Üçü bir yerde ikramlık komplolar
Nereye gitsek önümüze tatlı konuluyor.
Kimi bizzat hazırlamış kimi hazıra kaçmış.
Her önüme gelen ikramda “30 günün sonunda bak bayrama ulaştın, ye” ile “hazır tatlı illetinden kurtulmuşken yeniden bağımlı olma” çatışmasını yaşadım.
Elimden geldiği kadar “ ye, ye bir şey olmaz” baskılarına boyun eğmemeye çalıştım. Kimi zaman imdadıma haberlerdeki diyetisyenler yetişti. Topu onların sayesinde taca attım.
“Yahu şu Ramazan Bayramını şeker bayramı yaftasından kurtaracak ikramda bulanan olmaz mı” hayıflanmasıyla son ziyaret için kapının ziline bastım.
Kapının önündeki ayakkabı sayısından belliydi içerisinin kalabalık olduğu ama yapacak bir şey de yoktu.
“Misafir misafiri, ev sahibi hiçbirini sevmezmiş” diye içimden geçirirken; önce gelenlerin “biz kalkalım artık” girişimini ev sahibi “kabaktan bozma değil, orijinal karpuz keseceğiz” cümlesiyle bastırdı.
Kısa bir tanışmanın ardından muhabbet de demlenmeye başladı. Sohbet koyulaşa koyulaşa köy kahvesindeki kıvama geldi.
“Bir tatlı molası versek” diye bekliyorum, araya laf kaynatıp “falancalarda bir kadayıf yapmışlar hem sütlü hem bol cevizliydi” diyerek mesaj atıyorum, alan olmuyor.
Karpuzun da bırak orijinalini kabaktan dönmesi bile ortada yoktu…
“Bari bir su molasıyla koyulaşan muhabbeti sulandırayım” fikrimi tam icraata geçireyim derken “yaa, şimdi…İthal mafya, dilenci, doktor, hemşire olur da koruma olur mu?” cümlesiyle karşı karşıya kaldım.
“Nasıl yani?” şaşkınlığımı “ Başbakan Erdoğan’ın son olaylardan dolayı polisle, Balyoz ve Ergenekon’dan dolayı askerle arası limoni sayılır. Cumhurbaşkanı olursa korumalarını falan değiştirir mi ki…?” sözleriyle gidermeye çalıştım.
“İcat çıkarma, icat çıkarma” repliği ile de olayı sallayıp, ev sahibine “sadece içim değil beynim de yanıyor. Acilen buz gibi su. İşittin mi beni?” diyerek göreve davetim “işittim işittim, tamam anladık” sözleriyle yankı buldu.
Hayatta sevmem buz gibi suyu. Geleni de ısıta ısıta, yudum yudum içmeye çalışıyorum. Arkadaşımda ayakta bekliyor, bir taraftan da suyun yanında eşantiyon olarak getirdiği fikrini beyan ediyor.
Efendim ona göre Akşam Gazetesi’nde geçtiğimiz aylarda manşetten verilen “Karargahta 40 Paralel Paşa” haberi üç yalanlamaya rağmen kısmen doğruymuş.
“Hadi ordan, hadi ordan” demem fayda vermedi, fikrinde ısrarcı. Paralel yapılanma yaftasıyla, algısıyla TSK’nın komuta kademesi hükümetin istediği gibi şekillendirilecekmiş.
“TSK’yı emniyetle karıştırma, kimse kolay kolay rütbesinden vazgeçmez. O haber, Cumhurbaşkanı Gül, Genelkurmay ve Başbakanlık tarafından tekzip edildi” desem de onun “inadım inat adım Kel Murat” ısrarına karşılık “tamam senin dediğin gibi olsun. Cumhurbaşkanı Gül hem sert tepki gösterip hem bu işe izin vermez” dedim “Cumhurbaşkanımız giderken, son kez, insanı gerçekten hayret ettirme hakkını kullanabilir” dedi.
“İthallerle” uğraşan misafir, bu sefer “Bence Başbakan, cumhurbaşkanlığı döneminde rahat etmek için, AKP’nin seçim kazanamama riskine karşı piyasaya yeni parti sürecek” teorisiyle olaya giriyordu ki “bana müsaade. Ortada ne tatlı ne de karpuz var. Ben gidiyorum!” deyip zengin kalkışı yaptım.
Bu satırları yazarken, Akşam Gazetesi’nin sitesinde, son haberler bölümünde saat 2:05’te girilmiş “YAŞ’ta gündem paralel subaylar” haberini görünce arkadaşın ısrarına hak verdim.
Bu bayram önüme üç komplo teorisi koydular. Ben de sizinle paylaştım…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.