Önce Kendimize Acımalıyız
BİZ adam akıl doğru dürüst Müslüman olsak öncelikle kendimize acırız. Acırız da bugünkü berbatlıklarımızdan kurtuluruz.
Filistin’de Siyonistler Müslümanları katl ediyormuş, hanelerini başlarına geçiriyormuş.
Orada kötülükleri yapanlar İslam düşmanları. Ya bizdeki kötülüklerin kimlerin eseri?
Sivil darbe teşebbüsünü kimler yapmıştı?
Cemaat, hizip, fırka, parça militanlığı, fanatizmi ve holiganlığı ile kimler birbirinin gözünü oyuyor?
Bazı Müslümanların bazı Müslümanlara yaptığını gavur yapmaz.
On altı ay zindana atılan muhterem bir hocaefendiyi, eski faşist dinsizler mi çarpmıştı, beriki Müslümanlar mı?
Kendilerinden değil diye, beş vakit namaz kılan nice faziletli ve temiz Müslümana kimler kan kusturmuştu?
Meşreb farklılıkları yüzünden iman kardeşine düşmanlık edenler.
Futbol kulübü tutar gibi tarikatçılık yapanlar.
Siyasî ihtirasları uğrunda en azılı din düşmanlarıyla ittifak edenler.
Öteki Müslümanlara tencere dibin kara derken kendi kapkara diplerine bakmayanlar.
Kendisine, kendilerine acımayanlar Filistinli Müslümanlara acıyabilir mi?
Elbette Filistin faciası karşısında samimî, içten, yürekten ağlayan temiz Müslüman vardır ama beri tarafta bir sürü gözyaşı döken timsahlar da var.
Evime yürüyerek beş dakika mesafede bir iftar ziyafetine katılmıştım. İftariyelikler yendi, çorba, börek, ana yemek, üstüne güllaç, nefis çaylar… Sonra dua edildi. Duanın sonunda “Ya Rabbi Filistinli kardeşlerimize yardım et” denildi. Dualar ikiye ayrılır: Dil ile yapılan dualar… Fiilen yapılan dualar… Bizde fiil=aksiyon nerede?
İslam dünyasında şu mübarek Ramazanda kanlar akıyor, yangınlar Ümmeti kavurup yıkıyor, zulüm ve kötülük had safhada. Gidip yardım edemiyoruz ama bari bunca facia karşısında iştahımız kesilse ya… İştihamız yerinde, tıka basa yiyoruz, sonra ucuz ve kuru merhamet edebiyatı yapıyoruz.
İspanya iç savaşında dünyanın her yerinden faşistler faşistlere, marksistler marksistlere yardım etmek, aynı saflarda savaşmak için o ülkeye gitmişlerdi.
Bir ara Türkiye’yi Hıristiyanlaştırmak için on binlerce Barış Gönüllüsü gelmiş ve yurdumuzun her köşesinde misyonerlik yapmıştı. Bizden on binlerce Anadolu Müslümanı onların ülkelerine gidip Tevhidi yaymak için çalıştı mı?
Filistin 1948’den beni kanayan bir yaradır. Şu anda bir buçuk milyarlık İslam alemi, birkaç milyon Siyonist ile başa çıkamıyor.
Kendimize doğru dürüst acıyabilsek, onlara da doğru dürüst acıyabileceğiz.
Müslüman gibi acımak başka şeydir, ucuz acıma edebiyatı yapmak başka şey.
Biz kendimize acısak itikadımızı tashih eder, beş vakit namazı dosdoğru kılar, farz namazlarında cemaat olur, zekatımızı Kur’an Sünnet ve Şeriata uygun şekilde dosdoğru öder, ahlakımızı düzeltir, vasıflı Müslüman olurduk.
Şu umre ibadetini bile neye çevirdik… İbadet olmaktan çok turistik seyahate benziyor. En lüks oteller, en lüks yemekler… Bin çeşit israf… Gitmeden önce her yere haber veriliyor: Ben ben ben umreye gidiyorum… Döndükten sonra: Ben ben ben umreden geldim… Umre nafile ibadet… Farz ibadetlere niçin bu kadar dikkat etmiyoruz?
Biz bu kafayla gidersek akıbetimiz Suriye, Mısır ve Filistin Müslümanlarınınkine benzeyebilir.
(İkinci yazı)
Kırk Bir Maddede Örnek Müslüman Genç
1. Sahih=doğru itikada sahiptir. İmamı Eş’arîyi veya İmamı Mâturidîyi inançta imam kabul eder.
2. Kendisine yetecek kadar ilmihalini ve İslam ahlakının bilir ve hayata uygular.
3. Beş vakit namazı dosdoğru ve dikkatle kılar.
4. Farz namazları, arkasında namaz kılınabilecek gerçek icazetli fakih imamların ardında kılar.
5. Camiye gidemezse bir iki kişi bulup cemaat olur. Kendisi imamlık yapacak kadar kıraat ve fıkıh bilir.
6. Faydalı ilimler öğrenerek kültürlü ve bilgili Müslüman olmaya çalışır.
7. İffetlidir, başkalarının karılarına, kızlarına kötü gözle, şehvetle hayvan gibi eşşek gibi bakmaz.
8. Okur yazardır, bin yıllık yazımızla yazılmış kitapları, belgeleri, arşiv vesikalarını, mezar taşlarını, kitabeleri okuyabilir.
9. Edebî Türkçeyi, Fuzulî Divanı’nı Osmanlıca metninden yanlışsız okuyup şerh edecek derecede bilir.
10. Tarih kültürüne sahiptir, uyduruk tarihle gerçek tarihin ne olduğunu bilir, tarihî yalan ve aldatmacalara kanmaz, inanmaz.
11. Osmanlıca ve Latince el yazısı düzgün ve estetiktir, kaligrafi bilir.
12. Yirminci asrın ilk çeyreğindeki İstanbul görgü, kültür, edep, nezaket, mürüvvet ve kibarlığına sahiptir.
13. Geleneksel İslam sanatlarından birini bilir ve ürün verir.
14. Ümmet birliği, İmamet şuur ve değerine sahiptir.
15. Futbol kulübü tutar gibi cemaat, tarikat, hizip, fırka holiganlığı, militanlığı, fanatizmi yapmaz.
16. Büyüklere hürmet eder, küçüklere merhamet ve şefkat besler.
17. Babası süper zengin de olsa israf etmez, gösterişe kaçmaz.
18. Nefsini terbiye edip dizginlemek için bir mürşid-i kâmilden el ve ders alır. Müteşeyyihten uzak durur.
19. Asla yalan söylemez, kimseyi aldatmaz, son derece doğru ve dürüsttür.
20. İtlik, serserilik, uğursuzluk yapmaz.
21. Az konuşur, çok dinler.
22. Günde en az iki saat faydalı kitaplar okur, bilgilenir ve aydınlanır, ziyalı Müslüman olur.
23. Özel olarak mantık dersi alır, mantıktan imtihan edilir, başarılı olur ve mantık icazetine sahip olur. Mantıksız iyi ve güçlü Müslüman olmaz.
24. İcazetli ve ehliyetli Ehl-i Sünnet hocalarından usûl-i fıkıh, usûl-i tefsir ve usûl-i hadîs öğrenir.
25. İslamda Hilafet, ahkam-ı sultaniye dersleri alır.
26. İçinde Deccallara, Kezzablara, Süfyanlara karşı düşmanlık duyguları vardır.
27. Ashab-ı Kiramı, Tâbiîni, Tebe-i Tâbiîni, Selef-i Sâlihîni; Ehl-i Beyt-i Mustafayı (Salat ve selam olsun ona), Ümmeti aydınlatan Sadat-ı Kiramı, her asırda gelip geçmiş müceddidleri, rabbanî ve rasih ulemayı, fukahayı, hangi tarikattan olursa olsun kâmil mürşidleri, hakikî şeyhleri, gerçek mücahidleri, İslam kahramanlarını sever.
28. Altın ve gümüşe, dolar ve Euroya, liraya, Buzağıya tapmaz. Parayı fare leşi gibi maşa ile tutar.
29. Arivist değildir, arivizmden nefret eder.
30. Mütevazıdır. Gururlu, kibirli, böbürlü değildir.
31. Din, İman, Kur’an hizmetlerini ücretsiz, Allah rızası için ihlasla yapar.
32. İstişare ve istihare ehlidir.
33. Cahillerle tartışmaz.
34. İmamı Gazalî, İmamı Rabbanî, Abdülkadir Geylanî, Ahmed er-Rufaî, Şeyh/İmam Şâmil ve benzeri büyüklere bağlıdır.
35. Zaruret yoksa siyasetle meşgul olmaz.
36. İhtiyaçlarını çoğaltmaz.
37. Dünya vazifelerini ihmal etmeksizin âhirete dönüktür.
38. Bir Müslüman kardeşinden kötülük görürse ona iyilik yapar.
39. Ona bakan onda İslamın nurlarını ve tecellilerini görür.
40. Onun ahlakını, faziletlerini, kültürünü, iyiliklerini, güzelliklerini düşmanları bile kabul ve tasdik eder.
41. Terörist değildir. Mücahittir ama cihad konusunda Kur’anın, Sünnetin, Şeriatın, fıkhın sınırlarını çiğnemez.
Ümmet-i Muhammed yeterli sayıda böyle gençler yetiştirmezse kurtulamaz, selamet sahiline çıkamaz.