M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Bozuk Mutezile Mezhebi Hortlatıldı

Bozuk Mutezile Mezhebi Hortlatıldı


Osmanlı İslam devletinin ve Hilafetinin Abbasî Hilafetinden üstün olmasının sebeplerinden biri, Osmanlı Devleti’nin devamlı olarak Ehl-i Sünnet ve Cemaat çizgisinde olmasıdır.
Osmanlı Kur’an’ın, Sünnetin, İslam’ın doğru yorumunu kabul etmiştir.
Osmanlı 600 küsur yıllık tarihi boyunca Ehl-i Sünnet çizgisinin dışına çıkmamıştır.
Abbasî Hilafeti ise bir ara Mutezile bozuk mezhebini benimsemiş ve Sünnî ulema, fukaha ve İmamlara zulm etmiştir.
Cumhuriyet devrinde 1950’lerden itibaren, çoktan ölmüş, taraftarı kalmamış Mutezile mezhebi, derin güçlerin yönlendirmesi ile birtakım bozuk ilahiyatçılar tarafından hortlatılmış bulunmaktadır.
Bu ilahiyatçılar, Mutezilî olduklarını saklamakta, taqiyye ve kitman yapmaktadır.
Onların bu gizlenmeleri, bir tür aldatma olduğu için İslam ahlakına, kardeşliğe aykırıdır. Resulullah Efendimiz (Salat ve selam olsun ona) “Bizi aldatan bizden değildir” buyurmuşlardır.
Bu taqiyyeci ve bid’atçi ilahiyatçılar Ehl-i Sünnet İslamlığını yıkmak için Sünnete, hadîslere, muhaddislere saldırıyor.
Arap dünyasında onların iki bid’atçi üstadı vardır: Nasirüddin el-Albanî ve Ebû Reyye…  İkisinin de alimlik ve muhaddislik icazeti bulunmamaktadır. Sünnî ulema bunların aleyhinde nice kitaplar, risaleler, ilmî makaleler yazarak yanlış, batıl fikir ve görüşlerini çürütmüştür.
Ülkemizdeki birtakım Mutezilî,  reformcu, yenilikçi, değişimci, Fazlurrahmancı,  BOP’çu, light ve ılımlı İslamcı, hattâ bazısı Kemalist ilahiyatçılar; ilmî araştırma perdesi ardında Kur’an ve Sünnetin doğru yorumuna dayanan, Sevâd-ı âzam Müslümanlığı olan Ehl-i Sünnete saldırıyor. Bunlar yerli oryantalistlerdir ve Sünnî Müslümanlar, imanlarını ve dinlerini korumak istiyorlarsa onlardan uzak durmalıdır.
Okullarımızda sağlam ve sahih din kültürü verilmediği için milyonlarca halk Mutezile mezhebi nedir bilmiyor. Sünnî ulemanın,  bu bozuk mezhebin Ehl-i Sünnete aykırı yanlışlarını sıralayan, çok kolay okunur ve anlaşılır kitapçıklar çıkartarak halkı uyarması gerekir.  Her baskısı en az yüz bin adet olacak bu küçük eserler, elbette ki, ticaret maksadıyla çıkartılmamalıdır. 
Böyle faydalı, uyarıcı, koruyucu eserler, ihlaslı âlimlerin ilimlerinin (mecazî mânada)  zekâtı mahiyetindedir.
Böyle kitapları hazırlamak, telif ve tasnif etmek, yayınlamak, halka ve bilhassa gençliğe ulaştırmak bir emr-i mâruf ve nehy-i münker hizmetidir ve farzdır.
Bu hizmet eda edilmezse, sapıtan cahillerin vebali ulema üzerine  olur.
Bendeniz ulema sınıfından olmadığım için  özet olarak, iki kere iki eder dört kabilinden sağlam gerçekleri yazıyorum. Bütün Sünnîler bilmelidir ki:
1. Mutezile mezhebi bir bid’at fırkasıdır.
2. Mutezile mezhebinin Ehl-i Sünnete aykırı BÜTÜN hükümleri, görüşleri yanlıştır. Bir tanesi bile doğru değildir.
3. Ehl-i Sünnetin sahih olduğunda ittifak ettiği bütün hadîsler sahihtir, doğrudur.
4. Kur’an-ı Kerim kadimdir, Mutezile mezhebinin iddia ettiği gibi hâdis değildir.
5. Resulullah efendimizin (Salat ve selam olsun ona)  beyan ettiği üzere Cennete giren mü’minler orada Cemalullahı göreceklerdir.
6. Mutezilenin büyük kısmı kabir ahvalini inkâr etmektedir.  Bu konuda doğru olan Ehl-i Sünnetin bilgileridir. 
7. Mutezile mezhebine bağlı birinin arkasında namaz kılınmaz… Ondan din öğrenilmez.
8. Mutezile mezhebini hortlatan sinsi ilahiyatçıları açıklığa,  şeffaf olmaya davet ediyoruz.
9. Sinsi ve gizli Mutezilîlerin kitaplarını okumayalım, onlara doğrudan doğruya veya dolaylı olarak destek vermeyelim. Buna dikkat etmezsek dinimizi yıkmış oluruz.
10. Dinimizi Şeyhülislam Mustafa Sabri, Düzceli Muhammed Zahid el-Kevserî, Elmalılı Hamdi, Erzurumlu Seyyid Ömer Nasuhi Bilmen, Bulgaristanlı Ahmed Davudoğlu el-Ezherî ve bunlar gibi Sünnî ulemadan öğrenelim.
(İkinci Yazı)
Gerçek Dindar Genç
 
AŞAĞIDA portresini çizeceğim genç kesinlikle dindar değildir.
Hayata atılınca lüks bir evi olacak. Jakuzi makuzi granit mranit şömine mömine… Lüks ve havuzlu bir yazlık, site içinde…  Lüks bir otomobil…  Başı örtülü Avrupaî tesettürlü lüks bir karısı olacak… Lüks çocukları olacak, lüks okullara gidecek… Lüks elbiseler… Lüks yemekler yiyecek… Fırsat bulunca yedi yıldızlı içkili fuhuşlu otellerde konaklayacak… Arada paldır küldür namazını kılacak, Ramazanda oruç tutup akşamları lüks iftarlara katılacak… Kısa zamanda helal haram demeden köşeyi dönüp zengin olacak… Bozuk düzenin nimetlerine gark olacak… Lafla İslam edebiyatı yapacak ama İslam’ı yaşamayacak…
Bu anlattığım genç gerçek dindar değildir. Fasık ve facirdir.
Gerçek dindar genç nasıl yetişir:
Beş vakit namaz kılmanın mecburî olduğu ve ezan okununca BÜTÜN öğrencilerin okul camiinde toplanıp, okul imamının ardında cemaatle namaz kıldığı İslam okullarında tahsil görerek.
İslam ahlakı ile ahlaklı ve ziynetli olarak.
Akaidini, fıkhını, ilmihalini doğru olarak öğrenerek.
Haram yemeyerek.
Şüpheli kazançlardan kaçınarak.
Lüks ve israftan uzak durup Sünnet’e uygun mütevazı ve ölçülü bir hayat sürerek.
Ümmet birliği şuuruna sahip olarak.
Zamanın râşid ve âdil İmamına biat ve itaat ederek.
Tağutlara (en azından kalben) isyan ve buğz ederek.
Müslümanın üç boyutu vardır: İnanç, bilgi, kültür boyutu… Ahlak, aksiyon, davranış boyutu… Estetik ve güzellik boyutu… Dindar gençte bu üç boyut da bulunmalıdır.
Bozuk düzene bozuk demeyen bir genç asla dindar olamaz.
Lüks, şatafat, aşırı tüketim, gösteriş kurbanı genç, dindar değil günahkârdır.
Dindar bir genç asla ve asla holiganlık, militanlık yapmaz, meşreb taassubuna kapılmaz.
Bozuk tağutî düzenlerin haram nimetlerine saldıranlardan dindar olmaz, köy olmaz, kasaba olmaz.
Ülkemizde gerçek, vasıflı, güçlü dindar gençler yetiştirmemiz gerekiyor ama bu işi nasıl yapacağız, nasıl becereceğiz?

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi