Suriçinden TİKA Geçti
Eğer bu memleket ve millet, Allah’ın insanlığa bir ikram olarak bahşettiği ruhunu, şeytana kiralayanların bin türlü karanlık oyunlarına rağmen ayakta durabiliyor ve her geçen gün bu kirli ruhlar ile mücadele edebiliyorsa, bunun en önemli sebebi şudur;
“Bu toprakların mukaddes topraklar oluşudur.”
“Aralıksız Kur’an-ı Kerim’in tilavet edilmesidir.”
“Ezanın susmaması, Kelime-i Tevhidin durmaması, Salavat-ı Şeriflerin gökleri kaplamasıdır.”
“Yirmidört saat memleketin her yanında secdenin sürekliliği ve dünyadaki Müslümanların hayır dualarının eksik olmamasıdır.”
“Ve tüm bu iman endeksli insani değerlerimizi yaşayan, yaşatılması için sahip çıkan; bilinen veya bilinmeyen ruhu temiz, imanı temiz müminlerin olmasıdır.”
•
Ruhu temiz olan kişi, Allah’a yakın olup amentüsü sağlam kişi demektir.
Amentüsü sağlam insanlardan çevresine, ülkesine, halkına ve başka milletlere zarar gelmediği gibi mazlumların yanında, garip gurabanın hizmetinde olur.
Allah’ın kendisinden bir hediye olarak sunulan ruhunun “emanet” olduğunu bilir ve emanete hıyanetlik etmeden, Rabbine, Rahmanına vereceğine inanarak yaşar.
•
Bu düşüncelerim, önceki gün akşam Suriçi Grubu’nun “divan toplantısında” konuşan TİKA Başkanı Dr. Serdar Çam’ı dinlerken aklımdan geçti.
Yalnız önce Suriçi Grubu’ndan biraz söz edeyim.
Yukarıda tarif etmeye çalıştığım insanların bir araya gelerek; İstanbul için, İstanbullular için ve genelde de ülkemiz için; “Biz de üzerimize düşen vazifeleri yapmalıyız” diyerek, ruhlarını kirliliklerden korumaya çalışan insanların kurduğu bir grup.
İstanbul Suriçi Grubu’nun başında Nedim Abi var. Genel sekreterliğini Serdar Akın’ın yürüttüğü teşekkülün aksakallarından birisi de Necdet Külünk.
İşte Suriçi’nin divan toplantısının bu sezonki ilk konuğu da TİKA başkanı Dr. Serdar Çam idi. Toplantının başka güzel konukları da vardı elbet.
İstanbul gibi dünya devi bir şehrin; güven, huzur ve asayişinden sorumlu, aklıyla vicdanı, diliyle yüreği arasında dengeli bir mutabakat kuran emniyet müdürü Selami Altınok, yine aynı değerlerin sahibi bir önceki valimiz Hüseyin Avni Mutlu ile diğer davetliler vardı.
•
Avusturyalı tarihçi Hammer, Osmanlı toplumunu tanımak ve Osmanlı kültürüne nüfuz edebilmek için, İmam-ı Gazali’nin “Eyyühe’l Veled” isimli eserini tercüme ederek işe başlar.
Yani bir milleti tanımadan, o milletin imani ve insani değer yargılarını bilmeden, görmeden ve hatta içinde bizzat yaşamadan, o milletin tarihi yazılamaz.
Bu çerçeveden baktığımızda TİKA bir tarih yazıyor. Dünyayı tanıyarak, dünyadaki Türkiye’nin tarihini yazıyor.
Hem de geçmişiyle bugün arasındaki; “uzak, yakın, soğuk, sıcak” tarihini yazıyor.
TİKA’nın ulaştığı bir elden, bir eve, bir evden, bir ülkeye kadar dünyanın hangi kara parçasında bizimle geçmişi olan bir yer varsa TİKA orada faaliyet yapıyor.
Velhasıl Türkiye’nin iyilik kervanı yürüyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.