Mukaddes Yüke Hamalların Bayramı
İnsandır sanıyordum mukaddes yüke hamal.
Hamallık ki, sonunda, ne rütbe var, ne de mal,
Yalnız acı bir lokma, zehirle pişmiş aştan;
Ve ayrılık, anneden, vatandan, arkadaştan.
Necip Fazıl Sakarya Türküsü.
Bayramdır bugün. Buruk bir bayram. Tebessümlerimizin dahi hayıflandığı bir bayram. Haya sahiplerinin sıkılarak bayramlaştığı bir bayram.
Hakiki manada iman eden herkesin bayramı böyledir. Hüzünlüdür. Gülerken bile utanır insan. Çünkü bütün İslam ümmetinin bayramı, içeride ve dışarıda “nefislerini tanrılaştıranların” yüzünden zehir edilmek istenmiştir.
Bunun için İsrail Ramazan ayında düğmeye basmış, dünyadaki ve Türkiye’deki İsrail severler veya İsrail hükümetiyle mayası bütünleşenler, binlerce Müslümanın katledilmesine göz yummuş ve yummaya da devam etmektedirler.
Müslüman kanı döken terörist İsrail’le yandaşlık etmeyi kendilerine vazife bilmişlerdir. İşte Türkiye’de ve dünyada Müslümanlar, böyle zihniyet sahipleriyle birlikte bayram yapmaktadırlar.
Şimdi soru şu: “Ben bu insanlarla nasıl bayramlaşayım? Hangi iman sahibi; ‘Evet bayramlaşmalısın’ diyebilir? Böyle diyecek kişinin değer yargılarından şüphe ederim.”
Bu bayram buruk geçmez de nasıl geçer. Müslümanlar, inanmanın mihenk taşlarından birisinin; “sabır” olduğunu bilir ve sabırla bayram ederler. Evet doğrudur.
Yine de sabırla bayramımızı edeceğiz. Biliyoruz ki, Allah sabredenlerle beraberdir.
Sabredenler; riyakârlık, sahtekârlık, iftira nedir bilmezler. İnsanların cüzdanlarına göz dikip vicdanlarını sömürmezler.
Fitneden, fesattan uzak dururlar. Böyle çevrelerle ittifak etmezler. “Sırf nefisleri ve nüfuzları için” din adına yalanlar uydurup, insanların ahiretlerini karartmazlar.
Gülmesi ancak merhum Akif’in tarif ettiği gibi “Yetimin gülmesi kadardır.”
Yine Akif’e göre “ümmetin” sefalet tabloları karşısında gülmesi bir “utanmazlık”tır. “Ağlamayı bilmiyorsan bari gülmekten utan” diye ikaz eder.
Evet, yetimin gülmesi buruktur. Filistin, Doğu Türkistan, Kerkük, Suriye, Irak, Mısır, Somali, Libya, velhasıl daha sayamadığım nerede mazlum Müslümanlar varsa hepsi yetimdir.
Hamdolsun günümüzde bu yetimlere sahip çıkan tek İslam ülkesi Türkiye’dir. İçten ve dıştan tüm şeytani ittifak ve oyunlara rağmen, dimdik ayakta duran bir hükümetimiz vardır.
Ehli iman der ki; “Müslüman sabırlı ve umutludur.” Akif de şiddetle şu ikazı yapar:
“İş bitti sebatın sonu yoktur deme yılma
Ey millet-i merhume sakın ye’se kapılma
Âlemde Ziya kalmasa halk etmelisin halk
Ey elleri böğründe yatan şaşkın adam kalk.
Allah’a dayan, sa’ye sarıl, hikmete râm ol
Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol
Sözü; Akif’in bu güzel uyarısından sonra Arif Nihat Asya’nın; “dikkatimize ve ferasetimize” vurgu yapan “Naat” şiirinden bir bölümle bitirelim.
“Yeryüzünde riyâ, inkâr, hıyanet
Altın devrini yaşıyor...
Diller, sayfalar, satırlar
“Ebu Leheb öldü” diyorlar.
Ebû Leheb ölmedi, yâ Muhammed
Ebû Cehil kıt’alar dolaşıyor!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.