Fabrikanın kaçağını garibanlar ödüyor
Kaçak elektrik kullanımına çözüm bulunması lazım. Bu çok büyük bir kul hakkıdır. Faturasını ödemeyenin parasını faturasını ödeyene yansıtmak da çok büyük zulümdür. Bu müesseselere bu hakları verenler de zalimdir.
Kaçak elektrik kullanımı bal gibi kul hakkına girer. Bunun ahirette büyük mesuliyeti vardır. Devlet zaten bu elektriği özelleştirdi. Özelleştirilince devlet hakkından da çıktı. Devlet de kamudur. Kamu malı, kamu hakkı da çok önemlidir. Çünkü o da o vergilere göre hizmetlerini artırıyor. Dolayısıyla devlete de vermemek günahtır ama şimdi hepten özel oldu. Özel olunca müşahhas belli bir kişinin de hakkı arada kalıyor. Hal böyle olunca kesinlikle kul hakkıdır. Ahirette cezası var.
Kul hakkının kabirden başlayıp cehennemde neticelenecek kadar büyük azapları ve veballeri vardır.
Bir de 10 sene kesmişler benden parayı. Şimdi Danıştay bozdu, Sayıştay bozdu! Ne oldu ondan sonra? “Geriye dönük 10 senelik hakkınızı isteyin.” Yahu 10 senelik hakkımı alana kadar mahkeme de 10 sene sürüyor. Avukat masrafı, bilmem ne masrafı, gittiği geldiği, Yargıtay mı bozdu, ne olduğu karıştı yahu.
ÇOCUKLAR HARAMZADE OLUR
Dava açayım mı? Açmayayım mı? Böyle bir saçmalık olabilir mi?! Dava açsan avukat masrafı, mahkemeye git gel, ne uğraşacağım. Aynı masrafa gelecek yani. Çoğu “Bari bundan sonra olmasın.” diyerek dava açmıyor zaten. Onun için haram olarak, kul hakkı olarak kalıyor o adamların üzerinde.
Bu zimmetinde, çoluk çocuğuna ekmek, yemek götürüyorsun. Haramzade olur sonra çocuklar.
ÇOK BÜYÜK BiR KUL HAKKI
Bir başka sorun bu elektrik firmaları ödeyemedikleri, tahsil edemedikleri paraları, Doğu’dan Güneydoğu’dan hiç tahsil edemiyorlar, batıya bindiriyorlar. Yahu arkadaş biz zaten faturayı zor ödüyoruz. 100 lira fatura gelmiş, 50 lira da ödeyemeyenin yerine… Böyle bir şey olabilir mi?!
Ödeyemeyen dediğin adam zaten fabrikatör. Fabrika kaçak kullanıyor, bilmem ne kaçak kullanıyor.
Gariban emekli insanlar veyahut asgari ücretle çalışan fakir fukaranın faturasına 20-30 lira koyuyorsun.
RIZKINA HARAM KARIŞTI
Çok büyük bir rakam. Emekli zaten kaç senede bir 20 lira zam alabiliyor. Sen adamın faturasına her ay 30 lira geçiriyorsun. Bu da çok büyük bir kul hakkıdır ve haramdır. Buna çözüm bulunması lazım. Asla ve kat’a bir kuruş dahi faturasını ödeyen adama ödemeyenin adına kuruş dahi eklese rızkına haram karıştırmıştır. Haram yemiştir. Bunu kesinlikle söyleyebiliriz.
YETKİYİ VEREN DE ZALİM
Bu ne gibidir, işçilerden biri hırsızlık yapıyor, işveren gidiyor öbür işçinin de parasını kesiyor. Öbür işçinin parasını niye kesiyorsun? Bu adam hırsızsa bundan kes. Öbürü hırsız değil.
Bu kadar büyük zulüm olabilir mi?! Çok büyük bir zulüm yani. Onun için bu müesseselere bu hak verilmemelidir. Bu hakkı verenler de zalimdir. Yetkiyi verenler de zalimdir. Bu zulmün durdurulması lazım.
BEDiR EHLiNiN FAZÎLETLERi
Râfi‘ ibni Hadîc (Radıyallâhu Anh)dan rivayete göre Rasûlüllâh (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) Bedir günü şöyle buyurmuştur:
“Eğer din ehlinden (doğma) bir çocuk kırk sene fıkıh içerisinde yaşasa da Allâh-u Te‘âlâ’nın bütün ibadetleriyle amel etse ve bütün yasaklarından sakınsa ve ömrünün en rezil çağı (olan ihtiyarlık zamanı)na döndürülünceye kadar ya da bildiklerinden sonra hiçbir şey bilmeyeceği hâle çevrilinceye kadar böylece devam etse, sizin birinizin işte şu (Bedir) gecesine ulaşamaz.
Bedir’e katılan meleklerin bile Bedir’den geri kalanlara karşı elbette büyük bir üstünlüğü vardır.” (Taberânî, el-Mu‘cemu’l-kebîr, no:4435)
EN ÜSTÜN MÜSLÜMANLAR
Mu‘âz ibni Rifâ‘a (Radıyallâhu Anh), Bedir ehlinden olan babası Rifâ‘a ibni Râfi‘ (Radıyallâhu Anh)ın şöyle anlattığını nakletmiştir:
Bir kere Cibrîl (Aleyhisselâm) Rasûlüllâh (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) e gelerek: “Siz içinizde bulunan Bedir ehlini nasıl kabul ediyorsunuz?” diye sorunca, Rasûlüllâh (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem): “Müslümanların en üstünlerinden” buyurdu. Ya da buna benzer bir söz söyledi.
EN FAZİLETLİLERDEN
O zaman Cibrîl (Aleyhisselâm) :
“Biz de Bedir’e katılan melekleri böylece en üstünlerimizden kabul ediyoruz” dedi. (Buhârî, Me-ğâzî:11, no:3992, sh:707; İbni Mâce, Mukaddime:11, no: 160, 1/56)
Şeyh Abdüllatîf (Rahimehullâh) ın beyanı vechile; Müslümanların ilk fethi, Bedir’e katılanlar eliyle gerçekleştiğinden Bedir ehli, aşere-i mübeşşere (cennetle müjdelenen on sahâbî) den sonra ashâb-ı kirâmın en faziletlileri olmuşlardır.
BEDİR’İN ARDINDAN UHUD
Fazilette Bedir ehlini, Uhud ehli takip eder.
Uhud ehlini ise Bey‘atü’r-rıdvân ehli (Allâh-u Te‘âlâ’nın rızasını kazandıran bî‘atte bulunanlar) izler. Onlar: “Andolsun ki muhakkak Allâh, seninle o ağacın altında bî‘atleşirlerken o müminlerden râzı olmuştur” (Fetih Sûresi:18) âyet-i kerîmesinden dolayı bu ismi almışlardır. Câbir ibni Abdillâh (Radıyallâhu Anh) şöyle anlatmıştır: Biz Hudeybiye günü bindörtyüz kişiydik. Rasûlüllâh (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) bize:
“Bugün siz yer halkının en hayırlılarısınız” buyurdu. (Buhârî, no:3576, 4152; Müslim, no:1856; İbni Abdi’l-Berr, el-İstî‘âb, sh:17)
Buna göre sahâbe-i kirâmın en fazîletlileri dört büyük halîfe, sonra aşere-i mübeşşereden geri kalan altı kişi, sonra geri kalan Bedir ehli, sonra geri kalan Uhud ehli, daha sonra da Bey‘atü’r-rıd-vân ehlinin bakiyesidir. (Şeyh Tâhâ el-Cebrînî, Şerhu’ş-Şeyh Tâhâ alâ esmâ-i ehli Bedr, sh:4)
AŞERE-İ MÜBEŞŞERE
Ebû Bekr es-Sıddîk
(Radıyallâhu Anh)
Ömer ibni’l-Hattâb
(Radıyallâhu Anh)
Osmân ibni Affân
(Radıyallâhu Anh)
Ali ibni Ebî Tâlib
(Radıyallâhu Anh)
Talha ibni Ubeydillâh
(Radıyallâhu Anh)
ez-Zübeyr ibnü’l-Avvâm (Radıyallâhu Anh)
Abdurrahmân ibni Avf (Radıyallâhu Anh)
Sa‘d ibni Ebî Vakkas
(Radıyallâhu Anh)
Sa‘îd ibni Zeyd
(Radıyallâhu Anh)
Ebû Ubeyde ibnü’l-Cerrâh (Radıyallâhu Anh)
HADİS-İ ŞERİF
“Kim bir kul hakkı yemişse derhal o kardeşi ile helalleşsin. Çünkü (kıyamet günü) dirhem de geçmez dinar da. Böyle olunca o (hak yiyen) kişinin sevapları alınır o adama yüklenir. Eğer sevapları yoksa o hakkını yediği adamın günahları buna yüklenir.”
(Buhari, Rikak, 48)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.