşma denilen kafirleşme sürecinin getirdiği ırkçılıktan…
Kus bu “Batılılaşma” küfrünü, kus bu “ırkçılık” fikrini de kurtul ey Müslüman!
Eğer bir insan gerçekten Müslüman ise, Müslüman kardeşleri yanıbaşında dururken onları bırakıp da başka din mensuplarını ve dinsizleri dost edinemez. Çünkü Müslümanın dostu ancak Müslümanlardır. Gerek fert gerek millet olarak tercihlerini daima din kardeşlerinden yana kullanmak zorundadır Müslümanlar. Ama işte “Batı taklitçiliği”, işte “laiklik” semeresi, işte “çağdaş uygarlık düzeyi” diye tutturulan “gavur aşıklığı”, işte hakim olan “izm”ler ve “ırkçılık”, “ulusalcılık”…
Bu Batı taklitçiliği ve kafir ideolojiler ile İslam kardeşliği nasıl yan yana yaşayabilir ki?!..
Öyleyse buradan bir çağrı yapmanın zamanı gelmişti.
Ama gelecek yazıda inşallah.