İman kardeşliğine zarar vermek hainliktir
SÜ’MİNLERİ birbirlerine Allahü Teala kardeş yapmıştır. Kur’anda “Hiç şüphe yok ki, mü’minler kardeştir” buyrulmaktadır. Resulullah Efendimiz (Salat ve selam olsun ona) “Siz birbirinizi sevmedikçe mü’min olamazsınız” buyurmuşlardır. İmandan ileri gelen bu kardeşliği inkar edenler dinden çıkar. İnkar etmediği halde, kardeşliğe zarar verenler fâsık, fâcir, günahkâr, âsi, kardeş hâini olur.
Önce kendimden başlayayım:
İman kardeşliğine zarar verecek işler ve sözler etmiş isem, bunlardan dolayı sorumluyum ve tevbe etmez pişman olmaz, Allahın afvını kazanamazsam cezasını çekeceğimi iyi bilmeliyim.
Yazılarımda sık sık mü’minlerin kardeş olduğu konusunu işlemeliyim.
Birbirleriyle kardeş olan mü’minlerin Ümmet denilen mübarek bir topluluk olduğunu beyan etmeliyim.
Bu ümmetin başında, mü’minlerin biat ve itaat edeceği râşid âdil âbird ihlaslı muttaqi muktedir bir İmam-ı Kebir bulunmasını sık sık hatırlatmalıyım.
Mü’minler arasında ihtilaflar, meşreb farklılıkları olabilir, bunlar kardeşliğe asla zarar vermemelidir.
İman kardeşliğinin merkezleri camilerdir. Her gün beş vakitte her çeşit mü’min ehliyetli imamların vazifeli olduğu camilere giderek, cemaatle, hep birlikte Allaha ibadet etmelidir. Saflarda âlimlerle âlim olmayanlar, zenginler orta halliler fakirler, idareciler idare edilenler, sûfiler sûfi olmayanlar, ihtiyarlar orta yaşta olanlar gençler yan yana bulunmalıdır.
Mü’minlerin, sadece bir grup mü’mine hitap eden değil, bütün iman edenlere hitap eden gazeteleri, dergileri, kitapları olmalıdır.
İman kardeşliğine zarar veren en büyük kötülük mü’minleri ötekileştirmek ve dışlamaktadır.
Mü’minler birbirlerinin gizli, saklı günahlarını, ayıplarını, kusurlarını tecessüs etmemeli, araştırmamalıdır. Bunları ez-kaza öğrenecek olurlarsa gizlemeli ve örtmelidir.
Mü’minler birbirinin gıybetini yapmamalıdır. Tecessüs ve gıybet iki büyük günahtır.
Mü’minler birbirlerine acımalıdır, yardım etmelidir. İmkanı olanlar, ellerindeki nimet ve nafakaları, imkanı olmayan kardeşleriyle paylaşmalıdır.
Hiçbir mü’min, öncelikle fakir ve miskin mü’min kardeşlerinin hakkı olan zekatlara göz dikmemeli, el uzatmamalıdır.
Cemaat, hizip, fırka holiganlığı, militanlığı, taassubu iman kardeşliğine çok büyük zarar vermektedir. Bunlardan kaçınmalıyız.
Aynı meşrebi, mezhebi paylaştığımız kardeşlerimizi bir seviyorsak, aramızda meşreb farkı olan kardeşlerimizi bin sevmeliyiz ki, şeytan aramıza girip tefrika çıkartmasın.
Mü’minler birbirleriyle nefsânî polemikler, sert üsluplu, hakaretâmiz tartışmalar yapmamalıdır.
Fikir ve görüşlerine itiraz ettiğimiz sâlih kardeşlerimize “Sevgili kardeşim, öyle diyor, şöyle yazıyorsunuz ama işin doğrusu budur…” şeklinde gerekçe göstererek yumuşak, kardeşçe, dostça hitap etmeliyiz.
Mümkün olduğu kadar isim vermeden tenkit etmeliyiz.
Bendeniz bu konularda olgun bir Müslüman mıyım? Kesinlikle olgunluk iddiam yoktur, maalesef kâmil değilim.
Eşeklik ederek, kendilerini haksız yere kırdığım, üzdüğüm mü’min kardeşlerimden helallik diliyorum.
Tenkit edilmesi gereken bozuklukları, dalaletleri isim vermeden anonim şekilde, olabildiğince yumuşak bir üslupla tenkide devam edeceğim.