2002-2007 performansı
Göstergeler üzerinden geleceği okuyan ekonomistlerin yöntemiyle gidersek, Türkiye'de son dönemi daha iyi anlarız.
Ülkedeki her gelişmenin göstergesi çıkartılsa, 2013'ten beri hep tırmanan tek gösterge; "gerginlik" olurdu.
Sürekli tırmanıyor ve düşecek gibi de görünmüyor. Her olaydan, her dönemeçten sonra ülkenin artık kendi gerçek gündemine, ekonomiye, işsizliğe, bölgesel sorunlara dönmesini temenni ediyorum ama olmuyor. Her dönemeçten sonra yeni bir gerginlik ortaya çıkıyor.
2015'in bu nedenle geçtiğimiz iki yıldan daha gergin olacağı öngörülebilir. Bu seçimle ilgili bir durum da değil. Tüm gelişmelerin ortaya çıkardığı bir sonuç…
Bakanlar Kurulu Toplantısı'nda muhalefet, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun anlık çekilen bir fotoğraf karesi üzerinden seviyenin dip yaptığı yorumlar yapıp durdu.
Orada benim okuduğum farklı bir tablo vardı. Yıllarca Ankara'da Bakanlar Kurulu Toplantısı takip ettim. AK Parti'nin Bakanlar Kurulu Toplantıları'ndan önce moraller hep yerinde olur, bakanlar kendi aralarında şakalaşır, tüm kabine üyeleri neşeli ve huzurlu görünürlerdi.
Bu toplantıda ise Cumhurbaşkanımızdan kabine üyelerine kadar o eski tabloyu kimsenin yüzünde okuyamadım. Bu durum anlık bir gelişmeyle ilgili değil kuşkusuz. 2013'ten beri yükseltilen gerilimin bünyelere yansımış hali aslında.
Çünkü memleket içerden ve dışardan bir sıkıntılar sarmalında. Kolay değil...
HDP çizgisi bütün stratejisini Çözüm Sürecinin biteceği ana göre kuruyor. Çözümle herhangi bir ilişkileri yok. Tek dertleri her hafta İmralı'ya gidebilmek. Git gel bir arpa boyu yol aldıkları yok.
Baraj altında kalıp Güneydoğu'da kendi Meclis'lerini kurup bağımsızlık adımı atmanın hesaplarını yapıyorlar. Eski hesap. Eski heves...
Ekonomide ise yabancıların Türkiye'ye sıcak para girişini engellemek için değiştirdikleri tavırları ortada. Her geçen ay bir önceki aya göre küçük küçük erimeler gösteriyor sıcak para girişi. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları da aynı şekilde Türk ekonomisini bozucu adımlar atıyorlar.
Dış politikada en büyük kırılma Suriye konusunda. ABD yönetimi açıkça Esed'in kalması gerektiğini savunur hale geldi. Bu Türkiye'de sayısı milyonları bulan mültecilerin geri dönemeyeceği anlamını taşıyor. Bir anda bu kadar büyük göç, ülkedeki demografiyi de işsizliği de etkiliyor. Sosyal problemler de cabası.
Rusya'nın üzerindeki ekonomik baskı başta tarım ihracatımızı vurarak çiftçimizi en büyük pazarından ediyor.
İç politikada ise büyük bir gerilim var. Her geçen gün artan bu gerilim, diğer alanları da etkileyecek sonuçlar doğuruyor.
İç-dış-ekonomik tüm bu gerilimler birleşince ortaya 2015 için parlak bir tablo çıkmıyor. Yüzlerin asık olmasının sebebi bu olabilir.
Tüm bunlar bir çıkış yolu bulunmadığı anlamına gelmez.
Çıkış yolu her zaman mevcut: Çok çalışmak...
AK Parti 2002-2007 yılları arasında gösterdiği tempoyu aşacak bir performans ortaya koyabilirse Türkiye'ye tüm bu krizler teğet geçecektir. Yeniden o beş yıldaki gibi bir sürece ihtiyacımız var.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.