Terör kendi aramızdaki bir olaydan değildir
Barış sürecinin yeni safhasında Kandil’in görüşmelerde üçüncü bir gözün bulunması isteğine bu köşede karşı çıktığımızı okuyucularım bilirler. Çünkü, üçüncü göz söz konusu olduğunda Haçlı ittifakının üyelerinden birinin devreye girmesi söz konusu olacaktır. Bir başka ifadeyle, ABD ya da bir AB ülkesi devreye girecek demektir. Yani, üçüncü göz denirken örgüt yanlılarının aklına öncelikli olarak ABD geldiğine göre buda evin bekçiliğini hırsıza emanet etmek demektir. Artık terör belasını bu ülkenin vatandaşları arasındaki ihtilafın sonucu ortaya çıktığı ön kabulü ile değerlendirmek daha işin başında yanlıştan hareket ettiğimizi gösterir. Uzun lafın kısası Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın ifadesiyle, ”Bu işi bu vatanın evlatları kendi arasında çözmeli” ama,olay sadece kendi aramızdaki hak talebinden ibaret değildir. Başından beri olayın arkasında hatta içinde bir üçüncü göz, hatta zaman zaman dördüncü, beşinci gözler olmuştur. Kaldı ki, uluslararası terör üzerinde çalışan uzmanların ifadesine göre hiçbir terör örgütü dış bağlantısı olmadan uzun süreli kalıcı olmaz/olamaz.
Bu arada çözüm sürecinin istenen sonuca ulaşabilmesi için tarafların masaya otururken işin başında yumruklarını sıkarak tavır almaları çözümde istenen sonuca ulaşılmasını engeller. Bunlar doğru tespitler ama, terör örgütünün siyasi uzantıları ile masaya otururken onların tavrını serbest iradelerinin belirlemediğini unutmamak gerekiyor. Kuruluşlarını ve bu güne gelişlerini borçlu oldukları yabancı gözler barış sürecinde ister masada kendilerine yer bulsunlar, ister bulmasınlar dışarıdan gözlemci gibi davransınlar rollerini oynamayı sürdüreceklerdir.
Sadece PKK konusunda değil, bölgemizdeki Irak ve Suriye’yi kapsayan olaylarda yaşananları birbirinden bağımsız görmek ve öyle ele almak doğru olmaz. Yani, 1980’li yıllarda terör örgütünün Türkiye’nin başına bela edilişi, Saddam bahane edilerek Irak’ın işgali, arkasından Suriye’de başlayan çatışmaları birbirini tamamlayan, bir başka ifade ile PKK’nın sadece Türkiye’yi ilgilendiren Irak ve Suriye ile, hatta Kuzey Irak’ta bir Kürt devleti kurulması ile alakası olmadığını düşünmek yanıltıcı olur.
Kısacası, ülkemizdeki terörün arkasında üçüncü; dördüncü gözler olmasaydı terör örgütü elemanları 35 yıldır istedikleri an Irak ya da Suriye’ye ellerini kollarını sallayarak geçebilir, istedikleri an silahları ile ülkemize giriş yapabilirlermiydi? Özelliklede Saddam zamanında Kuzey Irak hava sahasının Irak’a kapatılması arkasında Çekiç Güç denen ABD askeri birliğinin ülkemize ve Kuzey Irak’a yerleşmesi, o günden bugünün adımlarıydı. Terör örgütünün arkasında yabancı bir el bulunmasıydı, bugün AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Şahin terör örgütünün vergi topladığı iddialarını doğrulamak durumunda kalır mıydı? Özellikle CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, muhalefet yapmak için bile olsa, 'Doğu ve Güneydoğu’da devlet diye bir şey yok’ diyebilir miydi?
Kısacası, terörün sona ermesi için başlatılan çözüm süreci kendi aramızdaki bir meseleye kendi aramızda çözüm bulma çabası değildir. Bu süreçte sadece üçüncü gözleri masaya oturtmamak yetmez, teröre destek olan ellerin kesilmesi gerekiyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.