Ersoy Dede

Ersoy Dede

Hakaret ‘Hürriyet’i

Hakaret ‘Hürriyet’i

Yerleşik düzenin sermayesi, medyası ve fikrî önderlerinin, yapılacak devrimsel hamleleri engellemeye çalışacağını defalarca söyledik buradan. Engelleyemeyecekler elbette.. Zira vakti gelmiş hiçbir devrimin önünde duramazsınız. Ancak direnebilirsiniz. Bunun bunlar da farkında kuşkusuz. Engelleyemeyeceklerini biliyorlar ve fakat direniyorlar.. Yerleşik düzenin medyasını Hürriyet Gazetesi temsil ediyor.. İçinde Akif Beki’ye yazı yazdırsa da, Yılmaz Özdil’i, Emin Çölaşan’ı kovsa da Hürriyet Gazetesi bir yerde duruyor ve misyonunu sürdürüyor.. Yazarları eliyle yapamayacağı şeyler olursa Ayşe Arman’a, Cansu Çamlıbel’e düşüyor görev.. Biri katı Kemalist Laikçi birini bulup dine sövdürüyor, biri bir eşcinsel buluyor toplumun değer yargılarını ahlâk anlayışlarını paspas ettiriyor.. Sistematik olarak Hürriyet Gazetesi zarar vermeye devam ediyor anlayacağınız..

••

Dün yine Hürriyet ‘nasıl ederim de başörtüsü üzerinden laikçi-Kemalist tezleri savunurum’ diye düşünürken Prof.Dr.Çiğdem Kağıtçıbaşı’nı bulmuş…. Kağıtçıbaşı demiş ki; “….Kız çocukları neden saçlarını örter? Tam bir cevap verilemiyor, çünkü aslında cevap cinsellikle ilgili…..” Kendisini ‘sosyal psikolojinin kurucusu’ olarak tanıtan Hanımefendi’nin, Türkiye’nin yüzde 70’ler-75’ler oranında karşı çıktığı başörtüsü yasağına ilişkin durduğu yer bu… Biliyorsunuz Türkiye kamuoyu Çiğdem Kağıtçıbaşı’nı Kur’an’ı İngilizcesinden okumasıyla tanıyor.. Okumuş ancak anlamamış olmasıyla.. Ne demişti? “Kur’an’ı İngilizcesinden okudum, yok böyle bir emir” … Başörtüsü emri.. Eğer Çiğdem Hanım’a göre yoksa zaten atın başörtülerini… Acaba namaz, oruç, zekat falan da sıkıntı olur mu Çiğdem Hanım için.. Eğer öyleyse onları da terk edelim.. Yeter ki Kemalist rejim kendi tezleriyle çelişmesin. Çiğdem Hanım, sosyal psikolojinin kurucusu sıfatıyla verdiği mülakatta, başörtüsünün 10 yaşında takılamayacağının bilimsel izahını yapıyor… Aslında suç Çiğdem Hanım’da değil. Bundan bir hafta önce de yine Hürriyet Gazetesi, aralarında Kağıtçıbaşı’nın da olduğu ne kadar başörtüsü düşmanı varsa; “eğitimciler ortaöğretimde başörtüsü hakkında ne düşünüyor?” haberi yapmıştı.. Öncesinde,“başörtüsü serbest ama dövme yasak” diye manşet atmışlardı. Zannetmeyin ki Aydın Doğan, smokinini giyip, ailecek Köşk’e giderek başka bir tarafa evrildi artık. Aydın Doğan, bildiğiniz aynı Aydın Doğan..

••

Gelelim Çiğdem Hanım’ın tezlerine… Bu mesele hep bu noktadan değerlendirildiği için zaten bir arpa boyu yol kat edemiyoruz. “Küçücük çocuğun başını neden örtüyorsunuz?” Soru bu.. Kastedilen ise çok bariz… Bazısı (Hüseyin Aygün gibi) açıktan söylüyor, bazısı (Sezen Aksu gibi) ima ediyor bazısı ise (Çiğdem Kağıtçıbaşı gibi) bilimsel olarak temellendiriyor.. Oysa bu sözün gidebileceği yeri kimse hesaplamıyor. Mesela başörtüsü hürriyetini savunanlar, çocuklarını “cinsellik” meselesi nedeniyle kapatıyorsa eğer, zorla başını açtıranlar da aynı gerekçeyle açıyor anlamına gelmez mi?.. 

••

Bırakalım çocuk 18 yaşında karar versin. Her şeye… Örneğin vermeyelim okula. 18 yaşına gelince isterse okur. Erkek çocukları sünnet etmeyelim. Belki istemez kesilmesini.. 18 yaşına gelince isterse kendi kestirsin. Hadi bizi geçtim. Başka dinlere bakalım isterseniz.. Hıristiyan çocuklar doğar doğmaz vaftiz ediliyorlar ya. Etmesinler. 18’ine gelince kendisi vaftiz ettirsin çocuk.. Yahudi çocuklar koşer yemesin. Mahrum etmeyin Yahudi çocukları domuzdan, tavşandan…. Bakın bir teklifim var.. Sevgili Kemalistler.. Mesela, bütün kız çocukları için 3-4 yaşından itibaren başörtü takılması mecburi olsun. 18 yaşına gelince istemeyen açsın başını.. Olur mu?.. E olmaz tabii.. Öbürü neden oluyor o vakit.. Kalın sağlıcakla..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ersoy Dede Arşivi