Bir siyah bir beyaza eşit midir...
Kızılderili dediğimiz yerlileri yersiz haline getiren beyaz adam işgal ettiği toprakları her daim kendinden taraf kullandı. Bastığı topraklardaki aborijin halkını “hintli” diye tanımladı ve Amerikan hintlileri diye tercüme edeceğimiz kavram böylece doğmuş oldu. Renkleri de kırmızıya bakan, nisbeten koyu olunca da kızılderili lakabı popüler kültüre yerleşti. Siz hiç kızılderililerin iyi, ahlaklı, namuslu, medeni olarak tasvir edildiği bir filim gördünüz mü... Göremezsiniz zira ekranlarımıza düşenlerin hepsi Amerikan yapımı. Bu kanaldan üretilen her görüntü de kötü ve azgın kızılderili karşısında prensip mücadelesi veren asil beyazları gösterir. Bugünkü Amerika Birleşik Devletlerini oluşturacak beyazlar, en acımasız uygulamaları ile yakıp yıkmış, geride kalan yerlileri de kamplara toplayıvermiştir. Şimdi bu rezervlerde yaşayan kızılderili halk, içki ve kumar hastalıkları ile hem hal olmuş bir vaziyette sürüklenip gitmektedir.
Zalimin zulmü bir yerle sınırlı mıdır... İşgal topraklarında yerli halka bunu yapan, başka işgal ettiği topraklardan da derleyip toplayıp başka insancıkları da getirmiş, bu sefer bir de onları köleleştirmiştir. Afro Amerikan toplumu da böylece vücut bulmuş, kimisi ülkelerinin lideri, prensi, prensesi olanlar, bir anda boyunlarına geçirilmiş zincirlerle alıp satılmıştır. Yüzyıllar geçtikçe “amerikalılaşan” bu halk, içinde bulunduğumuz zaman diliminde artık ana vatanları olan Afrika’ya karşı hiçbir bağ beslememekte ve hatta kazara oradan olanlarla karıştırılırsa husumet içinde “Afrikalı değil, afro-amerikan” diyerek düzeltme yapma gereği duymaktadır. Oysa ortada iki grup vardır. Biri zalimlerden oluşan güruh diğeri de zulme maruz kalanlar. İster kızılderili olsun, ister Afrika’da doğmuş, büyümüş, yaşamış ve ölmüş Afrikalı olsun, isterseniz de Amerika’ya getirilmiş ve sonra da afro Amerikan olarak adlandırılmış sınıftan insanlar olsun hepsi de ikinci gruba dahildirler...
Amerikan tarihinde son birkaç onyılına kadar “negro” olarak aşağılanan, hemen hemen hiçbir vatandaşlık hakkından istifade edemeyen, mal olarak alınıp satılan, itilen, dövülen ve öldürülen veya ifade etmesi münasip düşmeyecek birçok hal ve şekilde ölmekten beter edilen zenciler, bugün de beyazlarla eşit olarak kabul görmüyorlar.
ABD hapishanelerinin nüfusunun çoğunluğu yani yüzde ellisinden fazlası beyaz ırktan gelenlerce oluşturulmuşken, deri rengi siyah olan bir vatandaş her zaman için potansiyel suçlu olarak görülüyor. Bundandır ki Los Angeles sakini zenci vatandaş Rodney King’i 1991 senesinde polis öldüresiye dövebilmişti. Cebinden gofret çıkartan zenci çocuk Treyvon Martin’i vuran Floridalı beyaz polis ondan suçlu bulunmuyor. Şimdi de Missouri’li Michael Brown adlı delikanlının silahsız olmasına rağmen polisler tarafından öldürülmesi Amerika’nın vicdanlı insanlarını sokağa döktü. Bu sefer ki diğerlerinden daha büyük bir isyana, infiale sebebiyet verdi. Öyle ki Missouri’de sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Özgürlükler ülkesi diye kendini tanıtan Amerika’dan açılan bir başka pencere de bu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.