Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Statüko ortakları

Statüko ortakları

Değişime karşı statüko kardeşliği!

Ürdün’de yayınlanan Es Sebil gazetesinden Ömer Ayasire adlı yazar Temmuz (2014) Gazze saldırısının ‘gayri mesbuk’ yani asimetrik ve benzeri olmayan bir savaş olduğuna temas etmektedir. Zira bu Ramazan savaşında İsrail bir dünya koalisyonu adına vekaleten savaşmıştır. Bu koalisyona statüko kardeşliği diyebileceğimiz gibi aynı zamanda statüko ortaklığı ve statüko cephesi de diyebiliriz. Hepsi aynı kapıya çıkar. Bu koalisyon bir harman biçimindedir. İslamcıların dışında herkesin toplandığı bir harmandır. Cahiliye koalisyonudur. Ya da Bisetten sonra Medine kuşatması sırasında Mekkeli müşriklerle Medineli münafıkların ve Yahudi klanlarının ortaklığının modern bir tekrarıdır. Yeni güce karşı, değişime karşı statüko beraberliğidir. 1950’lerin hasımları İslamcılar karşısında birleşmiştir. 1950’li yıllarda 1970’li yıllara kadar Nasır cumhuriyetçilik adına ya da Fransız Devriminin tortuları adına kraliyet rejimleriyle çatışmıştır. Onları gericiler olarak yaftalamıştır.  Lakin bugün Nasır’ın muakkipleri ve halefleri eski rejimin ortakları haline gelmiştir. Kralcılarla cumhuriyetçiler İslamcılara karşı ortak olmuştur. Nasırcılığı temsil eden Sisi veya Hamdin Sabahi gibiler içeride İhvan dışarıda da Hamas’a karşı geniş koalisyonun parçaları ve ortakları haline gelmişlerdir. Kısaca, Nasırcı cumhuriyetçiler kralcılar ile İsrail, ortak cephede Hamas ve İslamcılara karşı omuz omuza çarpışmaktadır. Burada şamatacılar ile suskunların koalisyonundan da bahsetmek mümkündür. Geniş cepheye zımni olarak İran’ı da dahil etmek mümkündür. Onun direnişçiliği Sünnileri tavlamak içindi lakin Suriye’de ortaklık bozulmuş ve takiyye ve takke düşmüş ve İran cephesinin keli görünmüştür. Bu zımni veya görünmez ortak cephede İran Sünnilere, İsrail İslam’a karşı savaşmaktadır. Körfez ülkeleri de siyasal İslam’a karşı savaştıklarını söylemektedirler. Siyasal İslam’a karşı savaşta, Mısır’daki Sisi rejimi ile Suudi Arabistan ve BAE başı çekmektedir. Bunlara aynı zamanda ‘Amerikancı ılımlı Arap ekseni’ de denmektedir. Bununla birlikte eşelediğinizde Suudi Arabistan halkının yüzde 95’inin gazi Gazze halkının yanında olduğunu göreceksiniz. Bir de İran’da gerçek bir kamuoyu araştırılması yapılsa, gerçeklerin herkesi şaşırtacağından eminim.İran’ın altı da üstü de çürüktür

*

 Statüko cephesi veya kardeşliği zımni olarak Netanyahu’ya metanet telkin etmiştir ve ‘yılma, devam et ve umursama, arkandayız!’ mesajı vermiş, tempo tutmuş ve tezahüratta bulunmuştur. İsrail halkı da asimetrik bir biçimde Gazze saldırısının arkasındadır.  Bunun nedenlerinden birisi Gazze’ye yönelik olarak İsrail’in civar bölgede gelişen boğma ve geniş kuşatma hareketi ve iradesidir. Küresel koalisyondur. İsrail’le birlikte statükocu Arap rejimlerinin gözünü kan bürümüş ve gerçekleri görmesine perde olmuştur. Ayrıca İsrail halkı kendisini görülmemiş yani asimetrik bir biçimde faşizmin kollarına teslim etmiştir. Profesör David Shulman bir Recep Tayyip Erdoğan değildir. Aksine Kudüs’te İbrani Üniversitesinde hocalık yapmaktadır ve İsrail’de faşizmin örgütlendiğini ve bu eğilimin sokaklara taştığını ve çeteler ve baltacılar şeklinde örgütlenerek Filistinlileri taciz ettiğini yazmaktadır. Filistinlilerin geç saatlerde evlerinden çıkamaz ve bir yerden diğerine gitmeye cesaret edemez hale geldiklerini ifade etmektedir (views/2014/08/01/ understanding-israels-war-racist-crucial-ending-occupation). İsrail Hitler fobisini siper ve sütre yaparak onun her türlü eylemini benimsemiş ve içselleştirmiştir. Keza ABD’de İsrail’in Gazze’ye saldırılarını protesto eden ünlü Yahudi yazar ve bilim adamı Norman Finkelstein, İsrail’in Nazilerin uyguladığı zulmü istismar ederek Filistin’de işlediği suçlara meşruluk kazandırdığını ifade ediyor. Gazze’nin kahramanca direnişiyle birlikte koalisyon ortaklarının hepsinin maskesi inmiş ve foyası ortaya çıkmıştır.

*

  Raşid Gannuşi de devrim ve değişim eksenine karşı statüko ortaklarını afişe etmiş ve nazara vermiştir. Tunus Nahda Hareketi lideri Raşid El-Gannuşi, 1 Ağustos 2014 tarihli Cuma hutbesinde Gazze direnişinin küresel anlamda ehemmiyetine temas etmiş ve “Gazze’deki direniş ‘Arap Baharı’nı dönüştürme çabalarına karşı elde edilmiş bir başarıdır” demiştir. Sözlerini şöyle sürdürmüştür: “Gazze saldırıları tüm devletlerin, kurumların, partilerin, liderlerin sınandığı bir aşamaydı. Bazı devletler bu konuda sadece susmakla kalmayıp aynı zamanda Gazze Savaşı’nı finanse ettiler… BM kuruluşları ise Gazze’de çiğnenen insan haklarına ne kadar sahip çıktıklarını ortaya koydu. Onlar da adeta bir muvazaanın (örtülü ve gizli mutabakat) içerisindeydiler. Bu şekilde davrananların tamamı yalnızca kendilerini rezil ettiler. Bu savaş tarafsızlık kabul etmez. Bu savaşta ya haklı taraf galip gelecek, ya da işgalciler galip gelecek. Bu savaşta Arap yönetimleri, uluslararası kuruluşlar rezil oldular. Diğer yanda işgalci İsrail ordusu da büyük bir yenilgiye uğradı.

 Son yapılan araştırmalarda dünyadaki genç nüfusun %60’ının Filistin davasını destekledikleri tespit edildi. İsrail’in genel yaklaşımı değiştirmeye yönelik propagandalarının böylece hiçbir sonuç vermediğini hep birlikte gördük. Öyle ki dünyadaki birçok başkent ve şehirde İsrail terörünü kınayan ve Gazze’deki zaferi kutlayan eylemler gerçekleştirildi.”

 Eskiden Saddam’a karşı Bush’ların savaşlarını finanse edenler şimdi de Gazze’ye karşı Netanyahu savaşlarını finanse ediyorlar. Her şeye rağmen Gazze’deki değişim ve değiştirme iradesi statüko koalisyonunu geri püskürttü. Statüko kardeşliği Gazze’de tökezledi. Çamura battı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi