İman ehlinin dalaşması hiçbir zaman benim yüreğime su serpmez. 

Aksine sıkılırım, ezilirim, gerilirim, üzülürüm... 

Yeri geldiğinde eylem skandalı, yeri geldiğinde cümleleri merdiven gibi kullanarak hizmet akışıymış gibi sunma çarpıklığından Allah(cc) bizleri hıfz eylesin. 

Uzun zamandır takip ediyorum, iktidarı hedef alan  Zaman Gazetesi yazarlarının işi gücü olayları ters takla gösterip kamuoyunu AK Parti’ye karşı olumsuzlaştırmaktır.

Bu maratonda “Hizmet Ehli” CHP’yi solladı bile...

Diyelim ki, iktidarın gerçekten birçok eksikleri ile yanlışları var.

Öyledir diye gemiyi mi batıralım, kayığı mı?

Hani bürokraside bir kural var, aldığının yerine daha ehlini koyamadığın sürece o yapı sallanır, kısa süre sonra da çürük bir duvar gibi yıkılır gider. Gerisi enkaz...

Vicdan ehli söylesin, AK Parti’yi indirdiğimizde yerine daha ehli var midir? 

Bu sorunun cevabı hem iktidarda hem de muhalefette “yoktur” şeklindedir.

O halde, 12 yıl kaymağından istifade ettiğin iktidara sürekli “felaket tellâllığı” yapmanın bu ülkeye faydası var mi? Dün iyi iken bugün neden kötü oldu?..

Ekrem Dumanlı’ya göre İsmail kaçmış avukatlar kovalamış.

Buradan köprü kurarak “paralel yapılanma” hakkında veriyor hükmünü.

İktidar, hiçbir suçu olmayan emniyetçilere zalimane davranıyormuş. 

Gerçekten ciddi bir suçlama...

Bir de sabaha karşı evlerinden apar topar emniyete götürülüşleri ile kelepçelenmeleri...

Bir insan mazlumsa ona zulmetmenin hiçbir haklı gerekçesi olamaz.

Ama ak kaşık değilse...

Hava raporu değil ki, bunu da eldeki delillerden anlayacağız.

Yoksa Dumanlı, “suçsuzdur” dedi diye hiç kimse ne suçsuz olur, ne de suçlanır.

Her zaman iğneyi kendine çuvaldızı başkasına batır bakalım.

Dün yüksek rütbeli subayları şafak vaktinde apar topar götürenlere karşı çıktık, bugün de aynısı yapılmışsa ona da karşıyız. Adresi ve yeri yurdu belli olanları savcı davetiye ile çağırır, onlar da giderler. Gitmezlerse o zaman operasyonun saati, zamanı olmaz.

Benim bildiğim, adil bir hukukçu dosya ve delil görmeden yorum yapmaz.

Yargılama ne kahvehanede ne de gazete köşelerinde kotarılacak bir iş değildir, uzmanlık ister.

Hele de savcıların soruşturma yaptıkları bir olayın gazelden yorumunu yapmak Ekrem Dumanlı’nın işi hiç değildir. O koskocaman dosyaları versen “al oku” desen anlamaz...

Hem İslâm’ı kurallardan dem vurup, hem de doğruyu yanlışmış gibi halka sunmanın balya balya ağır bir vebal olduğunu bilmek zorundayız.

Bir kere İstanbul Sulh Ceza hakimleri mahkeme değildir.

Hele de özel mahkeme ile uzaktan yakından alakaları yok.

Görevleri sınırlı...

Emniyetten gelen evraka önce savcı bakar, akabinde sulh ceza hakimleri ya tutuklar veya salar. Ondan sonrası hangi mahkemeye düşerse davaya o bakar.

Evet Ekrem kardeş, bilmiyorsan sor öğren.

İkide bir “özel mahkeme kurdular” yaygarası yapma...

Talebeliğimden beri bu cemaatle haşır neşir olanlardanım.

Ancak geldiğimiz aşamada birtakım yabancı otlarla dikenleri içine alarak cemaatleştiğini ve de birtakım odaklara alet olduğunu söylememde bir sakınca görmüyorum.

“Peygamberlere de yapmışlar, velilere de yapmışlar, işte bize de yapıyorlar” sızlanmasını duyanlar sormuyor mu zannediyorsunuz?

YARSAV ile yapılan cemaat ittifakı sonucu Yargıtay seçimlerini sola kaptırmayı ne ile izah edeceğiz? Kapı kapı dolaşarak “CHP’ye oy verin” diyebilen bir Hizmet Hareketi nasıl oluyor?..

“Radikal” ve de “Siyasal İslam” suçlaması ulusalcılara aitti, şimdi bakıyoruz bu sakızlar cemaatçi yazarların ağızlarında. Dün “ben de laikim, hocam da laiktir” diyen Hüseyin Gülerce, bugün de Ekrem Dumanlı... Ekrem kardeş, “Siyasal İslam” ne demektir hiç düşündün mü?..

Ne oldu İslam’ın siyasetine?.. 

Hadi bu emniyetçilerin mazlum olduklarına gelelim, yaptıkları dinlemeler ile takip ettikleri kişilere ait bilgileri kimlere aktaracakları belli mi? 

Hem bu ekip, terörist İsrail varken İran’la aramızı açmak için neden sürekli uğraşırlar? 

Ekrem Dumanlı, bırak İsmail kaçsın bir şey olmaz.

Esasa gelelim esasa, bu cemaat nereden koşuyor ondan haber ver...