Sol Yumruklar Gölgesinde Cemaat
Veya havrada kuşluk namazı... “Bu namaz caiz midir?” deyeceksiniz... Şeriat zahire hükmeder...
Baş köşeye eski kulağı kesik Marksistlerle, ateist bozuntularını yerleştirip iktidarı topa tutturur da halka zulmedenlerle kol kola girersen, bilesin ki attığın toplar bir gün de senin hanene isabet eder, yıkılırsın, silinir gidersin...
Adliye kapılarında ki manzaralara dikkat ediyor musunuz?
Bakın söylüyorum, bunlar ittihatçı işidir, Müslüman işi değildir.
Hoca kılığına girerek medrese talebelerini Sultan Hamid’e karşı ayaklandıran hainlerin üçüncü kuşağı bugünlerde sol yumrukları ile aynısını sergiliyorlar.
Nasıl oluyorsa? Birinin elinde cevşen, diğerlerinin sol yumruğu havada...
Manzaraya nazar edince ister istemez sorular düşüyor akıllara:
“Nereden geldi nereye gidiyor bu garabeti sefine?”
Makinisti kim? Yakıtı nereden? Yolcuları kimler?
Bu arada elin oğlu piyasalardan doları topluyor ki ortalık iyice karışsın.
Sen de iktidardan intikam almak için durma hatim duası yap!
Eyvah ki ne iken ne hallere düştük.
O gün hedeflerinde Sultan Hamid vardı, şimdi de Cumhurbaşkanı var.
Bir odak öyle emrediyor, kıvıramadığımız gitsin de yerine kuklası gelsin.
Müslüman o dur ki, 12 yıl bol keseden vefa gördüğü bir iktidara ihanet etmez.
Yattığı yeri, tuttuğu eli kirletmez.
...
İkinci baskıdır ama olsun, yine de anlatmış olayım...
Hoşgörü takınanlardan birisi şehrin ünlü kilisesine gitmiş.
Bakmış ki köşede şeytan büstü, gelen giden taş atıyormuş.
Ardından “lanet ol!” diye tükürükler.
O da aksine, bir mum yakarak şeytanın önüne koymuş.
“Ey şeytan, gör ben ne kadar hoş görülüyüm” demiş.
Rüya alemi. İblis Aleyhil Lane kahkahalarla çıkagelmiş.
“Ben o senin hoşgörüne mazhar olan şeytanım, kilisede herkes lanet okurken senin mum yakman beni çok duygulandırdı.
Şayet ben şeytansam bu iyiliğin altında kalmam, düş peşime.”
Beraberce yürüdüler, uzunca bir yolun kenarında derin bir kuyu.
“Eğil bak, neler görüyorsun?”
Eğilmiş bakmış ki içerisi altınlarla dolu, dünya saltanatı...
“Al bu kovayı, ipi de beline bağla in aşağıya, canın ne kadar istiyorsa doldur, haber ver ben de seni yukarı çekeyim.”
Sevinçten gözleri ışıldayan adam “ne iyi ettik o mumu yakmakla” diyerekten aşağıya inmiş kovayı doldurmuş. Yetmedi, ceplerini de doldurmuş.
Sıra kuyudan çıkmaya gelmiş.
Şeytan sormuş:
“Bu ipe ne oluyor, neden gelmiyor arkadaş?”
“Efendim, birisi arkadan kovaya yapıştı bırakmıyor.”
“Ha o bu mahallenin şeytanı, laftan anlamaz sen en iyisi üzerine çişini yap.”
“Yaptım yine kovayı bırakmıyor.”
“Kakanı da yap.”
“Yaptım yine bırakmıyor.”
“Tükür yüzüne ahlâksizin, hasedin, fesadın...”
Adam ağız dolusu tükürünce hanımı feryadı basmış:
“Ne oluyor bey, yüzümü hep tükürük yaptın?”
Kalkıyorlar bakıyorlar ki adam yatağı da berbat etmiş...
Şimdi de meydanları berbat ediyoruz, yatakları yorganları berbat ediyoruz.
Değil mi ki İsrail şeytanına uyduk...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.