Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Göynük’te Ramazan

Göynük’te Ramazan

Ramazan başlarken kendi kendime bir karar aldım. Dedim ki;

“Bu Ramazan şöyle suya sabuna dokunmayan, tasavvufi yazılar yazayım. Hem kendim rahat edeyim hem de okuyacak olanlar dostlarla farklı bir atmosferde Ramazan geçireyim” dedim.

Bu amaçla İstanbul’dan uzaklaşıp, mümkün mertebe sakin, sessiz ve gürültüsüz bir yerlere giderek, Anadolu’daki Ramazan havasını yaşamak istedim.

İlk uğrak yerim, Bolu’nun, yani Türkiye’nin en mazbut ilçesi Göynük oldu.

Göynük, İstanbul’un manevi fatihi Akşemseddin Hz.lerinin bekçilik ettiği ve halen tasarrufunun şehir üzerinde hissedildiği bir yer.

Tabi bu söylediklerime inanmak için şehrin havasını soluyacak insanların; içlerinin dışlarının bir olması, biraz da dini değer yargılarının yerli yerince olması lazım ki, inanabilsinler.

Şehirde sadece Ak Şeyh yok. Hacı Bayram Veli Hz.leri burasını çok önemsemiş olmalı ki, bir müridini daha göndermiş.

Hacı Bayram Hz.lerinin velilerinden ve halen onun da tasarrufunun devam ettiğine inanılan Ömer Sıkkîn Hz.leri, namı diğer “Bıçakçı Ömer Dede”de burada.

Daha bitmedi, bu küçücük ilçe de bir “Debbağ Dede” var. Onun da hakkında çok kerametler anlatılmakta.

Şehrin bir başka sahibi de adını taşıyan camisi, medresesi, sıbyan mektebi, han ve hamamıyla, Balkanlar’ın kapısını ağabeyi I. Murad Hüdavendigar’a açan, Orhan oğlu Gazi Süleyman Paşa.

Göynük, Gazi Süleyman Paşa’dan bu yana çeşitli sebeplerle değişmiş olsa da Osmanlı’nın ilk yerleşim yeri olması hasebiyle halen bir Osmanlı şehri.

Göynük’ün yönetim işini üstlenmiş iki başarılı insanı var. Belediye Başkanı Kemal Kazan ve ilçe kaymakamı Mehmet Nuri Çetin. Her ikisi de Göynük için çırpınıp durmakta.

İstanbul, Ankara gibi kalabalık şehirlerden buraya gelince insan kendisini başka bir yere ışınlanmış gibi hissediyor.

İşte tam ben de bu havaya uyayım, biraz kendimi dinleyeyim, duygu ve düşüncelerim üzerinde tahliller yapayım derken olmadı ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri üzerine yazıp durdum.

“Yeni Türkiye” kurulurken, dinlenmenin yahut bir kenardan seyretmenin “nemelazımcılık” olacağına inandığım için, karınca kaderince bir tuğlada bizim olsun diye yazdık.

Bu arada Göynük’ün iftar adetlerini, camilerinde teravihlerini eda ettik. Belediye başkanı Kemal Kazan ile mahalle iftarlarına katıldık.

Kaymakam Mehmet Nuri Çetin ile köy iftarlarına katıldık. Kadim medeniyetimizde olan misafir ağırlama ve iftar sofralarının halen devam ettiğini gördük.

Mesela çok ilginç bir şey paylaşayım. Günde beş vakit camiye girerken ve çıkarken, sürekli ruhuna Fatiha okunan başka kim vardır bilmiyorum.

Evet, her vakit, Gazi Süleyman Paşa Camii’ne ziyaret veya namaz için gelen ve oradan geçen herkes, caminin yanındaki Akşemseddin Hz.lerinin ruhuna Fatiha okuyor.

Devam edecek.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi