Suriye’de Türkmenler ve Bayır-Bucak
Bu haftaki kitaplarımız Ötüken Yayınları’ndan. İlk eserimiz, “Suriye’de Türkmenler ve Bayır-Bucak” ismini taşıyor.
Devletimiz sınırlarımıza dayanan her etnik kökenli masum insanlara kapıları açıyor, elbet içlerinde Türkmenlere de açıyor.
Lakin münafık takımı medya başta olmak üzere sivil toplum örgütleri, Kobani’yi gördükleri kadar Türkmenlerle ilgilenmiyor.
Önceki gün Irak/Kerkük’ten gelen bir grup Türkmenlerle birlikteydik. Kerkük’teki hallerini anlattılar.
Türkiye’nin desteği dışında dünyanın hiçbir yerinden sözlü destek bile göremediklerini söylediler.
Uzun uzun Saddam’ın zulmünden dem vurdular. Şimdi ise Saddam’ın zulmü kadar olmasa bile bu sefer de diğer etnik kökenli milletler gibi haklarını arayamadıkları ve alamadıkları bir yana, onların tehditleri altında yaşadıklarını dile getirdiler.
Öte yandan Doğu Türkistan diye durmadan kanayan bir yara var. Çin tüm dünyanın gözü önünde akla hayale gelmedik baskı, zulüm ve işkencelerle hükmünü icra etmekte.
Neyse kitaba dönelim.
“Suriye’de Türkmenler” adlı eserin yazarı Ali Bademci. Yazar eseri hakkında şöyle diyor:
“Bu kitapçığa küçük bir ‘Ortadoğu Tarihi’ diyebilirsiniz. Coğrafyadan vatana, milletten milliyete, dinden mezheplere kadar çeşitli fakat yekpare düşünülmesi için ve sırf dikkat çekmek maksadıyla böyle bir yola başvurulmuştur.
Türkiye tarafındaki Bayır-Bucak ve devamı olan Yayladağı ve KuseyrTürkmenleri ve gerekse Bayır-Bucak, Lazkiye ve Golan Türkmenlerinin kendilerine bu sıfattan önce ‘Türk’ dedikleri muhtelif saha çalışmalarında tespit edilmiştir.
‘Türk’ deyimini ‘Türkmen’ deyiminden önce ve ısrarla vurgulamaktadırlar.Çünkü 1250 yıldan beri Türklük bu coğrafyanın hâkim unsurudur.
Hangi milletten, hangi din ve mezhepten olursa olsun, burada yaşayan ve Türk olmayan unsurların ikinci lisanı ‘Türkçedir.’ Türklerin de sırf İslami telakkilerle birinci veya ikinci lisanları ‘Arapçadır’.
Hâsılı ne yaparsak yapalım, tarihten ve müşterek medeniyetten ayrılamayız.”
…………..
Ötüken’den çıkan diğer bir eser ise “İran ve Demokrasi” adını taşıyor.
İran’ı merak edenler için harika bir çalışma olmuş. Onur Okyar’ın kaleme aldığı kitapta, İran’ın anayasal devlet sistemi ve anayasal kurumları incelenmiş.
İran’ın niçin Batılı bir demokrasi olmadığını eleştirmek amacıyla değil, İran’ın kendi demokrasi mantalitesini ortaya koyabilmek için yazılmış bir eser.
İran’da demokrasinin kendine has özellikleri olmakla birlikte bu özelliklerin otokratik, bürokratik ve dini elitist rejim içerisinde hissedilemediği, azınlık ve insan haklarının çok eksik kaldığı, bu bağlamda Farsiler ve Aryanlar dışında kalan hakların kendi içinde ötekileştiği, Farsiler ve Aryanlar da dâhil olmak üzere halkın yönetime yabancılaştığı, demokrasi memnuniyetinin çok düşük düzeyde kaldığı, rejim tarafından düzeltici adımlar atılmazsa, ekonomik sıkıntıların çok farklı sonuçlar doğuracağı anlatılıyor.
……………
Eserler hakkında bilgi için Ötüken Yayınları 0212- 251 03 50
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.