M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Bedevî Anti-Kültür Ahlaksızlıkları ve Çılgınlıkları

Bedevî Anti-Kültür Ahlaksızlıkları ve Çılgınlıkları

Medenî yazılı kültür bitmiş, bedevî anti-kültür şaha kalkmış.

Okuma yazması olmayan cahiller aydın olmuş. Onlar aydın değil, maydın. Maydın ne manaya geliyor? Bilmem…

Herifin günde iki bin kaloriye ihtiyacı var, üç bin kalori alıyor. Kısa zamanda semiriyor, sonra da zayıflama tedavisi görüyor. Efendi az ye, ihtiyacın kadar ye, kolayca zayıflarsın. Bu yolu niçin denemiyorsun?

Hiç kitap okumayan okumuşlar…

Beyinleri var, düşünmüyorlar…

Karı Batı kıyafetine bürünmüş, başına bir şal atmış, takmış takıştırmış, salına salına dolaşıp duruyor. Kendini tesettürlü sanıyor. Ne tesettürüdür bu? Şeytanî tesettür!..

Bizim dindar delikanlı İngilizce öğrenmek için parçalanıyor. Ona 1927’de basılmış Türkçe bir hikâye kitabı veriyorsunuz, okuyamıyor, elifi mertek sanıyor. Cahilliğin böylesi.

Şuna bakın: Adam başına yüz elli liraya yemek yenilen lüks restorana gidiyor. Nesini beğeniyorsun diye soranlara, dekoru muhteşem diyor. A zavallı dekor yenmez ki…

Yetmiş bin liralık bir oto ihtiyacını karşılayacakken gitmiş yüz yetmiş bin liralık lüks bir araba almış. Niçin bu kadar pahalı ve israflı bir oto aldın diyene, ben insan değil miyim cevabını vermiş. Sen hiç insan olur musun?

Hem Müslüman geçiniyor, hem gırtlağına kadar ribaya ve bâtıl alış verişe batmış. Bu ne biçim Müslüman iş adamıdır?

Hüseyin Rahmi’nin romanlarındaki mahalle karıları gibi mütemadiyen kavga eden, dedikodu yapan politikacılar…

Gemlik’te bir grup lise çocuğu okula bitişik villayı soymuş ve içinde çılgın partiler yapmış.

Namaz kılmayan dindar(!) İmam-Hatipliler.

Futbol holiganlarından daha fanatik ve militan Müslüman hizipçiler fırkacılar cemaatçiler…

Sabah namazı vakti leşler gibi uyuyan sözde dini bütünler…

Ölüm yatağındaki ağır hastalara hiç lüzumu yok iken en pahalı antibiyotikleri verip faturaları şişiren sahtekârlar…

Haram rantlarla, gelirlerle süper zengin olan o biçim Müslümanlar…

Yeryüzünde gururla, kibirle, tabanlarını ve topuklarını yeri titretircesine güm güm basan gafiller.

Eskiden mücahid iken, garip bir metamorfoz sonunda müteahhit oluveren mahluklar.

Kur’an, Allah katında tek (hak, makbul, geçerli) din İslam’dır derken; hayır, zamanımızda üç ibrahimî din vardır diyerek; İslam’ın hak din olduğunu, Kur’an’ın hak kitap olduğunu, Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve sellemin hak peygamber olduğunu inkâr ve red edenler de Cennetliktir olduğunu iddia edenler.

Biz âhirete, hesaba kitaba, mizana, cennet ve cehenneme inandık deyip de hiç ölmeyecekmiş gibi hep dünya için çalışanlar.

Hem Müslüman geçinip hem Tağutlara, deccallara hizmet edenler.

Sünnîlik taslayıp mut’a nikâhı yapanlar.

Çocuklar ben cumaya gidiyorum, siz dükkândaki müşterilere iyi bakın, kasaya göz kulak olun diyen zamane sofuları.

Hayvancılık bakanlığından ruhsatlı merdiven altı uyduruk ilaçlarla köşeyi dönenler.

Müslüman halka evcil domuzu, yaban domuzunu, eşek etini dana eti diye satanlar  ve onlara göz yumanlar…

Tavukların içini temizlemeden, tüyleri kolay yolunsun diye sıcak suya atıp murdar eden, böylece halka lâşe yedirenler...

Gıda maddelerindeki ve içeceklerdeki üç yüz kimyevî madde, aroma, boya, koruyucu… Böyle giderse yakın bir tarihte halkın yarısı vahim hastalıklara yakalanacakmış…

Hastalara müşteri muamelesi yapan vicdansız ortodoks tıp sanayii.

Çarptığı adamı yolun kenarında can çekişmeye bırakıp tam gaz kaçan rezil.

Tuvalette doğuran kızlar…
Cep telefonu çılgınlığı…
Lüks ve israf çılgınlığı…
Pompei Herculanum…
Sodom Gomore…
Titanic Titanic…
Geliyorum diyen büyük zelzele.

Yirmi dört saat eğlence, davul zurna, vur patlasın çal oynasın…

İçki, kumar, piyango, lotarya, şans oyunları…

Seks seks seks… Müstehcen yayınların en âdisi ve rezili…

Durum çok iyidir, nurlu ufuklara dörtnala koşuyoruz edebiyatı yapanlar…

Bu gidiş nereye?

* (İkinci yazı)

Rica Ediyorum

Muhterem efendim… Selam ederim…  Ricalarımı arz ediyorum:

1. Lütfen ve merhameten gıybetimi yapmaktan vaz geçiniz.  Bunu sizin iyiliğiniz için istiyorum. Bendenizden daha iyi biliyorsunuz ki, gıybet eden kimsenin iyilikleri gıybet edilene verilir; iyilikleri biterse, edilenin günahları ona yüklenir.

2. Sizden iyilik beklemiyorum ama lütfen kötülük de yapmayınız.

3. Lütfen iftira etmeyiniz, o zatı çok severim, bendenizi taltif buyurmuşlardır.

4. Bu fakiri kötülemek hususunda zahmet buyurmayınız. Bütün cihan halkı bir araya gelseler, benim kendimi kötülediğim kadar kötüleyemezler.

5. Madem kızıyor ve sinirleniyorsunuz, lütfen yazılarımı okumayınız, sinirlerinizi bozmayınız.

6. Bütün mü’minlere hayır dualar ediyorum, siz de mü’min olduğunuz için dualarıma dahilsiniz.

7. Sizi naçizane, fakirane, min gayri haddin uyarıyorum: Lütfen lütfen lütfen mü’minleri tekfir etmeyiniz. Allah saklasın küfre düşebilirsiniz.

8. Su-i zan etmeyiniz, bendenizin para, mal, makam, mevki, şöhret-i kâzibe konusunda  dünyevî bir emeli yoktur.

9. Görüş ve meşreblerimizin farklı olması, iman uhuvvetimizin bozulmasını gerektirmez.

10. İşlerinize ve hayatınıza karışmak istemem ama lüks, israf, şatafat, debdebe, tantana, benlik konusunda biraz ölçülü olmanızı tavsiye etmeme izin veriniz.

Hürmetlerimle…

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi