Bu mesele Mi Önemsiz? 4
Bu yazılara iki gruptan itiraz geliyor. Birincisini anlıyorum ve işte şöylece reddediyorum: Ya İslam’ı yeterince bilememiş, ya “Batıcılık” düşüncesi ile beyni yıkanmış, ya da korkak ve kişiliksiz birilerinin “İslam şekil, biçim, kılık ve kıyafet dini değildir, Müslümanların böyle bir meselesi yoktur” dediklerini duyar gibiyim. Şekilcilik ithamı yani…
Öyle mi?
Madem bu işler bu kadar önemsizdir, yasak niye o zaman?
Yasak üzerindeki bu büyük hiddet, korkunç şiddet ve haksız celal nedir?
Mesele bu kadar önemsizse, Müslüman milletin kendi kılık ve kıyafeti niçin yasaklandı Kemalist Devrimler aracılığı ile? Sarık, cüppe, şalvar, çarşaf neden yasaklandı? Bir şapka için insan asılır mı yahu? Bir kılık kıyafet için kelle kesmeye, ipte sallandırmaya, zincirlere vurmaya, sürgünlerle haneleri söndürmeye ne gerek vardı yakın tarihte?
Kılık kıyafet önemsiz ise neden yapıldı bunca zulümler? Kimi kandırıyorsunuz siz? Hiç haya etmiyor musunuz? Daha dün yavrularımız okul kapılarından bin bir eza ve cefa ile geri çevrilmiyorlar mıydı? O ikna odaları kimin içindi?
Hayır! Bu mesele asla öyle hafife alınacak bir konu değildir. Aksine bu meseleyi çok ciddiye alarak konuşmalıyız. İnsanlık adına, hak hukuk adına, özgürlük adına, şahsiyet ve şeref adına konuşmalıyız bu meseleyi. Kendi kişilik ve haysiyetimiz adına bu meseleyi gündeme getirerek konuşmalıyız. Konuşmalı ve gereğini yapmalıyız.
Bu yazılara çok anlamsızca itiraz eden ikinci grup ise bizim çok bilmiş ve kimseyi beğenmez, iman ve ahlak kuralı tanımaz Müslüman kardeşlerimizdir. Allah bizi de onları da ıslah etsin. Müslümanın, emeğin, bilginin, nimetin değerini öğretsin.
Mesela şu itiraza bakar mısınız? “Bu kadar konu varken, sakal mı yazılmalı?” Mesela alın size bir yorum: Bir önceki yazımız için “yaşar inan” rumuzlu kişi yazmış. Ne diyor bakınız:
“biriniz haç yolunda diğeriniz sakal bıyık derdinde mısırda Müslümanların halifesini zindana tıkan, şeriatı kaldırıp firavun rejimini geri getiren suud ve amerikan dostlarınıza tek lafınız yok. olamazda. siz ve avaneniz bizi sakal bıyıkla oyalayıp, amerikaya olan zımmi itaatinizi göremeyeceğimizi mi sanırsınız. iman sahipleri sizi iyi tanıyor”
Bu site 2007 de açıldığı günden bu yana burada ücretsiz yazıyoruz. Geçmiş yazılarımıza hemen yazı altından ulaşılabilir. Acaba hangi konu kalmış ki bizim yazmadığımız? ABD= Allah’ın Belası Devlet mi? Terörist İsrail mi? Mısırın Firavunu Sisi mi? Kalleş AB mi? Laiklik mi? Çağdaş kafirlikler mi? Ezilen İslam coğrafyası mı? Peki bu kişi bu sözleri bize nasıl diyebilir? Bu yalanı, bu iftirayı, bu hakareti, iman sahibi biri yazabilir mi ki, tutmuş bir de “iman sahipleri sizi iyi tanıyor” diyor? Bu mudur “iyi tanımak”?
Görün bu seviyesizliği kardeşlerim, görün ve takdir edin ki kimlerle ve nelerle uğraşıyoruz?
Ama bunlar olacak. Tevhid mücadelesinde hangi Peygambere, hangi alime, hangidavetçiye bunlar ve beteri denmedi ki? Sabırdan başka çare nedir ki? Sabır ve tevekkül. Sabır ve tefviz-i ümur. Sabır ve devam…
Ve bir çift sözüm de bu yorumları kontrol ettiğini söyleyen sitenin “editör” efendisine olacak. Tutmuş, yorum hanesinin altına “UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış… yorumlar onaylanmamaktadır.”
Sahi mi?
Ya bu nedir öyleyse?
Yazarınıza saygınız bu mudur?
Yok, işiniz çok yoğun ise, yetiştiremiyorsanız, bari o uyarı yazısını silin de zorumuza gitmesin…
Her ne ise, onlar da, herkes de bilmeli ki, sakal bizim için şahsiyet ve özgürlük sorunudur. Ve bu ümmetin siyasi ve ekonomik bağımsızlığından önce şahsiyet, kimlik, kişilik bağımsızlığı önemlidir ve önceliklidir.
Neden batıcı, laik, seküler, kendi din ve medeniyetine ecnebi kalmışlar, evet, neden sakal üstüne bu kadar düşüyorlar? Sakal bırakanlara bu kadar soğuk bakıyorlar? Onlar meseleyi çoktan anlamışlar, ama bizim kimseyi beğenmez hızlı Müslümanlarımız hala bunu anlayamamışlar. Elden dua ve tebliğden başka ne gelir?
Sakal gibi kılık ve kıyafette şekiller, biçimler ve tarzlar biraz da örf ve adetlere, iklim şartlarına, ekonomik gelişmelere, coğrafî ve kültürel komşuluklara göre değişebilir. Ama unutulmamalıdır ki dinin bu konuda bazı kesin ilkeleri, ölçüleri ve emirleri vardır. Böyle “şekil, biçim, kılık ve kıyafet meselesi” diye bir mesele hiç yok değildir. Hele ehemmiyetsiz hiç değildir.
Bu mesele sadece biz Müslümanların meselesi de değildir. Her millet kendi kılık ve kıyafetini benimser ve önemser. Zaten bu konu öyle denildiği gibi önemsiz olsaydı, İslam düşmanları bu konu üzerinde bu kadar durmazlar, kılık kıyafet üstüne bu kadar düşmezler, idamlara varıncaya kadar cebir ve şiddetle insanları bu konuda yönlendirip aksine davrananları cezalandırmaz, bu kadar büyük acılar çektirmezlerdi.
Hala da vazgeçmediklerine göre, demek mesele çok mühimdir. Biz de o mühimi az çok izah etmeye çalışacağız inşallah.
Bu konuda önderimiz Rasûlullah (s.a.s) Efendimiz ümmetini kılık kıyafet de dahil olmak üzere kendi hususiyetlerini korumaya davet etmiş, giyim kuşam ve dış görünüşleri itibariyle müşriklere benzemekten şiddetle alıkoymuş, bu konuda onları hadisleriyle çok uyarmıştır. İşte birkaç örnek:
"Kim bir kavme benzerse, onlardandır."
Malum, benzemek, öncelikle dış görünüşte olur. Bu da saç, sakal ve kılık kıyafettir. Rasûlullah (s.a.s) Efendimiz özellikle sakal bırakmaları hususunda mü'minlere tavsiyelerde bulunmuş, çeşitli hadisleriyle de sakalın müslüman için taşıdığı önemi belirtmiştir. İşte bazı örnekler:
"Bıyıkları kısaltın, sakalları ise bırakın."
"Müşriklere muhalefet edin; bıyıkları kısaltın, sakalları çoğaltın"
"Bıyıkları kesin, sakalları bırakın. Böylece Mecusîlere benzemeyin "
Bu ve benzeri hadislerin kaynağını bitirmek üzere olduğumuz adı değişmez ise “Hani sakal?” diye isimlendireceğimiz kitabımızda vereceğiz inşallah.
Sözlerimiz açık seçiktir. Net yazmayı severiz. Ama yine de yanlış anlamaları önlemek için açıkça yazalım:
“Sakal bırakmayı tavsiye ve teşvik ediyoruz. Ama kesenlere de hakaret etmiyor, aşağılamıyoruz. Sadece şunu söylüyoruz; gelin şu sıralar hep beraber sakal bırakalım, iktidarın dikkatini çekerek yasağı kaldıralım. Sonra herkes istediği gibi davransın.
Malum, sorumluluk şahsidir.