Sanal dünyanın çocukları
Newyok Times’te yayınlanan bir haber eğitim camiasını karşı karşıya getirdi. Habere göre teknolojinin vatanı olan bir bölgede dünyaca zengin kişilerin çocuklarını gönderdikleri Wadorf School of Peninsula diye bir okul kuruldu. Tartışmayı tetikleyen temel unsur ise okuldaki eğitimin teknolojiden tamamen arındırılarak doğal araç gereçlerle yapılmasıdır. Söylenenler göre okulda teknolojiden hiçbir eser yok, her şey doğal materyallerle hazırlanmış. Hatıralarımızın bir köşesinde yer alan kara tahtalar, beyaz tebeşirler, kâğıt ve kalemler öğrencilerin kullandıkları araç gereçler arasında. Öğrenciler boş vakitlerinde modern araçlara yönlendirilmiyor, aksine örgü örüyor, dikiş dikiyor çamur ve toprakla oynuyorlar. Öğrenme doğal ortamda doğal malzemelerle gerçekleşiyor. Teknolojinin baş döndürücü şekilde ilerlediği bir çağda, teknoloji öncesi çağlarda kullanılan malzemeler ele alınarak eğitim ortamına taşınıyor. Ve dünyanın sayılı zenginleri dahi çocukları bu okula göndermeyi tercih ediyorlar.
Okulda uygulanan yöntemleri savunanlar, bu yolla çocukları teknolojinin tutsaklığından kurtarıp, zihinsel becerilerini geliştirmeleri için imkân tanıyabileceklerini ifade ediyorlar. Hedeflerinin çocukların problem çözme ve matematik becerinin yanında örgü örme makas tutma, bıçak kullanmak gibi el becerilerinin de gelişmesini sağlamak olduğunu söylüyorlar. Eğitimde doğallığı savunan kimselere göre bu yetenekler yedi yaşından sonra zekâya dönüşüyor. Anne babaların gözlerinde büyüttükleri teknolojik araçları çocukların rahatlıkla kullanabileceklerini ancak doğal materyalleri işlemenin çocuğun gelişimine daha fazla katkı sağladığını ifade ediyorlar.
Günümüzde anne-babalar çocuk konuşmaya ve dünyayı tanımaya başladığı anda onu hemen bilgisayar ve cep telefonu ile tanıştırıyorlar. Çocuk hayatın içinde doğal yollardan alabileceği her şeyi buradan edinmeye çalışıyor. Arkadaşları ile oynamak yerine bilgisayar oyunları ile meşgul oluyor, anne baba ve kardeşleri ile paylaşım içinde olmak yerine kurduğu sanal oyunların içinde kendine yer edinmeye çalışıyor. Çocuk hayatı tanımadan bilgisayarla tanışıyor. Eğitim seminerlerimden birinde çocuğu ile ilgili soru soran bir anne, “Oğlumun bir haftadır bilgisayarı bozuk, sanki dünya başına yıkıldı ne yapsak ikna edemiyoruz, hayata küstü, bu çocuğu normal hayata nasıl çekebiliriz” diye yakınmıştı.Teknolojinin hayatımıza getirdiği kolaylıkları inkâr edemeyiz ancak bu araçlar doğru kullanılmadığında fayda yerine zarar getiriyor. O yüzden çocukları erken yaşlarda bilgisayarla değil, oyunlarla ve yaşamın tüm versiyonları ile tanıştırmak gerekir. Aksi takdirde bu çocuklar ileriki yaşamlarında, toplumla sağlıklı iletişim kuramayan, kopuk ve yalnız bireyler olarak yaşamak zorunda kalacaklar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.