Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Necaşi’nin yeni ülkesi

Necaşi’nin yeni ülkesi

Günümüze skala biçiminde mazlumun, Müslümanın ve sünninin hamisi yok. Arap Baharı bir nevi Müslüman Kardeşler baharı olarak da algılandı.  Buna Sünni eksen veya Osmanlı ekseni diyenler de oldu.  Bununla birlikte Arap Baharı ters rüzgarların etkisi altına girince, tersyüz olunca her şey altüst oldu.  Dünün kahramanları bugünün arananları listesine girdiler.  Her yerden dışlanıyorlar. En son olarak dışlandıkları yer Katar oldu. Karadavi gibilerine ilişilmese de yerinin pek rahat ve sağlam  olduğu da söylenemez.  Onca yaşına başına rağmen İnterpol listesinde bulunuyor.  Kırmızı bültenle aranıyor. Sırf Mısır’ın darbeci rejiminin keyfi böyle istiyor diye.  Şimdi dünyada bir Müslüman Kardeşler avı başladı.  Çember giderek daralıyor.  Sonunda ters istikametten esen rüzgarlar Türkiye’nin kapısına da dayandı, çaldı.  Arap Baharının çökmesiyle birlikte Türkiye ve Katar’ın rollerinde de daralma meydana geldi. Sonunda Körfez ülkelerinin sıkıştırmasıyla birlikte Katar ile Mısır sulh yoluna girdiler. Bu çerçevede Katar, politikalarını yeniden gözden geçiriyor. Mısır’la alakalı yayın yapan özel kanalını (Mısır el mübaşir) kapattı.  Her ne kadar henüz yayın dilini yeni döneme uygun olarak tam ayarlamasa da en azından Hamas ve Fetih arasındaki dilinde olduğu gibi zamanla darbeciler karşısındaki meşruiyetlerini gölgeleyici diline ayar verecektir.  Halbuki, Katar’ın sermayesi petrolünden veya doğal gazından ziyade El Cezire Kanalıdır. El Cezire Kanalının sermayesi ise bağımsız ve tutarlı yayın çizgisidir.  Bugüne kadar yayın çizgisinde büyük çapta başarılı ve tutarlı olmuştur.

Körfez ülkeleri ve hatta Katar bile son sıralarda bazı Avrupa ülkeleriyle birlikte Türkiye’nin de kendi çizgilerine katılmasını istiyor ve bekliyorlar. Türkiye’ye de ayar vermek istiyorlar.  Katar Emiri Temim bile son çağrılarından birisinde Türkiye’yi Mısır’la ilişkilerini düzeltmeye çağırmıştır. Emir Temim bozulan ikili ilişkileri düzeltmeyi ‘ kaçınılmaz bir durum’ olarak nitelendirmektedir.  Emir Temim’in bu değerlendirmeyi Türkiye ziyareti sırasında Türk yetkililere aktardığı ifade ediliyor. Today’s Zaman’ın bu haberi Arap dünyasında da gecikmeden yankılandı. Başka bir haberde ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Müslüman Kardeşler cemaatini yüzüstü bırakmayacağına dair teminat verdiği de dile getiriliyor. Bununla birlikte Bülent Arınç  beyin bazı açıklamaları olumsuz sinyaller veriyor. Bunlardan birisi Mısır Müftüsü Muhammed Muhtar Cuma’nın Kuveyt merkezli olarak terörle mücadelenin edebi veya şer’i zeminine dair ortak bir çatı çalışmasının içine girmesi.  IŞİD aleyhtarı bir fikri zemin inşa edilmek istendiği söylense de bununla sınırlı kalmayacağı açık.  Bülent Arınç ta böyle bir ortak çalışmanın davetlisi olarak ilgili ülkeye gitmiştir.  Necaşi’nin çağdaş ve son ülkesi olan Türkiye de Müslüman Kardeşlere sırt çevirecek olursa Müslüman Kardeşler yolundan sapmayacak ve dönmeyecektir. Dost taraflardan gelse de Sisi rejimiyle uzlaşma çağrılarına veya telkinlerine kulak asmayacaklarını beyan ediyorlar.

Sisi ile uzlaşması halinde Türkiye iki hatayı birden yapmış olacaktır.  Haklı ile güçlü birbirine karışacak ve yer değiştirecektir. Bu doğru politika ise geç kalınmıştır.  Yanlış ise iki defa yanlış yapılmış olacaktır. Birisi politikanın yanlışlığı ikincisi gecikmenin, zamanlamanın yanlışlığı olacaktır.

Politika hata ise hatada temadi yerine yanlıştan dönmek fazilettir. Lakin tutulan yol fazilet ise bu yoldan dönmek ise en asgari tabirle dun himmetliktir.   Politikaların ekseninin değişmesi doğrular ile yanlışlar kümesiyle başarılılar veya başarısızlar kümesinin birbirine karışmasına yol açacaktır.

Bülent Arınç beyin konuşmaları bu yolda menfi bir sinyaldir.   Kaldı ki, Irak politikalarından dönmek için Maliki’nin gitmesine karşılıklı bir manevra alanı doğmuştur. Mısır seçeneğinde böyle izaha elverişli bir durum da yoktur.  Son sıralarda Esat’ın Moskova’ya ziyareti noktasında Moskova üzerinden Türkiye’nin hava sahasıyla ilgili onurunun alındığı söylenmektedir. Mısır’da kırılma burada da kırılmayı beraberinde getirebilir. Geride de bir şey kalmaz. Arap Baharının çökmesiyle birlikte başlayan ricat ve gerileme süreci nerede duracak belli değil.  Doğrunun yenilmesi veya ricatı mukadder değildir. Necaşi’nin ülkesine  sebat ve dik durmak yakışır.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi