Cumhurbaşkanlığı Sarayı!
Öyle anlaşılıyor ki “Cumhurbaşkanlığı Sarayı” daha uzun süre gündemimizde olacak ve enine boyuna tartışılacak!
Kimileri bu saraya harcanan para ile kaç okul, kaç hastane, kaç yoksula ev yaptırılabileceğini hesaplayıp duracak!
Kimileri de bu sarayın Erdoğan’ın şahsına yaptırılmadığını devleti temsil eden görkemli bir yapı olduğunu savunup gezecek!
Ama aralarından çıkan insaf sahipleri bu tablo karşısında, “Az bir para değil” demek zorunda kalacaklar!
Cumhurbaşkanlığı Sarayı ile ilgili olarak her kafadan bir ses çıkınca biz de bir şeyler söylemek ihtiyacını hissettik!
Bize göre bu saray iktidar partisindeki “anlayış sapmasını” gösteren en önemli işaretlerden birini oluşturuyor!
Hatırlarsanız, iktidara geldikleri ilk günlerde milletvekili lojmanlarına bile karşı çıkmışlar ve “o lojmanların yıkılmasını” sağlamışlardı!
O günlerde, “Milletvekili özel alanlarda değil halkın arasında olmalı” gibisinden bir söylemleri vardı!
Milyonlar harcanarak yaptırılan lojmanlar yıktırılmış ve yerine dev binalar yaptırılmıştı!
Evet, milyonlar harcanarak yaptırılan milletvekili lojmanlarının yıkılması harcanan paranın heba olmasına rağmen milletin hoşuna gitmiş ve “halkçı bir yaklaşım” olarak algılanmıştı!
“Özel alanlarda yaşamıyor, bizim aramızda yaşamak istiyorlar” denilerek halk tarafından alkışlanmıştı!
Erdoğan’ın dönemin başbakanı olarak da özel konutlara taşınmaması ve halk arasında mütevazı bir mahallede günlük yaşamını sürdürmesi büyük beğeni kazanmıştı!
İktidarlarının ilk yıllarında “halk ile beraber yaşama” arzusu büyük takdir toplarken iktidarlarının son dönemlerinde katrilyonlar harcayarak “saraylar yaptırmaları” ve oralara taşınmaları kuşkusuz uzun süre tartışma konusu olacak!
Bu durumu içlerine sindirenler ve kabullenenler olacağı gibi içlerine sindiremeyen ve sürekli dillerine dolayanlar bulunacaktır!
İktidara geldikleri ilk yıllardaki“kafa yapısı” hâlâ sürüyor olsa herhalde bugün böyle kendilerinin bile, “Az bir para değil” demek zorunda kalacakları saraylar yaptırmazlardı!
Daha “mütevazı yapılar” ile idare ederlerdi!
Bizi asıl endişeye sevk eden ve kaygılandıran ise bu görkemli yapılarda yaşanacak hayatı bırakmakta çekecekleri güçlük! “Milletvekilliği ve bakanlık” bile başlı başına bir terk edilemez illet haline gelmişken bir de onlara böyle “görkemli saray yaşamları” eklenirse bu hayattan ayrılmak kolay olur mu?
Saraylarda yaşamaya özenenler saray entrikalarına ve saray darbelerine de kendilerini hazırlamalıdırlar ki sona gelindiğinde büyük hüsran yaşamak zorunda kalmasınlar!
Bu saray tartışması kolay biteceğe hiç benzemiyor!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.