Savaş ve Mültecilere Bakış
Terörist İsrail’in Gazze saldırısı elbette ki tesadüfi değildir.
Hem İslam alemine gözdağı vermek, hem de ileride başlatmayı planladığı diğer saldırılara zemin hazırlamak. Gazze, yeni cinayetlere açılmaya bir nedendir, bir başlangıçtır...
İslam alemi nasıl olsa plajında, zevkinde sefasında uyuyor, o halde ben de elimi çabuk tutayım hesabi. Gözü dönmüş İsrail, Hz. İsa’ya olan kinini Müslümanlardan alıyor.
Ne var ki hava üstünlüğü İsrail’e ayrıcalık tanısa da kara harekatında bu üstünlük sökmedi.
Mertlik İsrail’in işi değildir...
Hamas’ın keskin nişancıları Siyonistlerin korkulu rüyası.
Hamas direnişçileri öyle diyor:
“Hadi gelin kudurmuş köpekler, gelin de görün.”
Gelemezler, gelseler başlarına açacakları gaileleri biliyorlar.
Yahudi tohumunun canı, parası her şeyi kıymetli, yorgunluğa dayanamaz.
Gök gürlese kaçacak delik ararlar...
Müslümanlar bir yumruk olsa, İsrail terörü diye bir bela kalmazdı... Ne yazık ki birbirlerinin yakasına paçasına yapıştıkları için İslam alemi perişanlığı, dağınıklığı yaşıyor.
Yıllardır Yahudi sermayesinden beslenenler İsrail’in saflarında. İslâmi kesimin alışveriş yaptığıBİM ile A101 hala daha cola satıyor. Bu mağazaların vitrinlerinde İsrail malları var.
Diğer yandan, Sivas olaylarını sürekli kaşıyan Alevi kesimin sesi kısık.
Başbağlar’a kısık, Gazze katliamına kısık.
Katledilenler alevi olmayınca demektir ki insandan da sayılmıyorlar!
Bilesiniz ki iktidarda AK Parti değil de, MOSSAD’ın omuz verdiği herhangi bir parti olmuş olsaydı ne Suriyeli savaş mağdurlarına kucak açılırdı, ne de Gazze için gözyaşı dökülürdü.
Üç günlük yasa da gerek görülmezdi.
Biliyor musunuz? Lozan’da Filistin bize çok yalvardı; “bizi İngilizlere bırakmayın, sizin mandanız olalım”. Biz de dedik ki:
“Hayır, bizim sizinle işimiz kalmadı, biz artık batılılaşarak hıyarlaştık.”
Sonra da bu baş belası İsrail’i ilk tanıyan devlet biz olduk.
Ne bileyim, her şerrin bir de hikmet yönü vardır elbette...
Gazze’nin aniden tutuşturulması kim bilir belki de İslam aleminin uyanışına bir vesiledir.
Belki de bu kıvılcım büyük yangınları, depremleri depreştirecek...
İsrail bu yangında yanacak, bu depremde yerin dibine gömülecek.
Bakın bakalım, yüreklerinde İsrail nefreti, vücutlarında ağır yaralar taşıyan o minnacık çocuklar ağlıyorlar mı? Gülmeyi de ağlamayı da unuttu Gazze’li çocuklar...
Oyuncakları acıları, kanayan yaraları...
Hulki Cevizoğlu’nun Avrasya televizyonundaki programına katılmıştım.
Program 10’dan gece 3,5’a kadar sürdü...Üçüncü kişi Ümit Zileli..
Konusu Davos, “Başbakan rol yaptı” diyorlardı...
Ne hikmetse iftar sofralarından eksik etmediğimiz Hahambaşı geç saatlerde telefonla programa katılarak, sabahları okullarda ‘Türküm doğruyum’ andı okunurken çocuklarının manevi baskıya maruz kaldığından sızlanıyordu. Yahudi’nin çocuğu manevi baskı altında imiş.
“Manevi baskı doğru değil” dedim.
“Sen manevi baskıdan söz ediyorsun, İsrail Gazze’li çocukları misket bombaları ile katlediyor, yakıyor, yıkıyor. Size göre onlar çocuk değil mi?”
“İşte yazılı açıklama yaptık” şeklinde geçiştirdi...
Hele şu ibadet yasağı... Çin, Doğu Türkistan’da uyguladığı ibadet yasağını İsrail de Mescid-i Aksa’da uyguluyor. İsrail gavuru 50 yaş altındakileri Mescid-i Aksa’ya sokmuyor.
Bunun karşılığı, aynı yaştakileri biz de havraya, kiliseye sokmasak anlar mı bu gavur?
Anlamaz... Anadolu tarih boyunca mazlumların yanında yer aldı, hürriyetlere kucak açtı.
Baskı gören, zulüm gören bu topraklara sığındı.
Esed gibi bir zalimin zulmünden kaçanlar nereye sığınacaklar?
Gazze’nin yaralarını kim saracak?..
Merhum Aliya İzzet Begoviç’in hatırası Bosna yalnız mı kalsın?..
“Suriyeliler olay çıkarıyor” yaygarası malum çevrelerin işi, muhalefetin iktidara karşı kini, kıskançlığı, hasisliği, çekemezliği, domuzluğu.
İnsan olan her yerde olay olur.
Sen insan ol da olay olmasın... Kaldı ki biz Müslüman’ız.
Dara düşene yardım ederiz, Allah da (cc) ecrini verir, havlayan havlasın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.