Ümit var mı?
Ümit var mı?... Kur’an bize Allahtan ümit kesilmez diyor. İnsanların, insanlığın hali ise pek ümit vermiyor. İslam düşmanlarının, ateistlerin, münafıkların ümitli olup olmadıkları beni pek ilgilendirmez; bir Müslüman olarak İslamca düşünmeye çalışırım.
Müslümanların büyük kısmı ümit vermiyor.
Günah her devirde olmuştur ama zamanımızdaki gibi açıkta, açıkça, küstahça büyük günah işlenmesi, dindar geçinen Müslümanların bunu kötülememesi, engellemeye çalışmaması, yani nehy-i münker yapmaması ümitlerimi kırıyor.
Cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir hürriyet ve serbestlik içindeyiz ama bu hürriyeti ganimet bilerek vazifelerimiz yapmıyoruz. Bu da ümit kırıcıdır.
Bu hürriyet ve serbestlik içinde, bütün mü’minleri çatısı altında toplayacak bir Ümmet birliği ve teşkilatı kurulmaması da çok üzücüdür.
Hürriyet var ama Müslümanlar, başlarına râşid bir İmam seçerek ona biat ve itaat etmiyor. Ümmet yok, İmam yok, birlik ve beraberlik yok. Aksine tefrika var, bin türlü İslamcılık var. Hepsi birbirinden kopuk.
Hürriyet var, Müslüman halka ilmihalini öğretme seferberliği yok. Cemaatle beş vakit namaz kılma seferberliği yok. Şer’î tesettür konusunda ciddî çalışmalar yok.
Hürriyet var, MEB bedava Osmanlıca kursları açtı. Gidip bin yıllık millî yazımızı öğrenen pek az.
Memleket ve bir kısım Müslümanlar çok zenginleşti ama başta Suriyeli mültecilere ve yerli fukaralara yönelik toplumsal paylaşım, sosyal adalet yok.
Cami var, cemaat yeterli değil.
Cuma ezanı okunuyor, dükkanlar açık, alış veriş devam ediyor.
Her kesim haklarını arıyor, Sünnî çoğunluk medreselerin ve tekkelerin açılması, Ayasofyanın tekrar cami haline getirilmesi için baskı yapmıyor.
Bir kısım sözde İslamcı münafıklar Dinimizin, Şeriatimizin, ahlakımızın kesin olarak yasakladığı rüşvete, haram komisyon ve rantlara, pis ve bulaşık işlere, ribaya batmış vaziyette.
Zina serbest bırakıldı, Müslümanlar umursamıyor.
Dindar geçinen zenginler beş yıldızlı, yedi yıldızlı içkili, fuhuşlu, fışkılı otellerde fink atıyor.
Haram yeme yaygın hale gelmiş. Haram yeme konusunda ağlayanların bir kısmı biz niçin yiyemiyoruz diye ağlıyor.
Din, iman, Kur’an sömürüsü korkunç boyutlarda.
Nafile bir ibadet olan umre lüks ve ihtişamlı turistik seyahat haline getirilmiş.
İsraf sosyal bir âfet ve felaket olmuş. Dışarıdan her yıl üç milyon ton buğday alan Türkiyede günde beş milyon ekmek çöpe atılıyor.
Para ana değer olmuş… Benlikler put haline gelmiş…
Cemaat, tarikat, grup, fırka, hizip, parça asabiyeti, holiganlığı, militanlığı, fanatizmi zıvanadan çıkmış.
Müslümanların sayısı çok ama ağırlıkları pek az.
Evet beşerî planda ümit göremiyorum. Lakin Allahtan ümit kesmiyorum. Hz. Yakub aleyhisselam oğullarına “Gidiniz kardeşiniz Yusuf’u arayınız, sakın Allahtan ümid kesmeyiniz. Kafirlerden başka Allahtan ümid kesmez” buyurduğunu Kitabullah bize haber veriyor.