Benim tespitime göre iktidarı cemaatlerle kapıştırmak derin yapılanmayı maskeleme projesidir.

Hatta bu projenin ana gayesi iktidar kadrolarını kendileri ile işbirliği yapmaya zorlamaktır.

Öyle ya, düne kadar Ergenekon, Balyoz; “ölmek var, öldürmek var, öldürülmek var” diyenler nereye kayboldu? Öyle ki, devranı birileri sanki tersine çevirdi. 

İktidar kadrolarının bir bakıma, kendi cephesi ile zıt düşmesi hayra alamet değildir. 

Tedbir alınmazsa ister adliye, ister emniyet olsun selam vereceğimiz kimseler kalmayacak. 

Bir derece Paralel Yapılanma mazeret olsun, ama görülen odur ki kimileri de hazır fırsat doğmuşken o yapılanmanın elini, cebini güçlendirmek gayretinde...

 akit gazetesinde çıkan arsa tahsis olayı az iş midir?

Bunun gibi kim bilir kaç tane dahası var... 

Ama bu tip işler, külleme adı altında yürütüldüğü için yorgan bile kımıldamıyor. 

Erbabı hem oradan hem buradan işini yürütüyor...

Atı alan Üsküdar’ı geçtikten sonra iktidar uyansa neye yarar ki.

Ne olursa olsun özel olan bir vakfa (Turgut Özal Vakfına) belediyenin ihalesiz arsa vermesi, sonra da pardon diyerekten piyasa rayici üzerinden kamulaştırmaya kalkışması düşündürücüdür.

Kamu malları kamu hizmetleri için değil midir? 

Bir başka örneğini de HSYK seçimleri ile yüksek yargı organlarının üye seçimlerinde gördük.

Derin yapılanma cepheleşmeleri öylesine kumpasa aldı ki, hangi taraf kazanırsa kazansın sonuçta seçimlerin galibi kendileri... Şapkayı havaya atan Doğu Perinçek oldu...

Şimdi de paralelini alıyoruz derken korkarım yerine daha paraleli gelmiş olmasın. 

Bildiklerim bana bu kanaati uyandırıyor.

Ben Fehmi Koru gibi Osmanlıca’nın uygulamadaki sıkıntılarını anlatayım derken yaşın küçüklüğünü bahane ederek dersin kendisine karşı çıkmam... 

Latince harfleri ile çarpık zihniyetini öğrenen çocuk İslam harflerini neden öğrenmesin?

Karşı çıkarak iktidarın elini bağlamaktan ziyade asıl olan uyarmaktır...

Ancak buradan müzmin muhalefet CHP’nin atışlarına geçebiliriz.

Bu muhalefet baktı ki Soma faciası para etmedi, şimdi de torpil diye tutturdu.

Bakanlar yakınları ile eş dostlarına torpili görevler vermişler.

Hele de bunu CHP söylerse yeme de yanında yat.

Ey CHP! Sen ki bu ülkeyi Kemalizm zihniyeti adı altında bir asra yakındır kaldırıp yatırıyorsun. Yandaşlar şöyle dursun, Kemalizm’e biat etmeyenleri rejim eleğinle kaç yıl, kaç ay eledin durdun; devlet kademelerine, okullara yaklaştırmadın...

Müsaade et, biraz da senin zulmünü çekenlere sıra gelsin.

Bana kalsa, bu da bir nevi bilmecenin şaşırtmacası. 

İşin doğrusu, iktidarın atamasını yaptığı eli ayağı düzgün yetkili bürokrat pek de yok. Hele de bazıları hakkında anket yapılsa seçmenle görüşme ve iş görme açısından sınıfta kalırlar...

En etkin yerler yine ellerinde. 

Aha buraya yazıyorum, yarın AK Parti çekilse sahada bir tane yandaş mandaş kalmaz.

Asıl üzerinde durmamız gereken, bir kısım cemaat ehline neler oluyor?

Yoksa 13 yıl öncesini unuttular mı? 

Birisi çıkıyor, 28 Şubat günlerini AK Parti iktidarı ile kıyaslıyor.

Diğeri çıkıyor, iktidarın cemaatleri bitirme projesinden dem vuruyor. 

“Konferanslarımızı iktidar engelliyor” iddiasında bulunan Furkan Vakfı Başkanı Alparslan Kuytul’a   “savaştan kaçan da şerefsizdir!” sözü yakıştı mı? 

Alparslan Hoca sevdiğimiz, taktir ettiğimiz birisi...

Önceki çıkışlarına tam da zıt kendisinden öyle bir tavır beklemezdik... 

İktidar neyi yasakladı? Keşke birtakım menfi işleri yasaklasaydı.

Şunu soralım... Furkan Vakfına salon vermemek de nereden çıktı? 

Şayet yetkililer kişiye özel yanlış bir işlem yapmışlarsa elbette ki bunun hesabını meşru yollardan sormak varken adını savaş ve de geri adım atmamak koymak çok yanlış. 

Alparslan Hoca! Bu işler o kadar kolay mı, ucuz mu?

Bir yerde haklı da olabiliriz, ama pire için yorgan yakmak hakkımız hiç değil....

AK Parti iktidarı layüsel de değildir... 

Yanlışlarını en çok eleştirenlerden birisiyim, ama ülkenin iktidar zaafına uğramasına hangi vicdan razı olur. Hadi AK Parti gitsin, yerine daha iyisi mi gelecek?

Gider Mursi gelir Sisi, bu mu isteniyor?..