Bir aksiyon ve ruh olarak Ramazan
Her zaman olduğu gibi; “gerilim dolu bir hafta”nın ardından; başı “rahmet”, ortası “mağfiret” ve sonu da “kurtuluş” olan “Ramazan-ı Şerif”e kavuşmuş bulunuyoruz... öncelikle, bu mübarek gün ve gecelere kavuşturduğu için Cenab-ı Hakk’a hamdediyoruz... Şükürler olsun... Ayrıca; yeryüzündeki tüm Müslümanların “Ramazan-ı Şerif”lerini tebrik ediyor, bu “rahmet, mağfiret ve kurtuluş” ayının, gerçekten de tüm müslümanların “kurtuluş”larına vesile olmasını Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyoruz.
DOLU DOLU 2 RAMAZAN SAYFASI
Hemen her yıl olduğu gibi; bu yıl da geleneği bozmadık ve Ramazan’a “iki sayfa” ayırdık...
Bugüne kadar “tarihî araştırmalar”a dayanan yazı serilerinden tanıdığınız arkadaşımız Fatih Uğurlu yönetimindeki “Ramazan sayfaları”mızda, “dün”den ve “bugün”den Ramazan “yaşantı”ları, Ramazan “duygu”ları ve Ramazan “heyecan”ları bulacaksınız...
Hani, hep; “Nerde o eski Ramazanlar” deriz ve geçmişteki Ramazanlara “gıpta” eder, o Ramazanlara “özlem” duyarız ya; işte arkadaşımız Fatih Uğurlu, Ramazan sayfalarımızda “eski Ramazanları yaşayanlar”ın hayatlarından “kesit”ler aktaracak, o günleri, günümüze taşıyacak... “ünlü kalemler”in satırlarında, “o günlerin tasvirleri”ni, Ramazan’la ilgili “nükte”lerini ve en önemlisi de “o günlerin atmosferi”ni bulacaksınız...
Arkadaşlarımız Nahit Top ve Akif çamlı, bu sayfalara “camilerin tarihçeleri”ni, “dua ve sûrelerin hikmetleri”ni anlatan yazılarıyla katkı yapacaklar...
Geçen yıllarda olduğu gibi; bu yıl da Doç. Dr. Sefa Saygılı ve Dr. Ali Akben, Ramazan’ın “sağlık” boyutuyla ilgili bilgiler verip, tavsiyelerde bulunacaklar...
Ve tabiî, geçen yıl olduğu gibi, bu yıl da Hoca Ahmet’in kaleminden “Kur’an-ı Kerim’in mesajları”nı okuyacaksınız...
Kısacası; Vakit’in Ramazan sayfalarında Ramazan’ın “tarihî” ve “sosyal” boyutunun yanı sıra, “dinî” boyutu ve “sağlık” boyutunu da bulacaksınız... Bizler, “doyurucu” bir sayfa hazırladığımız kanaatindeyiz... Sayfa düzenlemesini arkadaşımız Şafak Bozkurt’un yaptığı “Ramazan sayfaları”nı inşaallah sizler de beğenir, ilgiyle okur ve inşaallah istifade edersiniz...
İBADETTE ŞEKİL VE İçSELLEŞTİRME!
Bu arada, izninizle birkaç kelâm etmek istiyoruz... Malûm, bütün “ibadet”lerin bir “şekil” boyutu, yani “ritüel”i vardır... “Hac ve Umre”nin “tavaf, say, vakfe, şeytan taşlama” gibi, “Namaz”ın “kıyam, rükû ve secde” gibi şekil boyutu olduğu gibi; “Oruç” denildiğinde de, ilk akla gelen şey, “aç kalmak”tır!..
Ama, hepimiz biliyoruz ki;
“İbadet”lerin hiçbiri sadece “ritüel”den, yani “şekil”den ibaret değildir... Bunların yanı sıra ve bunların çok çok ötesinde bir “anlam”, bir “ruh” vardır ibadetlerde...
İbadeti “ritüel” olarak yaşamak, tabiri caizse, “ağacın kabuğu” ile yetinmek demektir... Oysa, bir ibadet “içselleştirilir” ise, işte o zaman “ağacın özü”ne ulaşılmış olur!..
Peki, bu “içselleştirme” nasıl olacak?..
“Ne” veya “neler” yapmalıyız ki, “ibadetin özü”nü kavramış olalım?..
Bugünkü sürmanşetimizde de okuyacağınız gibi; Prof. Dr. Hayri Kırbaşoğlu, yapılması gerekenleri iki cümlede özetliyor:
“Tepki vermeden, sadece söylemek yetmez, adım atmak lazım. Müslümanları Ramazan’da eyleme geçmeye, harekete geçmeye, direnmeye, protestoya geçmeye davet ediyorum.”
Peki, nasıl bir eylem, nasıl bir protesto ve nasıl bir direniş?..
Prof. Dr. Hayri Kırbaşoğlu’nun yanı sıra, Din İşleri Yüksek Kurulu eski Uzmanı Abdullah özbey, Diyanet-Sen Genel Başkanı Ahmet Yıldız ve Tüm İlahiyat Fakülteleri ve Yüksek İslam Enstitüleri Mezunları Derneği Genel Başkanı Selahattin Yazıcı, şu uyarılarda bulunuyorlar:
* Kur’an kurslarına bütün gücünüzle maddi-manevi destek olun.
* Emperyalizmin ürünlerini sofralarınıza taşımayın.
* Bünyesinde mescid olmayan ve alkol satan alışveriş merkezlerinden alışveriş yapmayın.
* 11 ay boyunca dine saldıran, Ramazan ayında ise dini sömürü aracı olarak kullanmaya çalışan kartel medyasına yüz vermeyin.
* Mümkünse her vakit camileri doldurun.
* Fakirleri, hastaları, yaşlıları ve çocukları sevindirin.
* İsraftan kaçının, israf haramdır...
* Ramazan ayına işgal altında giren Müslümanları unutmayın.
* Ramazan ayında bütünleşin ve tüm İslâm âleminin çıkarlarını gözetin.
* Geçmiş yıllarınızın muhasebesini yapın.
UYARILARA KULAK VERMEZSEK
Son yıllarda; dini, “camilere hapsetme” stratejisinin de ötesine geçilip, “vicdanlara hapsetme” çabalarının bir “kampanya” haline dönüştüğünü görüyoruz...
İşte böyle bir ortamda, “değerli ilahiyatçılarımız” tarafından yapılan “uyarı”ların dikkate alınması ve “gereğinin yapılması” gerektiği kanaatindeyiz!..
çünkü eğer böyle yapmazsak; sırf “dindar” olduğumuz için bizi “kaale almaz”lar, “adam yerine koymaz”lar ve daha da önemlisi; “silahın gücü” ile “söz” söyleyenler, “tek doğrunun kendi sözleri olduğunu” iddia ederler ve üstelik bize hakaretler savururlar!..
Eğer böyle yapmazsak;
“Devletin üst kademeleri”nde görev yapan “üst düzey bir bürokrat” bile olsak, sırf eşimiz “başörtülü” olduğu için, sırf “onların görüşü” doğrultusunda karar vermediğimiz için “misilleme”ye maruz kalırız, “protokol”lerdeki yerimiz de “alt”larda olur!..
Eğer böyle yapmazsak;
Bizim ağızlarımızdan çıkan hiçbir sözün hiçbir “kıymet-i harbiye”si olmaz!..
İşte bunun içindir ki; “ilahiyatçılarımızın uyarıları”na kulak vermeliyiz... Sadece “Allah’a boyun eğmeli” ama “Allah’ın dini ile mücadele edenler”e karşı direnmeliyiz!..
Bu duygu ve düşüncelerle “Ramazan-ı Şerif”inizi bir defa daha tebrik ediyor, bu mübarek gün ve gecelerin hepimizin kurtuluşuna vesile olmasını; dünyamıza, Türkiyemize ve evlerimize “huzur ve mutluluk” getirmesini Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyoruz...
Selam, saygı ve gönül dolusu muhabbetlerimizle...