Serdar Demirel

Serdar Demirel

PKK’nın dindar alerjisi

PKK’nın dindar alerjisi

Uluslararası medya, Kobani’ye girecek 150 peşmergeyi saat başı canlı yayınlarla sanki 150 bin kişilik bir ordu Suriye’yi uzaylılardan kurtaracak gibi verip durdu. Resmen trajikomik bir şov gösterisine tanık olduk hem de peşmergeye rağmen. Algı yönetimi mühendisleri devrede anlayacağınız.

Bazı küresel güçlerin başından beri PKK’yı Türkiye’yi bölmek için destekledikleri bir sır değil elbette. Bir kısmı da bu örgütü Türkiye hızlı adımlarla yürümesin diye tökezletmek, durdurmak ve yavaşlatmak için destekledi/destekliyor, bu da biliniyor.   

‘PKK bir aparat değildir’ diyen PKK sözcüleri bu süreçte özne olduklarını iddia etseler de sonuç değişmiyor. 

Bu yapı varlığını, yöntemlerini ve akıttığı kanı eskiden olduğu gibi vesayet dönemi Türkiye’sinin pratikleriyle meşrulaştırabileceğini sanıyor. Oysa çok şey değişti ve örgüt yeni konjonktüre ayak uyduramıyor. Ayak uydurmasına uyduramıyor ama ayak bağı olmayı da iyi beceriyor.

Ne yazık ki PKK, Yeni Türkiye karşısında kendisini yenileyen, yeni vizyon ve misyon geliştiren bir beceriye sahip değil. Taleplerinin önemli bölümü Ak Parti hükümetleri döneminde hayata geçirildi zaten.

Daha makul, Kürt ve Türk halkının, bütün bölgenin maslahatlarına uygun taleplerde bulunsa, geleceğini bölgenin geleceğiyle beraber görse hem kalıcı bir yapıya dönüşebilir hem de meşruiyet kazanabilir. Ancak oportünist davranmayı, bulanık suda avlanmayı ve lâ dinî pozisyonunu tahkim etmeyi strateji sanıyor.   

Yani PKK o bildiğimiz eski örgüt. Dün dile getirdiği talepler karşısında Kürt halkının önemli bölümünün sempatisini kazanabiliyordu ama durum değişti artık, bunu göremiyor. Temsilcisi olduğunu iddia ettiği Kürt halkı da barışçıl yöntemlerle daha fazla demokrasi istiyor.

Bugün Kürt halkının kahir ekseriyeti bu yapıdan ürküyor. Çünkü bu yapının söylem ve eylemlerinde bir gelecek görmüyor. Ama kemikleşmiş, kök değerlerden uzaklaştırılmış ve ruhen Türkiye’nin ve bölgenin diğer halklarından kopmuş bir tabanı da yok değil. Bunlar üzerinden bütün Kürt halklarının temsilcisi makamına yükselmek istiyor. 

Türkiye halkları Cumhuriyet tarihinin hiçbir döneminde olmadığı kadar maddi gelir ve hukukî haklar anlamında iyi konumdalar, bunu yitirmek istemiyorlar. Bu iyileşmenin devam ettiği de göz önünde bulundurulursa neden kaosa evet desinler ki?

Yaşanan son olaylarda da görüldüğü gibi PKK laiklik üzerinden taktikler geliştirip yine dindarları hedef seçti. Çünkü İslâm Türkiye’de bir bölen değil bir birleştirendir, birleştiren ne varsa ona düşmanlık ediyorlar...

Zaten başından beri Kürt halkının dindarlığını azaltmayı, böylece bin yıllık yapıyı çözmeyi hedeflemişti. Ulusalcı katı laik Türklerin kötü bir kopyası oldular diyebiliriz. İslâm’dan uzaklaştırılmış Kürtlerin Türkiye’den kolayca ruhen kopacaklarını hesaplayarak yaptılar bunu...

Meselâ genç Kürt kızların ailelerine rağmen dağa çıkarılmaları, görmezden gelinecek bir husus değildi. Geleneksel ve dindar Kürt halkının normal şartlarda asla müsamaha göstermeyeceği bir durumdan bahsediyoruz. En dokunulmaz şeyin “namus tasavvuru, mahrem ve namahrem sınırları” olduğunu düşünürsek durumun vahameti daha da net anlaşılır. 

Kısmen bunu çözdüler. Hayatını kaybeden ve elinde silah dağlarda gezen bu genç kızlar üzerinden nice efsaneler ve yeni kuşaklara rol modeller ürettiler. Onları İslâm’dan uzaklaştırdıkları nisbette fanatik bir kitle meydana getirebileceklerini biliyorlardı.

Küresel ve yerel medya Kobani haberleri yaparken bu genç kızlara boşuna projektörleri tutmuyor. Şeriatçı, kara çarşaflı, peçeli IŞİD kadınları karşısında laik, açık ve sözde bireyselliği için savaşan Kürt kızları şiddetin yıkıcılığını gizleyebilir ve Batı’da heyecan uyandırabilir beklentisindeler..

Bunu öne çıkartarak PKK, PYD’yi şeriatçılara göre daha kabul edilebilir göstermek istedikleri açık.Ancak hükümetin yapması gereken Kürt halkının haklarını bunlara rağmen daha da iyileştirmek ve geniş kitlelerle bunların arasını açmak olmalıdır.  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Serdar Demirel Arşivi