Göynük’te Ramazan 2
Osmanlı, içinden nehir geçmeyen hiçbir kara parçasına şehir kurmamıştır. Osmanlı Devleti’nin 14 milyon metrekareyi aşan yüzölçümü içerisinde, nehirsiz tek şehri yoktur.
İki dağ arasına yerleşmiş Göynük’ün iki ucundan iki ayrı nehir, şehre bir hilal biçiminde girer ve çıkar.
Birisinin kenarında Akşemseddin Hz.leri ile Ömer Sıkkîn Hz.lerinin türbesi vardır.
Rivayet odur ki, Akşemseddin Hz.leri bu nehirde değirmencilik yaparak ekmek parasını kazanırmış. Ömer Sıkkîn Hz.leri de bıçakçılık yaparak.
Her iki mübarek zatın birer de küçük camisi var. Ayrıca Göynük, emsalleri bakımından cami zengini bir ilçemizdir.
İpek yolu üzerinde bulunması hasebiyle, Cuma camileri ve şehir içindeki camileriyle, şehre ayrı bir İslam kimliği verir.
Osmanlı’ya başkentlik yapmış Bursa, Edirne ve İstanbul dışındaki büyük şehirleri hariç sayarsak ilçe bazında sanırım en çok cami buradadır.
……………….
Yeri gelmişken Göynük’ün hayırseverlerinden Ali Ericek’ten de söz etmeliyim.
“Paranın, malın, mülkün ve şöhretin değiştiremediği bir insan gösterin” denilse, herhalde Ali Ericek gösterilir.
Kimdir Ali Ericek? Ali Ericek, Er Piliç’in sahibidir. Ali Bey’in uyguladığı ekonomik sistem sayesinde, Göynük’ün 66 köyünün hepsinin hali vakti yerindedir.
Hayırseverliğine gelince, bu konuda kendisinden izin almadığım ve ayrıca rıza göstermeyeceği için yazmam doğru olmayacaktır ama şu kadarını söylemeliyim.
Hayır hasenat adına Ali Bey’den nasiplenmeyen hiç kimse yok desem abartmış olmam.
Ve yine Er Piliç’in bölgeyi kalkındırması bakımından Göynük’te işsizlik sıfır noktasındadır.
……………………
Göynük’te Ramazan her gün ayrı bir coşkuyla yaşanıyordu. Mahalleler sırayla açık bir alanda iftarlar düzenliyor ve herkesi davet ediyorlardı.
Köyler de öyle. Hemen her köyde köy odası veya toplanma alanlarında ortak iftarlar düzenleniyordu.
Teravihler ayrı bir coşkuyla eda ediliyordu. Mahallelerde kendiliğinden oluşan gruplarla cami gezmeleri yapılıyor ve teravihler kılınıyordu.
Ramazan’ın yirmi dört saat yaşandığı Göynük’te, gündüzleri yiyen içene rastlamak da mümkün değildi. Çarşı pazardaki “oruçluya saygı” oldukça belirgindi.
Çarşı denilince yine burada rastladığım bir çarşı duası vardı ki, Osmanlı çarşılarının kitabını yazmış birisi olarak sadece Göynük’te karşılaştım.
Cuma günleri saat 11’de, Gazi Süleyman Paşa Camii’nden bütün çarşının duyacağı şekilde okunan çarşı duasına halk ile esnaflar dükkân önlerine çıkarak “Âmin” diyorlardı.
…………………….
Söze pazarla devam edelim. Göynük Belediye Başkanı Kemal Kazan, “köylü hanımlar kendi ürettiklerini kendileri satsınlar” diye pazar yerinin bir bölümüne “köy pazarı” yaptırmış.
Bu bölümde köylerden gelen hanımlar ürünlerini rahatlıkla satıyorlar, müşterilerinin önemli bir bölümü de haliyle hanımlar oluyor ve güvenli bir alışveriş yapılıyor.
Kısacası Göynük, dünya hırsı olmayan mütevazı insanların yaşayabileceği bir şehir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.