“Devlet” Başka “Sistem” Başkadır
Bir kısım çığırtkanlar, kendilerini bu vatanın her şey zannedip "bu devleti sokakta bulmadık" diyerek halka kafa tutup bu fikirlere isyan edebilirler. Ediyorlar da nitekim. Ama önlerindeki kötü örnekleri de görmüyor değillerdir herhalde. Halkına kafa tutan İran Şahına ne oldu? Romanya’da Çavuşesko da aynı yanlışı yaptı da halk anında cezasını verdi. Örnekleri saymakla bitmez.
Halbuki ayakları yere basmayan faşistler hariç herkes bilir ve söyler ki “devlet halk içindir”. Biz de burada “Devlet kutsal değildir” dediğimizde bir hayli itiraz eden olmuştu. Bunlar da devletin tek tipçi resmi ideolojisinden beslenmiş, “tevhid-i tedrisatçı” faşist Milli Eğitimin tezgahından geçmiş kimselerdi. Ama azıcık düşünselerdi şunu görürlerdi: Halk yoksa devlet de yoktur. Halkın iradesi yoksa o halk değil, sürüdür.
İçinden çıktığı insanları sürü sayan, hiç şüphesiz sürüden bir parça olarak kendisi de sürüdür. Oldu mu şimdi? Olmadı. Olmaz da. Halk varsa, iradesi de vardır. Halk var ama iradesi yoksa kimin iradesi geçerli olacaktır orada? Evet, irade halkındır. Dilerse kendisi kullanır, dilerse vekil tutar kullanır. Vekilin kendisini tutana itiraz hakkı yoktur.
Dikkat ederseniz, bu söylemde büyük bir kurnazlık da yatmaktadır. Aslında söylenmesi gereken "bu devleti sokakta bulmadık" değil, "bu sistemi sokakta bulmadık" olmalıdır. Zira devlet başka sistem başkadır. Biz “ya devlet başa, ya kuzgun leşe” diyen bir ecdadın çocuklarıyız. En kötü devlet bile devletsiz olmaktan ve onun getirdiği terörden, kaostan, kardeş kanı dökmekten daha iyi olduğunu biliriz. Onun için sisteme düşman olmak, devlete düşman olmak değildir. İslam devleti olmak varken zalim bir devlete kanmak da akıl ve iman karı değildir. Taşlar yerine oturmalıdır.
Fakat zalimler sistem ile devleti aynileştirerek ellerindeki güçle bizi yargıladılar ve cezalandırdılar. Bu böyle sürüp gitsin istiyorlar. Biz bir kitabımızda “Bu Sistemden İslam’a” dedik. Onlar bizi “cumhuriyeti tahkir ve tezyiften” mahkemeye verip cezalandırdılar. “Yahu yazı içinde bir kere olsun cumhuriyet geçmiyor. Sistem başka cumhuriyet başka. Biz sistemi eleştiriyoruz. Cumhuriyetle ne alakası var?” dedik. “Sen onu kasdediyorsun” diyerek kalbimizdeki “kast” ile, yani içimizdeki “niyet” ile bizi cezalandırdılar. İşte bu da hukuka saygıları ve adalet anlayışlarıdır. Darbeci generallerin alkışçı yargısından bundan başka ne beklenir ki!..
Bütün bu maceralardan sonra şimdi de biz soralım onlara, peki siz bu sistemi nerde buldunuz?
Neden sizin bulduğunuz hakim olacak da bizim bulduğumuz olmayacak? Sizin üstünlüğünüz neden?
Farkınız ne halkınızdan? Üstelik dağdan gelip de bağdakini kovmak eşkıyalık değil midir?
Acaba bu sorulara ne cevap vereceklerdir?
Cevap veremezler. Sadece ilkel çağlardan beri yapageldikleri ilkelliği tekrarlarlar. Yani güce taparak “vurun, konuşturmayın!” derler. Pek, bu halk oyunu görüp de kendisine kalkan o zalim elleri kırdığı gün ne yapacaklar?