Nusret Çiçek

Nusret Çiçek

Fitne Ateşi Söndürülmeden Sönmeyiz

Fitne Ateşi Söndürülmeden Sönmeyiz

İbadetler Müslümanları kötülüklerden alıkoymuyorsa abdest tazeleyip yeniden kıyama durmak gerekiyor. Yeniden Fatiha, yeniden secde, yeniden dua...

Bakıyorsunuz camiler dolup taşıyor.

İyi hoş güzel de cami gibi, mihrap gibi bir türlü olamıyoruz...

Girip çıkıyoruz...

Hatta zaman zaman zalimlere dua ediyoruz ki başımızdan belalar eksik olmasın.

İşte alın size cami bağlantılı bir iki olay.

Siz bu tip olayları benzeterek kavimler, devletler bazında çoğaltabilirsiniz.

Muhteremler camiden çıktılar, kapıda kapıştılar.

Dua bitiminde şeytan dürtmüş olacak ki oturana laf atıyor:

“Kalkamıyor hayvan, tutun kuyruğundan kaldırın.”

İşte bu kadar... “Sen bana hayvan nasıl dersin.”

Sözde cami arkadaşları, mümin kardeşliği... Cebindeki bıçağı laf atanın karnına saplayınca bağırsaklar olduğu gibi dışarı. Birisi camiden hapishaneye, diğeri de acile...

Garip değil mi?

Camiden cennete gidilirdi halbuki onlar nerelere gittiler.

Bundan ne mi çıkar?

Demektir ki ibadetlerimiz bizi kötülüklerden alıkoymuyor.

Bir başka ilginç olay da ilk savcılığım yıllarında yine camide olmuştu. Kur’an kursuna para toplama yüzünden Süleymancı-Nurcu kavgası yapıyorlardı.

Duyunca zoruma gitti, cami kapısında kavga olur mu?

Bir sabah namazında yine kavgaya tutuştuklarında jandarma iki tarafı da tuttu getirdi.

Üç kişilerdi, birine soruyorum, diğeri hemen araya giriyor:

“Bu adamın kâfir olduğunu ispatlayacağım.”

Düşünebiliyor musunuz?

Camiden çıkıyorlar o ona kâfir diyor, o da ona “münafık” diyor.

Laik bir devletin savcısıyım.

Ne yaparsın?

“Cami benim işim değil” diyerekten salsam, yine kavga edeceklerini biliyorum.

“Barışın ve de bir daha kavga etmeyeceğinize dair bana imza verin” dediysem de birisi tamam diyor, diğeri kinci inatçı hiç yanaşmıyor.

İş başa düştü... Jandarmaya kapıyı tutmasını söyledim.

Önceden masanın gözünde hazırlamış olduğum kalın sopayla  ikisine de giriştim.

Barışmak yanlısı olan bağırıyor:

“Ulan çabuk sarıl, görmüyor musun savcı delirdi.”

Aynen dediği gibi oldu, ben deli onlar akıllı!

Dayak cennetten çıktı derler ya, sarıldılar, barıştılar, bir daha da kavga etmediler...

Benim yaptığım tabi ki meri hukuka aykırı, ne var ki işe yaradı...

Allah Resulü içimizdeki şeytana karşı koymaya büyük cihat demişti.

Şu büyük cihadı halledebilsek demektir ki aramızdaki husumetler bitecek.

Akan Müslüman kanları duracak, sıkıntılar, göçler sona erecek...

En önemlisi zillet ve esaret altına girmeyeceğiz.

Ortadoğu’da kimlerin kimlerle savaştığını görüyorsunuz.

IŞİD tarafı da senden, PYD tarafı da senden.

Gökten inen bombaların her halükârda hedefi Müslümanın malı ve canıdır.

Ne hallere düştük değil mi?

Secdeden başını kaldırınca yaka paça olmuş Müslümanlar...

Küffar gülüyor, biz ağlıyoruz...

İşte hep o helal mi, haram mı demeden maddi ve fikri planında beslenmemiz.

Beynimizi, kalbimizi dolaşan haram hücreler kötülüklere doğru bizi itiyor.

İhtilafımızdan gâvur istifade ederek bizi sömürüyor, güdüyor, tutuşturuyor...

Biliyor musunuz namazlı olduğu söylenen Barzani, “Kürt Kürde silah çekmez” diyor.

“Müminler ancak kardeştir, mümin mümine silah çekmez” diyemiyor.

Diyemiyoruz, belki de nasip işidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Nusret Çiçek Arşivi