Baharda Topyekûn Gezi, Kaos, Anarşi, Kargaşa, Toz Duman
Kripto Ermeniler, Kripto Yahudiler, Pakraduniler, emperyalist dış güçler, Türkiye’nin düşmanları (kesin tarih veremem ama) büyük ihtimalle 2015 baharında, nisanda, mayısta ülke çapında topyekûn Gezi olayları planlamaktadır.
Bu hareket en fazla Müslüman Kürtlere ve Sünnî halka zarar ve ziyan verecektir.
Gafil Müslüman çoğunluk okkanın altında kalacaktır.
İktidar bundan önceki Gezi hadiselerinden büyük dersler almıştır.
Gezi hadiselerinin arkasındaki yıkıcı derin güçler de ders almıştır.
İki taraf da hazırlık yapmaktadır.
Sabataycı büyük medyaya kesinlikle güvenilmez.
İktidarı tutan yandaş basına da güvenilmez.
Geriye ne kalıyor?
İktidarın en büyük handikabı, halkın yarısı bizi çılgınca destekliyor kuruntusudur.
Bu halk merhum Adnan Menderes’i de çılgınca desteklemişti. Sonra ne oldu?
Satranç devam etmektedir, en heyecanlı kısmı önümüzdeki baharda oynanacaktır.
Kriptolar, iktidarı serbest seçimlerle deviremedikleri kesinlikle anlamışlar ve başka yollara ve çarelere yönelmişlerdir.
Gezi hadiseleri 1968’de Fransa Paris’te cereyan eden solcu başkaldırmasına benzemekteydi.
General onu bastırmayı becermişti.
Türkiye’nin seçimle gelmiş iktidarı da birinci Gezi olaylarını bastırdı.
Son derece güçlü dinî bir sekt bir yıl önce sivil darbe yapmak istedi, başarılı olamadı.
Bendeniz bir Müslüman olarak büyük kaygılar içindeyim.
İktidarın hataları var, düzeltmekten geçtim, duymak bile istemiyor.
Siyasî muhalefet âdil ve insaflı değil, saldırgan.
Türkiye’nin uluslararası şeffaflık ve temizlik notu, 10 üzerinden ancak 5. Bu not ile bu memleket ve bu devlet ayakta duramaz.
Ermeniler, önümüzdeki 2015 yılında Türkiye aleyhinde dünya çapında bir propaganda savaşı başlatacaklardır. Devletimizin bu konuda ciddî ve yeterli hazırlıkları yoktur.
En büyük sektörü yapılaşma, betonlaşma, gökdelenleşme, rezidanslaşma olan ekonomimiz, en kısa zamanda üretime ve ihracata yönelmediği takdirde büyük bir iktisadî kriz patlak verecektir.
Bugünkü lüksün, israfın, faizin, gösterişin, beyinsizliğin sonu felakettir felaket!..
Hergün çöpe atılan beş milyon ekmek nankörlüğü bizi yıkar.
Nimete küfranda bulunan Müslüman bir toplum iflah olmaz, necat bulmaz.
Türkiye’yi parçalamaya and içmiş dış güçler ve onların içteki Kripto yardımcıları ülkemizi büyük bir kaosa ve anarşiye sürüklemek istiyor.
Evvelce yazmıştım: Bazı yerlerde sokağa çıkamaz duruma düşebiliriz.
On milyonlarca Müslüman halka şu gerçekleri anlatmak ve öğretmek gerekir:
1. Bir toplum ne halde ise o şekilde idare edilir.
2. Bireyler ve toplum kendilerini ıslah etmez, iyileştirmezlerse ülke ve devlet düzelmez.
3. Müslümanlar mâruf ile emr etmezler ve münkerden sakındırmazlarsa ne ülke, ne devlet, ne halk düzelir.
4. Gayr-i islamî bir sistem olan demokrasi sihirli değnek değildir.
5. Müslümanlar en kısa zamanda birleşip tek bir Ümmet olmazlarsa, enkazın altında kalacaklardır.
6. Türkiye’de İslam’ın sembolü ve bayrağı olan Ayasofya’nın açılması için siyasî iktidara yasal sınırlar içinde baskı yapmayan Müslümanlar, o ulu mabedi hâlâ kapalı tutanlar kadar suçludur, vebal altındadır.
7. Sinsi ve gizli din düşmanları, ülkemizde İslam’ın içini boşaltmakta, Müslümanları cahil bırakmaktadır.
Önümüzdeki baharda olabilecek çok vahim hadiseler konusunda yakın tarihte birkaç uyarı yazısı kaleme aldım. Pek ilgilenen çıkmadı.
Tekrarlıyorum: Uyumayın… Gafil olmayın… Hazırlanın… Birlik olun… Fitne fesat, nifak şikak, azgınlık yangınlarını söndürmek için itfaiye teşkilatınızı kurun… Kur’an’ın, Sünnetin, Şeriatın, İslam ahlakının emir, yasak ve öğütlerini hayata uygulayın…
Hikmet-i islamiyeyi rehber edinin.
Ey şehvetlerini tatmin için mut’a nikâhı perdesi altında fuhuş ve zina yapanlar… Ey bozuk düzenlerde bozuk işler yapılır, rüşvet alınır, haramla zengin olunur şeytanî fetvasıyla yolsuzluk yapanlar… Ey mü’min kardeşlerine meşreb farklılıkları yüzünden düşman olanlar… Ey cemaat ve hizip holiganlığı ve militanlığı yapanlar fanatikler…
İtikadî meselelerde Sevad-ı Âzam dairesinden çıkanlar… Namazı terk edenler… Anasıyla zina etmek kadar iğrenç, çirkin, büyük bir günah olan ribaya bulaşanlar… Haram yiyenler… Devletin ve belediyelerin bütçelerini israf edenler… Tağutları, Deccalları, kezzabları övenler ve onlara hizmet edenler… Kafirleri dost ve velî edinenler… Nefislerine ve şeytanlarına uyanlar… Din sömürüsü yapanlar… Allah’ın ayetlerini ucuza satanlar…
Ey, şadırvanlardan şarıl şarıl su akıtmayı… Minarelerden avaz avaz hoparlör bağırtmayı… Lüks, israflı, gösterişli, umre turistik seyahatlerinde Zamzam Tower’in üst katından Kâbe’yi seyr etmeyi… Beş veya yedi yıldızlı içkili ve fuhuşlu otellerde kalmayı marifet sananlar…
Sizi kötü günler beklemektedir.
Bahar fırtınaları yaklaşıyor. Kaç ay kaldı ki…
27 Mayıs 1960’ı, 12 Mart 1971’i, 12 Eylül 1980’i, 28 Şubat’ı ne çabuk unuttuk.
Darbelerin askerîsi var, sivili var, Gezilisi var…
Bir şey olmaz, bir şey olmaz, telaşlanma, abartma mı diyorsunuz. Önceki gafiller de böyle demişlerdi.