İhmale Gelmez
Geçen yazımızın ana fikrini destekleyen bir olayı sunmaktan bahsetmiştim. Şimdi onu yazalım öncelikle:
Rivayet olunur ki S’ad Bin Ebi Vakkas ile Selmanı Farisî arasında bir kırgınlık olmuş. Bir mecliste beraber otururlarken Sad bir kaç kişiye "nesebini söyle" diyerek, onları dinledikten sonra, Selmanı Farisi’yi mahcup etmek için, "sen de nesebini söyle" demiş. Selman da "Benim İslam döneminde hiçbir atam olmadı. Ben İslamoğlu Selman’ım” diye cevap vermiş.
O mecliste bulunan ve S’ad’a cana sıkılan hazreti Ömer, Selman’ın verdiği bu cevap üzerine sevinçle ona şöyle söylemiş:
"Bütün Kureyş bilir ki Hattap, cahiliyet devrinde Kureyş’in en azizi idi. Böyle iken işte ben de İslam oğlu Ömer'im ve Selman’ın kardeşiyim. Cahiliyet zamanında yaşamış dokuz babaya intisap eden birinin onuncuları olarak onlarla birlikte cehennemlik olduğunu duymadın mı?"
Hazreti Ömer efendimizin dikkat çektiği hadisi şerifi şöyledir:
"Her kim kafir olan ecdadından dokuz tanesinin isimlerini sayarak ululuk ve asalet taslamak kastıyla ‘ben filan oğlu filanım’ diyerek onlara mensup olduğunu söylerse, cehennemde onların onuncusudur." Bu sahih hadisi İmam Ahmed “Müsned”inde rivayet etmiştir.
Burada İslam kardeşliğine ve onu mahveden lanetlenmiş ırkçılığa çok güzel bir değinme vardır. Fakat biz esas konumuza gelelim. İşte görüyoruz ki, eğer olumsuz duygularımızı yenemezsek, kalbimizde olan kötü huyları orda boğamazsak, onlar birer yılan gibi kıvrıla kıvrıla dilimize kadar gelecek ve oradan akıttığı zehirle kendimizden başlayarak hem muhatabımızı, hem de cemiyetimizi zehirleyecektir.
Yeri gelmişken “işte burada Ebu Zer ile Bilal-i Habeşî arasındaki başı acı sonu tatlı o hikayeyi hatırlamanın da tam zamanıdır” diyelim mi?
İnsanlık hali, görüyorsunuz ki koca koca sahabîler arasında bile, eğer ölçülere dikkat edilmezse, böyle kırgınlıklar yaşanabilmektedir. Bunu baştan önlemenin yolu, her zaman hak ve hukuka saygılı, edeb ve terbiyeye bağlı kalmaktır. Yani iyi bir Müslüman olmaktır.
Bizler o büyük insanlar gibi olamayacağımıza göre, bu gibi konulara karşı daha bir dikkat kesilmeli, daha bir duyarlı olmaya çalışmalıyız. Asla ve kat’a "Aman bizim dostumuz sağlamdır, dostluğumuz kavîdir, böyle olumsuzlukları biz yaşamayız" gibi bir aldanmaların içine girmemeliyiz. Dostluğu devam ettirmek için üstümüze düşen hak ve sorumlulukları yerine getirmeye gayret etmeliyiz. Dostluk ve kardeşliği ve bozacak olumsuzluklardan uzak durmalıyız.
Bu hem kendi huzur ve saadetimiz, hem de cemiyetimizin barış, emniyet, huzur, güven ve mutluluğu için elzemdir.
Aman dikkat, bu konu ihmale gelmez sevgili dostlar.