Paralel yapıyı bekleyen gelecek!
Paralel yapı için kritik eşiğe gelindi.. İl imamlarının deşifre edildiği günlerde, Cumhurbaşkanı Afrika seyahatine çıkmıştı. Cumhurbaşkanının gündeminde paralel yapının Afrika’daki faaliyetleri de vardı. Dışişleri Bakanı ise paralel yapının Türkiye’deki fahri konsolosluk ağını deşifre etti ve bu yapılanmayı tasfiye etti.
Bir yandan yargı süreci devam ederken, bu yapının devleti ele geçirme planlarını konu alan “Kod adı KOZ” adlı film de vizyona giriyor. Bütün bunları bir arada düşündüğünüzde aslında adım adım büyük bir operasyona yaklaşıldığını tahmin etmek çok güç olmasa gerek..
81 ilin imamından söz ediliyor. Bölge imamları var. Bunların yardımcıları, koordinatörleri, ilçe imamları, mali komiteler, iktisadi işletmek, hukuki işler, uluslararası ilişkiler, basınla ilişkiler, istihbarat, himmet grubları ve daha bir sürü komite ve komisyonun başkan ve yardımcıları. Bunlar örgüt üyeliği, örgüte yardım ve yataklıktan sanık olabilir. Örgüte para toplayanlar, bu paraları taşıyanlar, örgütün işletmelerinin yöneticilerinin sanık olduğu bir dava düşünün, 81’i, 800 ilçe, 110 ülke. On binlerce kişilik bir potansiyel sanıklar ordusundan söz ediyoruz. Bunları nasıl yargılayacak, nerede tutacaksınız. Yargılama ya da ceza ve tutukevi olarak yeni tip cezaevlerine ihtiyaç olacak. Klasik F Tipi bu ihtiyaca cevap vermeyecektir. Silivri de yetersiz. Aslında Silivri paralelcilerin rakipleri için düşündüğü yerleşkeydi. Kime niyet, kime kısmet.. Ama Silivri gelinen noktada yeterli değil. Aceba dikey bir yargılama ve cezaevi tipi mi geliştirmek gerek..
Derin devlet, paralel devlet, darbe, terör, Mafia gibi örgütlü suçların yargılamaları, cezalandırılmaları, dava dosyaları, basın, STK, yerli ve yabancı gözlemciler, Üniversiteler, müdahiller içi özel bölümleri ile yepyeni bir anlayışla bu merkez dizayn edilebilir.. Özellikle diğer ülkelerde açılacak davalarla ilgili, çok sayıda yabancı savcı, hakim ya da siyasi, emniyet, istihbarat görevlisi, diplomat bu davayı kendi iç hukuklarındaki karşılığı için pilot bir yargılama olarak görecekler.. Bu açıdan yargılamanın anında özet olarak da olsa tercüme edilerek bir basın ajansı ya da “AA” içinde oluşturulacak bir birim tarafından servis edilmesi gerek.
Bu yargılama başlayıp, hemen bitmeyecek. Yıllar sürecek..
Bu işin, Media, Mafia, Sermaye, Finans, Siyaset, Bürokrasi, Güvenlik, İstihbarat, STK, dış bağlantıları var. Paralel devlet, paralel din yapılanması sadece Türkiye ile başlayıp, Türkiye’de bitmiyor. Yarın bu iş, ABD, bazı AB ülkeleri, Vatikan ve İsrail’de iç politika meselesi haline gelirse şaşmamak gerek. İrangate gibi patlayabilir bu iş. Birçok ülkenin istihbaratı ile içli dışlı olan bir yapıdan söz ediyoruz. Sahte diploma, kayıtdışı para hareketleri, sınav sorularının çalınması, kamu kaynakları ve fon kaynaklarının haksız kullanımı, gizli bilgilerin ele geçirilmesi ve başka ülkelere transferi, her şey var. Hatta Mısır, Yemen, Libya, Tunus gibi ülkelerde meydana gelen olaylarda da bu kişilerin parmak izlerini görmek mümkün.
Türkiye’deki yargılamanın bu açıdan iyi bir şekilde değerlendirilmesi gerek..
Kendiler kabul etmek istemiyorlar ama, bu işin geri dönüşü yok.. Geleceğe ilişkin bir kehanete inanıyorlar ve bekliyorlar. Bu şekilde deşifre olmaya devam ederlerse aniden çözülebilirler.. Para kaynakları ve para hareketleri da deşifre edildikten sonra fazla bir hareket alanı bulamazlar. Giderek istihbarat kaynaklarını kaybediyorlar. Bürokrasideki adamları tasfiye edilmeye devam ediyor. Yargı ve polisteki, istihbarat örgütleri ve stratejik kurumlardaki adamları tesbit edildi..
Sanırım, ağustostan sonra ordu, eğitim kurumlarındaki adamları da büyük ölçüde tasfiye edilmiş olur.. Zaten o zamana kadar seçimler yapılmış olacak.. Yeni meclis, yeni hükümet, o zamana kadar açıklanacak iddianamelerle suçlamaların ve kanıtlarının ortaya çıkması ile de tasfiye süreci hız kazanmış olacaktır.
Paralel yapı da bu kötü gidişin farkında onun için onlar da ellerini daha çabuk tutmak istiyorlar. Çünki gelecek günlerin geçen günleri aratacağının farkındalar.. Çember daraldıkça korku, panik, stres artıyor..
Bu yaz sıcak geçecek gibi sanki.. Sadece Türkiye’de değil, bölgemizde ve İslam dünyasında.. Zaten büyük değişimin sancısız olacağını düşünmek doğru değil.. Sel gidecek, kum kalacak. Gecenin karanlığından sonra aydınlık bir şafak bizi bekliyor.
“Bekleyin inananlar, bahar gelecek bahar!”
Selâm ve dua ile.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.