Bosna’m zambak kokuyor
Bosna Hersek, önümüzdeki dört yıl boyunca ülkeyi idare edecek, yeni temsilcilerini belirlemek üzere sandık başına gitti. Daha doğrusu seçmenin sadece yarısı sandık başına gitti.
Bosna halkını sandıktan uzaklaştıran en önemli sebep, yolsuzluk ve işsizlikle mücadele etmesi gerekenlerin, yolsuzluk, adam kayırma ve rüşveti, devletin her kademesine bulaştırmış olmaları. Öyle ki rüşvet vermeden ne işe girebiliyorsunuz, ne de iş bitirebiliyorsunuz.
BH Federasyonu Ticaret Bakanı Milorad Bahilya ve Tarım Bakanı Yerko İvankoviç Liyanoviç’in, seçimlere bir ay kala, yolsuzluk ve yüksek miktarda vergi kaçakçılığından gözaltına alınmaları bu durumun açık bir örneği.
Bosna halkını sandıktan uzaklaştıran bir diğer sebep de, çok parçalı yönetim sistemine bağlı, kalabalık yönetici kitlesi. Devletin farklı kademelerinde, cumhurbaşkanı, başbakan, bakan, bakan yardımcısı ve milletvekili sıfatıyla, 813 isim görev yapıyor.
Bu seçimlerde, Cumhurbaşkanlığı Konseyi Boşnak, Hırvat ve Sırp üyeleri, ülke parlamentosunu oluşturan iki meclisten biri olan Bosna Hersek Temsilciler Meclisi, ülkenin iki entitesi olan Bosna Hersek Federasyonu ve Sırp Cumhuriyeti Meclisleri ve Bosna Hersek Federasyonu’ndaki 10 Kanton Meclisi için oy kullanıldı.
Seçimlere, 50 siyasi parti, 24 bağımsız aday ve 24 koalisyona mensup, 7 bin 748 aday katıldı. En büyük seçim mücadelesinin yaşandığı Cumhurbaşkanlığı Üçlü Konseyi için ise 10 Boşnak, 3 Sırp ve 4 Hırvat aday, kendi aralarında yarıştılar.
Seçimin sürprizi Sırp cephesinden geldi. Sırp Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Milorad Dodik’in partisi SNSD’nin adayı Jelyka Cviyanoviç, sadece bin oy farkla, koltuğu PDP adayı Mladen İvaniç kaptırdı.
Bosnalı Hırvatların partisi HDZ adayı Dragan Çoviç, oyların yarıdan fazlasını aldı. En yakın rakibi HDZ 1990 adayı Martin Raguj ise yüzde 38,48’de kaldı.
Cumhurbaşkanlığı Konseyi için en çok aday, Boşnak cephesinden geldi. Bir başka ifadeyle, en iyi bildikleri şey olan, parçalanmayı tercih ettiler. Bağımsız Boşnak adayların sayısı bile, Hırvat ve Sırp adaylardan daha fazlaydı.
Bağımsız adaylar arasındaki en dikkat çekici isim olan İslam Birliği eski Başkanı Mustafa Ceriç, yüzde 4 civarında oy alabildi. “Ahmediyeyi (sarığımı) bir kenara koydum” diyen Ceriç, sanırım asıl şimdi Ahmediyeyi önüne koyup, iyi düşünmeli.
Bosna Savaşı’nın ilk Genelkurmay Başkanı olan Sefer Haliloviç, partisi BPS’den çok daha fazla oy aldı. Haliloviç, yüzde 9’a yaklaşan oy oranıyla, ülke siyaseti için bir alternatif olduğunu bir kez daha gösterdi.
Sosyal Demokrat Parti-SDP’den aday olan Bakir Hacıömeroviç’e verilen destek, yüzde on civarında kaldı. Hacıömeroviç, seçimi kaybetmenin acısıyla olsa gerek, “Halk nasılsa, devlet de öyledir” açıklamasını yapmış. Ancak seçilemeyişinin sebebini halkta değil, partisinin oldukça kötü iktidar tecrübesinde aramalı.
Seçimlerin öne çıkan isimleri Demokrat Cephe-DF lideri Zelyko Komşiç ve Cumhurbaşkanlığı Konseyi adayı Emir Sulyagiç idi. Her ne kadar seçimi kazanamasalar da, ilk girdikleri seçimde, yüzde 10-15 civarında oy almaları dikkat çekici.
SBB lideri Fahrudin Radonçiç, beklenin çok üzerinde bir halk desteği aldı. Sahibi olduğu Avaz gazetesi, Alfa TV ve Patriya Haber Ajansı’nın etkili propagandası ile yüzde 25 oranında oy aldı. Bosna’da, Türkiye karşıtı bir söylemin bu karşılık bulmasını, Türkiye iyi analiz etmeli. Seçimlerin mutlak galibi ise SDA ve Bakir İzetbegoviç oldu. Bakir İzetbegoviç, yüzde 33 oy aldı. SDA ise yüzde 40-50 bandına yerleşti. SDA, hem Cumhurbaşkanlığı Konsey üyeliğini hem de parlamentoda çoğunluğu elde etti. Fakat bu oy oranları kimseyi aldatmasın. Bu, SDA’ya verilmiş son şanstır. Bakir İzetbegoviç’in, SDA’nın gerisinde kalması da üzerinde düşünülmesi gereken önemli bir işarettir.
SDA, sosyal ve ekonomik bir açılım yapılmaz, yolsuzluk ve yoksulluk ile mücadele etmez ise gelecek seçimlerde tam bir hüsran yaşayabilir. Mücadelenin ilk adresi de SDA yönetimi olmalı.
Bakir İzetbegoviç’in yeniden seçilmesi, genel başkanlık kapısını da araladı. Türkiye, SDA içerisinde de tam bir yetim olan, Bakir İzetbegoviç’i desteklemeye devam etmeli. Ancak tüm SDA yöneticileri de, başta Bakir Bey olmak üzere, kendilerini muhasebeden geçirmeliler.
Özetle, Bosna yeşile boyandı. Her yer zambak kokuyor. Fakat bugün yeşile boyayan ve zambak koklayan Bosna halkı, yarın yeni bir renk, yeni bir çiçek tercih edebilir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.