Asrı Cahiliyede kadın Olmak (1)
Cehalet, birey ve toplumların, yaradılış gayelerinden uzaklaşarak varoluş amaçları ile çelişen çarpık bir tasavvur anlayışına sahip olmalarıdır. Buna Allah’ın koyduğu manzumeler bütününe uymayan her türlü düşünce anlayış ve yaşam biçimini de diyebiliriz. İnsanlık tarihiyle yaşıt olan cehaletin özellikle kadınlar üzerindeki tezahürleri ise bütün toplumu etki altına almaktadır.
Günümüzde kadının kokuşmuş bir hayata özendirildiğini ve gittikçe kendisine yabancılaştığını görmekteyiz. Asrı cehalet, yalancı vaatleri ile önce kadını dolayısıyla aileyi tuzağına düşürdü. Sosyal yaşama açılan kadın, dinini tanımadan önce asrı cehaletin sunduğu kokuşmuş yaşam tarzlarıyla ve ürettiği yalancı söylemlerle tanıştı. Bu söylemlerin başında özgürlük ve kadın erkek eşitliği yer alıyordu. Kadın kendisine kıymet biçen değerlerini özgürlüğünün önünde bir engel olarak gördü ve sırt döndü. Özgürleşmek ise ona göre, tesettür ve hayâ gibi değerleri dışlayıp aklının estiği gibi yaşayabilmekti.
Modern cahiliyenin kadına dayattığı en önemli kriter görünürlük ve çekiciliktir. Kadın bulunduğu ortamda dikkatleri üzerine çekebilmek için modayı takip etmeli, marka giysileri ile göz doldurmalı ve istediği mevkie gelebilmelidir. Cahiliye kültüründen beslenen kadınlar için, beğenilmek, değer sahibi olmaktan çok daha önemlidir. Kadın, evinden çocuklarından ve eşinden uzaklaşarak iş hayatına atılmanın derdine düştü. Para kazanmak en büyük hayaliydi fakat kazandığı paranın neredeyse tamamını güzelliğine güzellik katabilmek için harcamak zorunda kaldı. Kadın bitmek bilmeyen bir koşuşturmacanın içine itildiğinin farkına dahi varamadı. Çünkü uyuşturulmuş ve özenden uzaklaştırılmıştı.
Modern cahiliyede, kadının çocuğuna ve eşine vakit ayırması ahmaklık olarak görülüyor. Bu zihniyetin yaslandığı paradigmaya göre kadın para kazanmalı, istediği yerde tatil yapmalı, geceleri eğlenmeli, vaktinin çoğunu güzellik merkezlerinde geçirmeli ve canı neyi istiyorsa onu yapmalıdır. Asrı cahiliye kadını cinselliği ile görünür olmaktan öteye geçemiyor, hayatı bir yarış ve eğlenceye çevirerek hayatı dolu dolu geçirdiğini sanıyor.
Sağlıklı bir toplumun oluşması için kadının şahsiyet inşası yeniden ele alınmalı ve hiç vakit kaybetmeden ilk adım atılmalıdır. Çünkü kadının mutlu olduğu bir toplumda herkes mutludur, kadının mutsuz olduğu bir toplumda ise herkes mutsuzdur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.