Eskiden “pireli askerlik” vardı, şimdi “paralı askerlik” var! Bitli piyade sözünü eski tüfekler iyi bilir. Para icat oldu olalı mertlik emekliye ayrıldı. Bütün suç Lidyalıların, size kim parayı icat edin dedi ki! Ne güzel 3 yumurta verip karşılığında buğday alıyor ve mutlu mutlu yaşıyorduk! Şimdi yumurtalar bile çok nizami bir şekilde yuvarlak, ekmekler buğday kokmuyor, domatesler toprak koymuyor ve dahi bazı anneler şefkat kokmuyor! Tavukların kıçına dahi karışılan bu devre bir de çağdaşlık diyorlar ya hayret!

“MERHABA FAKİRLER”

Paralı askerlik diye bir şey yoktur, para verip askerlik yapmama vardır! Kusura bakmayın ey gelen ağalar ve giden paşalar! Cebinde kâğıttan paraları olanların bunu devlete verip bedel ödediği, parası olmayanların gecenin soğuklarında nöbetlere dikildiği bir düzen asla adil değildir! Madem siz buna adalet diyorsunuz, bundan sonra komutanlar içtimada “Merhaba asker” demesin, direkt olarak “merhaba fakirler” desin!

İçinde bulunduğu şartlardan dolayı para verip askerlikten “kurtulan” kardeşler üzerlerine alınmasınlar! Biz sistemin işleyişine karşıyız. 2-3 bin TL maaş alan bir arkadaş, askere gitmek yerine 18 bin TL vermenin daha kârlı olduğunu düşünüyor. Aslında bu arkadaşlar da haklı! En doğru yol, askerliğin uzun süreli zorunluluk olmaktan çıkarılıp profesyonellerden oluşan bir yapıya geçilmesi!

“KEMALİSTLER OSMANLICA’YA KARŞI ÇIKAMAZ”

Gazi Mustafa Kamal bir Osmanlı İmparatorluğu Paşa’sı! Nutuk isimli kitabını Osmanlı Türkçesi ve Arap asıllı Osmanlı alfabesi ile yazmıştır! Yani bugün Osmanlı Türkçesi derslerinin seçmeli veya zorunlu olarak geri dönmesi “Ata’larının izinde” olan Kemalist vatandaşlar için sevindirici bir gelişme olmalıdır. Ama kendileri bir türlü “izinden” dönmedikleri için hamile kalıyor ama doğurmuyorlar; doğursalar bile bunu gezine gezine yapıyorlar! 

“İÇİNİZDEKİ PARALEL ÇOCUĞU UYANDIRIN”

Paralel yapılanma sadece bir cemaatle sınırlı değil, buna nihayet birilerinin aklı erdi! Paralel yapı dediğiniz örgütlenmeler tıpkı Komünizm gibidir! Girdikleri ülkede tüm milliyetçi-muhafazakâr unsurları kullanırlar! Siyonizm de buna benzer olarak “masonik yapılanma” sayesinde dünya genelinde köleler üretmiştir. Bu tür yapıların en büyük tehlikesi “kötülük” üzerine kurulu oldukları için her türlü kirli taktiği kullanabilmeleri!

Vazgeçemedikleri taktik ise kendilerine düşman olanları ve emellerini engelleyenleri “kendilerindenmiş gibi” gösterme çabaları! Kafalarda soru işaretleri bırakarak insanların itibarını düşürmeye çalışıyorlar! Amaçları bütünüyle yok etmek değil, düşmanlarının üstün yönlerini kendi ideallerine çevirmeye çalışmaları noktasında birleşiyor!

Atlar tavlaya pisler, inekler ahıra, tavuklar kümese, insanlar tuvalete! Ama bu çeşit çeşit paralel yapılanmalar her yere pisliyor!

“YAŞ 33”

Necip Fazıl’ın “33 yıl saatim işlemiş ben durmuşum, gökyüzünden habersiz uçurtma uçurmuşum” dediği ve günahkâr yıllarını geride bırakıp iman hakikatine sarıldığı yaştayım! Peygamber (sav) Efendimizin ikinci kızı Rukiyye’nin doğduğu sene o hangi yaştaysa işte o yaştayım! Cennette herkesin olacağı yaştayım, cennete gidersek görürüz ve umarım müminlerle beraber cehennemin yakınından bile geçmeyiz! Hz. Ömer’in “Acaba Allah beni cennete kabul eder mi?” diye düşündüğü şu yalan dünyada gerçek imtihanı geçmek için kısmet istiyoruz! Bugün imtihan Filistin’dir, Doğu Türkistan’dır! Suriye, Arakan, Mısır, Libya, Irak ve dahi vücudundan bir gram bile olsa kan sızan her mazlum bizim imtihan kâğıdımızdır! Karne zayıflarla dolu, çok çalışmak gerek!