Tek proje
Bölgede iki fiili bir de potansiyel proje var. Fiili projelerden birisi Perslerin imparatorluk projesidir. Taliban ve Saddam Hüseyin sayesinde çevresine yayılamayan bu proje Amerikalıların iki duvarı yıkmasıyla birlikte yayılma imkânına kavuşmuştur. 11 Eylül bölgede Şii-Pers imparatorluğunun dirilmesine vesile olan aşamalardan birisi haline gelmiştir. Amerikan müdahaleleri örtülü bir biçimde Şii imparatorluğu projesinin önünü açmıştır. 11 Eylül süreciyle birlikte yeni Pers imparatorluğu projesinin önünde şark ve garp kapılarındaki engeller bertaraf edilmiştir. Ardından gelen Arap Baharının tersyüz edilmesiyle birlikte zayıflayan yapı ve zemin İran’ın uzanmasına ve yayılmasına vesile olmuştur. Bütün gelişmeler Pers projesini pekiştirmiştir. Amerikalılar önündeki engelleri birer ikişer kaldırmıştır. 8 yıl savaşa rağmen bir milim ilerleyemeyen, çakılıp kalan İran projesi, 11 Eylül’den sonra demir almış, inkişaf etmiş ve yayılmıştır. Bunda da Arap dünyasının arkaik rejimleriyle birlikte ABD’nin tutumu etkili olmuştur. İsrail’in ve İran’ın şımarmasından, birinci derecede vizyonu, misyonu ve dolayısıyla projesi olmayan Araplar sorumludur. Perslerin bölgeyi kuşatan ve Akdeniz’e kadar inen, yayılan yeni Şii-Pers veya Sasani -Safevi yayılmacılığı önünde engel tanımıyor. Bunun temel nedenlerinden birisi Araplara ait bir projenin olmamasıdır. Arap rejimleri eyyamcıdır. Yedi yıldızlı burçlarla bir de halkın sindirilmesiyle ilgilenmektedir. Onları kucaklayan kurtarıcı tek proje ise potansiyel aşamada kalan Osmanlı modelidir. Osmanlı sayesinde Araplar Safevi veya artıklarının projesinden masun kalmış ve savuşturmuşlardı. Yine Sasani-Safevi projesine karşı panzehir Türk-Arap beraberliğidir. Böyle olmasına rağmen Araplarla Türklerin ilişkisi gevşek boyuttadır. Bir de Arapçılık ideolojisi Arapları Osmanlı fikriyatına yabancılaştırmıştır. Şimdi Osmanlı gibi tek yanlı bir Türk hakimiyetinden bahsetmek mümkün olmasa da İngiliz propagandalarının tortuları Arapları hâlâ Türkler karşısında mütereddit bırakmaktadır. Araplar proje sahibi değil, kendileri gibi eyyamcı Türklerden hoşlanırlar.
•
Yaser Zeatire gibi İhvan çizgisinden gelen yazarlar bile adeta Safevilik ile Osmanlılığı eşitliyorlar. Şöyle bir kolaycılığa kaçıyorlar: Osmanlı projesi olsa olsa Safevi projesinin karşı ağırlığı ve savarı olur. Bizim projemiz olamaz. Sadece denge nazarıyla bakıyorlar. Halbuki, Arapların bir tezi ve projesi olmadığından dolayı adına ne derseniz deyin bölgeyi koruyacak ve kurtaracak tek proje Arap-Türk beraberliğidir. Suriye’de bunun emareleri ortaya çıkmıştır. Lakin bazı çevreler bunu sabote etmeye yelteniyorlar. Potansiyel olarak var olan ve başkaları tarafından da atıf yapılan Osmanlı projesinin altı mevcut hükümet tarafından gereği gibi doldurulamamıştır. Biz görevimizi yapmazken Safevilik projesini kuvveden fiile çıkaran İran, geçmişteki İngiliz propagandasını canlı tutuyor ve Araplar nezdinde Osmanlı düşmanlığını körüklüyor. Osmanlı’yı karalamak üzerinden Türk-Arap beraberliği potansiyelini baltalıyor. Safevi uşağı Beşşar Esat iyi günlerimizde bile Osmanlı eğilimine karşı uyarmış ve Emir Hüseyin Allahiyan da İran zemininden bunu tekrarlamıştır. Arapların ırkçılıktan dolayı ağız tatları değiştiğinden Osmanlı anlayışının tiryak ve şifa olduğunu göremiyorlar. İbni Ataullah İskenderi’nin Kaside-i Bürdesinde bunu izah eden ilginç bir beyit vardır ve şöyledir: Göz, hastalıktan dolayı güneş ışığını algılayamayabilir. Ağız da hastalıktan dolayı suyun tadına varamaz. İngiliz propagandaları Arapların ağız tadını bozmuştur. Irkçılık, bünyenin zehirli kimyasal salgılamasıdır. Bu Turancılık için de geçerlidir, Arubecilik için de geçerlidir. Bugün Kürtçüler de zehirli beden haline gelmişlerdir.
•
İslam adına Pers milliyetçileri ve Şii daileri anti Osmanlıcılık yapıyorlar. Arapları da kışkırtıyorlar. Kendileri ise sahada cirit atıyor, icraat ve operasyon yapıyorlar.
Bölgede bir başka proje ise Rus imparatorluğu projesidir. Pers ve Rus imparatorluğu potansiyel olarak güçlü olan lakin fiiliyata geçemeyen Osmanlı projesine hasımdır. Ne yazık ki Osmanlı potansiyelinin kuvveden fiile çıkmaması için İsrail-Batı ittifakı da diğer iki projeye şöyle veya böyle destek vermektedir. Fiiliyat bunun ispatıdır. Washington Post sonunda gidişata teşhis koydu ve Türkiye-Batı arasındaki 60 yıllık ittifakın “çatırdadığını” yazdı. Siz bölgeyi Pers ve Rus projeleri arasında taksim edin sonra da Türkiye ile ittifak zemininden bahsedin! Buna kargalar bile güler. ABD Suriye halkının düşmanı ve Esat’ın dostu olduğu gibi Rusların ve İran’ın da dostu, bizim de can düşmanımızdır. Vakıa bunu ispatlamaktadır. İttifak lafı göz boyamadır.
Batı bloğu ittifak zaviyesinden bizi bloke ederken aksine Rus-Pers imparatorluk projelerine sınır çekmemektedir. Bizim gevşekliğimiz ve Batılıların da kalleşliği sayesinde Arap Baharı, Şii ve Kaide-IŞİD baharı haline gelmiştir. Arap Baharını söndürdüler, Şii ve IŞİD baharını dirilttiler. Arap Baharı böylece iki uçuk ve buçuk bahara bölündü. Buçuğu da şuubi hastalığı temsil eden Kürt baharıdır. İhvan, Osmanlı, Sünni olacağına varsın Şiilerle Selefiler ve Kürtler arasında bölünen bir bahar olsun. İsrail ve Batı’nın işine gelir. Putin, Jeo Biden adlı soytarıya şunları söylemiş: Rusya dünyanın birinci gücü olamaz ama birinci gücünü tayin eder. Demek istiyor ki birincilik tahtında ancak Rusya sayesinde kalabilirsiniz. Halbuki, Amerikalılar İngilizlerden kalma bir refleksle Rusya ve Çin’e galebe çalmak için Ortadoğu’yu basamak ve kaldıraç olarak kullanmak istiyorlar. Ortadoğu altlarından çekilirse Batı’nın tahtı da tacı da sallanır. Osmanlı projesi hayata geçirilirse yani Tükler ve Araplar müşterek olursa bu hepsinin tahtını sallar. Yeni dünya düzeni Irak, Suriye ve Ukrayna üzerinden şekillenecektir.
Tek sahici proje Osmanlı projesidir. Osmanlı’yı sevmek şerefimizdir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.