Kemal Kelleci
Bu ismi duyup da tebessüm etmeyen hiç kimsenin olmayacağını zannetmiyorum. Tabi tanıyanlar için söylüyorum.
Kemal Kelleci’yi tanımayanlar için “tanıtmaya dair” neler yazılırsa yazılsın, yetmez.
O bir Kur’an yolcusu!.. O bir Kur’an çelebisi!... O bir Kur’an aşığı!... O bir Kur’an taşıyıcısı!... O merhum Mehmed Akif’in;
“Ya açar Nazm-ı Celil’in, bakarız yaprağına,
Yahut üfler geçeriz bir ölünün toprağına.
İnmemiştir hele Kur’an, bunu hakkıyla bilin,
Ne mezarlıkta okunmak, ne de fal bakmak için.”
Şirindeki feryadını kendisine düstur edinmiş, “Bu sözler herkes gibi beni de muhatap almıştır. O zaman vazifemi yapmalıyım” diye Kur’an-ı önce kendisine muhatap saymıştır.
…………..
Muhafazakâr çizgide olup da yolu yüksek tahsil yapmak veya çalışmak için Ankara’ya gelmiş bürokratlar ile siyasetçiler başta olmak üzere, devletin çeşitli kademelerinde belli görevlere gelen pek çok insanın zihin haritasında, Kemal Kelleci’nin izleri vardır.
Sadece bu kadar mı? Hayır! Pek çoğunun kursağında çorbası, hayırseverlerin bursları vardır.
Kalacak yerleri olmayanlara yurt ve ev bulmaktan tutun da evlenmesine kadar Kemal Kelleci’ye müracaat eden herkes derdine deva bulmuştur.
Bütün bunların yanı sıra Kemal Kelleci, Kur’an tebliğini hiç aksatmamış ve her fırsatta elinde gezdirdiği Kur’an-ı Kerim mealinden dersler yapmış, dersler vermiştir.
Anadolu’yu karış karış gezerek sırtında “Fî zılali’l-Kur’an-ı” taşımış ve okunmasını sağlamıştır. Tabi bu arada yazdıklarımla ilgili olarak akla sorular gelmiş olabilir? “Tüm bunları niçin yapıyor, ticari bir kazanç mı elde ediyor” diye.
Şeytanı ve şeytanca düşünenleri günaha sokmadan soruyu cevaplıyayım.
Kemal Kelleci tüm bu işleri Allah rızası için yapmış birisidir. Yıllarca kiralarda sürünmüş, evindeki eşyanın rengini ve ne zaman satın alındığını dahi bilmeden yaşamış birisidir.
Hatta ömrünün sonunda nihayet sahibi olduğu evini de dostlarının yardımlarıyla birlikte borçlanarak almıştır.
……………..
İşte kısmen ifade etmeye çalıştığım Kemal Kelleci’nin mücadelesini anlatan bir kitap çıktı. Kitapta kendi hayatıyla birlikte mücadelesi anlatılmış. Kitaba geçmeden önce artık Kemal ağabey diyeyim ve Kemal ağabeyi nasıl tanıdığımı paylaşayım.
Milli Türk Talebe Birliği başta olmak üzere Akıncılar ve MSP gençlik kollarında her türlü kültürel ve sosyal faaliyetin içerisinde yer aldığımız hızla zamanlarımızdı.
MTBB’de bulunduğumuz bir akşam Necati Bey Caddesi’ndeki Ankara Apartmanında bulunan “ESAM’da (Ekonomik Sosyal Araştırmalar Merkezi) Kur’an üzerine konferans var” dediler ve sanıyorum Abdüllatif Şener veya Ali Dursun başımızda gitmiştik.
Salona girdiğimizde orta yaşın biraz üzerinde, saçları omuzlarını geçmiş, sanki savaş cephesinden gelmiş korkusuz ve endişesiz bir cengaver konuşuyordu.
Salona girenleri şöyle bir süzdükten sonra ben ve birkaç kişiye şöyle bağırdı:
Devamı yarına…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.