Yemeni açık artırmada satanlar!
Son sıralarda proxy savaşları adıyla anılan bir kavram var. Türkçemizde vekâlet savaşları denebilir. Libya ve Yemen’de gerçek anlamda vekâlet savaşları yaşanıyor. Sırtını bölgesel ve uluslararası güçlere dayamayanlar ise açıkta kalıyorlar. Bunlardan birisi Yemen Cumhurbaşkanı Abd Rabbuh Man ṣūr Hadi kimseye dayanmadığı için kimseye de yaranamıyor. Kimseye dayanmadan nafile bir biçimde taktiklerle veya onu bunu birbirine düşürerek gemisini yüzdürmeye çalışıyor. Bununla birlikte fiiliyatta kendilerine Ensarullah ismi veren ama Husiler olarak anılan milislerin önünü açmış bulunuyor. Yularını onlara kaptırdı. Hadi, Husilerin önünü açarken selefi devrik lider Ali Abdullah Salih taraftarları ile Husilerle birlikte hareket ediyorlar. Kaide’ye yönelik olarak birlikte savaşıyorlar. Husiler Sana’yı Hadi’nin göz yumması ve Salih’in aktif desteğiyle ele geçirdi. Fiili olarak Hadi ile Salih birlikte Şii milisleri Husilerin önünü açarken kendi aralarında da kıyasıya rekabet halindeler. Yemen’i zayıflatan faktörlerden birisi de devr-i sabık yapılamaması ve devr-i sabıkın fulul veya kalıntı olarak giderek güçlenmesidir. Ali Abdullah Salih taraftarları Cumhurbaşkanı Hadi’yi Milli Kongre Partisi’nden attılar. Hadi, Müslüman Kardeşler’in Yemen kolu Islah Partisi’yle ortak görünmesine rağmen sonuç itibarıyla onları değil rakipleri olan Husileri güçlendirmiş onlara Sana’nın kapılarını açmış ve hareketlerini meşrulaştırmış oldu. Yemen’de Kaide’nin dışında Husilerin en büyük rakibi olan Islah Hareketi ve milisleri de bu yolla nötr hale getirilmiştir. Halit Bahhah hükümetinde de Islah Hareketi mensuplarına tahsis edilen bakanlıklar yıpratıcı bakanlıklar. Bu nedenle olsa gerek Yemenli analizcilerden Arif Sarmi seçimlerde 6 milyon oy alan Hadi’nin meşruiyet sorunu olmasa bile dış destek sorunu olduğunu ve içeride de ittifaklarını erken yitirdiğini ve kaybettiğini söylüyor. Husilerle kendi başına kalmıştır. Husiler şimdi Yemen’nin king’s maker’i yani kral atayanları haline geldi. Ahmet Mübarek’in başbakanlığını reddettiler, Halit Behhah kabinesine de itirazları var.
*
Cumhurbaşkanı Abd Rabbuh Man ṣūr Hadi’nin arkasındaki yönlendirici ismin daha önce dışişleri gibi bakanlıklarda bulunmuş olan Abdulkerim İryani olduğu ifade edilmektedir. İç çekişme Yemen’i dış müdahalelere açarken dış müdahaleler de ülkeyi iyice karıştırmıştır. Sözgelimi İran ile Suudi Arabistan zımni bir biçimde Yemen’de Islah Hareketi’ne karşı aynı odağı desteklemiş bulunuyorlar. Suudi Arabistan Ali Abdullah Salih’i desteklerken Ali Abdullah Salih Husileri desteklemiştir. Ali Ekber Velayeti de Husilerle devrimden beri ilişkileri olduğunu doğrulamıştır. Bu da gösteriyor ki, ortaklık kastı olmaksızın Yemen’de İran ve Suudi Arabistan aynı cepheyi desteklemiştir. Böylece Suudi Arabistan, Yemen’de siyasal İslam’ın temsilcisi gördüğü Müslüman Kardeşler hareketinden kurtulurken İran da Husilerin önünde temel engel olarak gördüğü Islah Hareketi’ni bilvekale temizlemiştir. Bugüne kadar Husilerin Sana’ya girmelerini Kaide değil Islah Hareketi engelliyordu. Daha doğrusu Islah Hareketi’nin içinde bulunduğu koalisyon engelliyordu. Hadi’nin danışmanı olan firari Ali Muhsin Ahmet ve Haşit kabilesi bu koalisyonun temel direklerini oluşturuyordu. Husi darbesinden sonra ise İman Üniversitesi basıldığı gibi Abdulmecid Zindani etkisizleştirilmiş, Haşit kabilesinin başı Hamit el Ahmer ile Hadi’nin askeri danışmanı Ali Muhsin Ahmer dışarıya firar etmek zorunda kalmıştır.
*
Suudi Arabistan siyasal İslam ile mücadele etmek adına Husilerin önünü açmıştır. Abdullah Fehd Nefisi’nin ifadesiyle de ABD, Kaide’ye karşı savaşmak üzere Husilerle ortaklık kurmuştur. Irak’ta Peşmerge ve Şii milislerle birlikte IŞİD’e karşı savaşması gibi. Bu durumda Husiler bölgede birçok tarafın vekili konumuna yükselmiş bulunuyorlar. Bunlardan birisi İran diğeri de ABD oluyor. Islah Hareketi’ne karşı zımni olarak da Suudi Arabistan’ı sayabiliriz. Yemen Husilere açık artırmada satılmış bulunuyor. Bu satışta parmağı olduğu ifade edilen eski Savunma Bakanı Muhammed Nasır Ahmet, Sana düştükten sonra darbeciler üssü olarak iştihar eden Birleşik Arap Emirlikleri’ne sığınmıştır. Hesap vermemek, takibata uğramamak veya suikasta maruz kalmamak üzere ailesiyle birlikte BAE’ye yerleşmiştir. Eski İçişleri Bakanı Abduh Hüseyin et Terib de ABD’ye gitmiş bir daha dönmemiştir. Yemen’de siyasal İslam’ı bitirelim diyerekten Husilerin önünü açanlara ilave olarak şimdi de Kaide’yi bitirelim diyen ABD, fiili ve zımni olarak Husilerin ortağı olmuştur. Yemen böylece dipsiz bir anafora yuvarlanmıştır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.