İslâm’da cihad vardır farzdır
EHL-İ SÜNNET İslamlığında cihad vardır. İslamda cihad yoktur diyenler, mukaddes ilahî dinimizi tahrif etmek istiyor. Cihad fi sebilillah Kur’anla, Sünnetle, icmâ ile sabittir. Bu farzı inkar edenler maazallah dinden çıkar, mürted olur.
Ehl-i Sünnetin cihad anlayışı Necdîlerin, Selefîlerin, ehl-i bid’at fırkalarının anlayışı, yorumu ve uygulayışı ile paralel değildir.
Ehl-i Sünnet âdildir, insaflıdır.
Hz. Ebûbekir, Suriyeye gönderdiği ordunun kumandanına, savaşmayan sivillere, ihtiyarlara, çocuk ve kadınlara, inzivaya çekilmiş keşişlere dokunmamasını, meyveli ağaçları kesmemesini emr etmişti.
Ehl-i Sünnet İslamlığında terör yoktur.
İslamda hayvan kesmenin bile bir âdabı, usulü, erkânı vardır. Birtakım adamları sıraya dizeceksin, kameraların önünde boyunlarını vuracaksın veya enselerine bir kurşun sıkacaksın… Böyle bir şey İslam ahlakına yakışmaz.
Ehl-i Sünnet devleti olan Osmanlı imparatorluğu, vatandaşı olan Hıristiyan ve Yahudileri himaye etmiş, onların can mal ırz namus kimlik ve kültürlerini koruma altına almıştı.
Cihad sadece savunma değildir. Tevhid bayrağını dalgalandırmak, i’lâ-i kelimetullah etmek için cihad yapılır.
Fazlurrahmancılar, Kur’an'ın 300 küsur muhkem (kesin hükümlü) ayetinin bugün geçerli olmadığını iddia ediyor. Bu bir hezeyandır, dini tahriftir. Kur’anın hükümleri Kıyamete kadar geçerlidir.
Cihad konusunda bazı şazz görüşler vardır, bunlara itibar edilmez, cumhurun görüşü esas alınır.
İslam devletinin himayesindeki zimmîler, yani gayr-i müslimler rahat ettirilir, güven içinde yaşatılır, onlara dinleri dolayısıyla baskı yapılmaz.
16’ıncı asırda İspanyadan kovulan Yahudiler Osmanlı devletine iltica etmişler ve güvenli bir hayat sürmüşlerdi.
İslamda gayr-i müslimleri zorla Müslüman etmek yoktur. Kur’anda “Dinde ikrah yoktur” buyurulmaktadır.
Bugün Türkiyede halkın çoğunluğunu oluşturan Ehl-i Sünnet Müslümanları iki ateş, örsle çekiç arasında kalmışlardır. Bir tarafta zalim açık agresif din düşmanları, öteki tarafta Müslüman görünen, lakin İslamı tahrife, dinimizin içini boşaltmaya yeltenen bid’atçiler, reformcular, Mutezilîler, diğer şu’cular bu’cular.
19’cu asırda, emperyalist ve sömürgeci güçlere karşı dâsitanî cihad yapan büyük Müslüman Şeyh Şâmil hazretleri mücahid bir kahramandır. O Nakşî ve Kadirî tarikatını askerî bir disipline sokmuştur. Buna müridizm denilmektedir.
Tasavvuf ve tarikat erbabının cihad etmediği, küfre karşı pasif kaldığı iddiası yalandır, iftiradır, karnüşşeytan Necdîlerin uydurmasıdır.
Allah yolunda, ihlasla cihad etmek, bu esnada ya şehid ya gazi olmak büyük bir rütbedir, şereftir.
Kur’anda şehidlerin ölü olmadıkları açıkça beyan edilmektedir.
Osmanlılar cihad fi sebilillah yapmamış olsalardı, iki küçük beldede sakin bir aşiret bir cihan devleti kurabilir miydi?
Cihad aleyhtarları ya cahildir, uyarılmaları ve aydınlatılmaları gerekir. Yahut bilgili, fakat kötü niyetli kimselerdir, çürütülmeleri red ve cerh edilmeleri gerekir.
Cihad fi sebilillah konusunda “el-Cihad” unvanıyla değerli bir kitap çıkartan TAHŞİYE Yayınevini ve Molla Mehmed Doğan hocaefendiyi tebrik ediyorum. Çok zulme uğradılar. eziyet çektiler. Allahü Teala onları ödüllendirsin.