Din Kültürü değil, Ahlak Bilgisi
Zorunlu din dersleri üzerinden kopartılan fırtınayı değerlendirmeye devam.. Cuma günü ‘Din Kültürü’ kısmını değerlendirmiştik biliyorsunuz meselenin. Kuşkusuz çok önemli. Sayfalarca yazabiliriz üzerine. Ama tartışmanın iki boyutu olduğu asla akıllardan çıkmamalı. Birileri bizi ‘din dersleri’ diye oyalarken büyük resmi ıskalıyoruz. Belki de üzerine operasyon yapılan kısım, ‘din dersleri’ değil, dersin ismindeki ikinci kısım olan ‘Ahlak Bilgisi’dir.. Ne belli?..
•
Bakın Hürriyet Gazetesi, ortaöğretimde başörtüsü serbestisi haberini nasıl verdi, hatırlıyor musunuz?.. ‘Dövme ve piercing yasaklandı’ diye verdi. Bir büyük ayıbın ortadan kalktığı, devrimsel bir adımın atıldığı gelişme haberleştirilirken ‘okullarda dövme yasaklandı’ diye mi haberleştirilir?.. Bunun bir nedeni var işte. Biz hem dinimiz, hem de geleneksel aile yapımız gereği, başka bir ahlak anlayışıyla yetiştirilmiş insanlarız. Tek tek saymaya gerek yok. Bizim kültürümüz yeryüzündeki başkaca herhangi bir medeniyetle kıyas kabul etmeyecek kadar güzel ahlakı merkeze alan bir kültür. İş hayatında da, sosyal hayatta da ve en önemlisi aile hayatında... Cuma namazlarında hep okunan bir âyet var.. Nahl Sûresi 90. ayet.. “İnnallâhe ye’muru bil adli vel ihsâni ve îtâi zîl kurbâ ve yenhâ anil fahşâi vel munkeri vel bagy(bagyi), yeizukum leallekum tezekkerûn(tezekkerûne).” “Muhakkak ki Allah, adaleti, ihsanı ve akrabaya yardımı emreder, fuhuştan, Allah’ın yasakladığı şeylerden (münker) ve azgınlıktan yani hakka tecavüzden sizi nehyeder. Tutup uyasınız, dinleyesiniz diye size öğüt verir...” Biz buyuz işte. Şu bir kaç kelime zaten toplumsal ahlaka bakış açımızı özetlemesi bakımından yeterli. Ama çok açık söylüyorum burada, bizim ahlak yapımıza ve öğretilerimize karşı sistematik bir saldırı var. Ahlak dışı her şey bize çağdaşlaşma, batılılaşma, ilerleme, aydınlanma diye sunuluyor. Akşam eve vaktinde giden kız çocuğu beyni yıkanmış arkadaşları tarafından ‘çağ dışı’ olarak yaftalanıyor. Onu vaktinde evinde görmek isteyen baba ‘geri kafalı’ oluyor birden bire. Eve erkek arkadaşlarını getirmesine izin vermezse yobaz ya da bağnaz... ‘Sigarayla saygı olur mu?’ diyerek babaların yanında içilen sigaraya meşruiyet kazandırdık, şimdi ‘Bonzai’ye şaşırıyoruz. ‘Günde bir kadeh şarap kan yapar’ diyen doktorlara, ‘balıklar kızarırken üzerine az konyak dökülür’ diyen aşçılara televizyon ekranları açıldı. İthal çocuk dizilerinde nasıl dudak dudağa öpüşüleceği öğretildi çocuklara.. Namaz kılan çocukların peşine kameraman taktılar, ana haberde yayınlayıp cümle aleme ‘gerici’ diye tanıttılar çocukları. Bütün imamlar sapık, başörtülü kızlar Çamlıca’da kuytularda sevişen ahlaksızlar olarak sunuldu.. Saysam sayfalarca sayarım. Bunlar bu ülkede yapıldı mı, yapılmadı mı? Nahl Sûresi’nin 90. Âyeti’nde tarif edildiği şekilde yetiştirilen bir nesle bu zulüm reva görüldü mü, görülmedi mi?..
•
Birileri bu toplumda ‘ahlak’ kodlarıyla oynanması gerektiği talimatını vermiş. Bizi de buna göre yeniden tanımlamaya çalışıyorlar. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın zorunlu din derslerinden söz ederken, ‘uyuşturucu kullanan bir nesil’ hatırlatması boşuna değil.Bilerek bu sözünü itibarsızlaştırmak isteyenler; “ne yani din dersi almayan herkes uyuşturucu mu kullanıyor?” gibi garip analizler yaptı. Kasten ‘Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi’ dersini, ‘din dersleri’ diye anlatıyorlar. Oysa o ‘kaldırılması istenen’ din dersi kitapları, öyle güzel anlatıyor ki; Allah’ın yasakladıklarından uzak durmayı, akrabayı yardımı, adaletli olmayı... Kalın sağlıcakla...