Anadolu Gençlik Derneğimiz, N.Fâzıl Bey'in, Yassıada mahkemesi önünde, müteveffa Başol'un sorusuna verdiği cevab da, gençlerimizin hangi hallerde olması gerektiğini en beliğ şekilde vermiştir.

Merhum; verdiği bu cevapla, Akıncılar, Milli Gençlik Vakfı ve de şimdiki Anadolu Gençlik Derneğini işaret olmuş olmalı.. Amma merhumun işaret ettiği hususatın, kimsenin ve hiçbir grubun tekelinde olmadığını da belirtmek gerekir. Kitle olarak ve müessir bir program olarak buna en çok ve bağlı olarak uyanın yukarıdaki çizgi olduğu da ayan beyan bellidir. Nitekim de, Asım'ın neslinin çizgisi diyebileceğimiz işaret ettiğimiz sıralamanın hâli hazırdaki karargâhı Anadolu Gençlik Derneği Asım neslinin bânisi Mehmed Akif Ersoy merhumu içten gelen bir kadirbilirlikle bu senede muhtelif merkezlerde ve noktalarda yâd etmeyi devam ettirdi.

Bize de, bunlardan 27/Aralık/2007 gecesi İstanbul Bahçelievler Yeni Bosna temsilciliğinin mütevazı binasındaki salonda çoğu lise talebesi olan azımsanmayacak sayıdaki evlatlarımıza, bu salonda ben dahil hiç kimse âkif Bey'in yaşadığı döneme erişmedi, hepimizin dünyaya gelişi onun irtihalinden sonradır. Amma bendeniz İstanbul'ın en doğu noktasından, takriben en batı noktasına geldim ve İstiklâl Savaşımızın mâneviyat burçlarının en önde gelenlerinden ve Marş-ı İstiklâlimizin muhteşem yazarı Mehmed Akif Bey'i burada yâd ediyoruz. Bunun sebebi; konuştuğunu yaşamış, yaşadığını onurla taşırken kimseye, Ben! Diye kendini dayatmamış bir Müslümanı konuşuyoruz.

Para ve pul'un esiri olmamış, Allah korkusunu, Peygamber aşkını, millet, ordu ve bayrak sevgisinin hakkını hiçbir şey karşısında değişmeyen milli bir kahramanı, nesillere örnek olacak, çocuksuz bir âlim olan Ali Şevki Efendiye önce bir Köse İmâm adı hediye eden, sonra da Müslüman milletimize de âsım tasviriyle olunması gereken neslin önüne bir idol koyan Mehmed âkif Bey'i anlatmaya gayret ettik.

Kibr'e karşı kibir sadakadır, diyen Efendimizin sünnetine yapışmış olan âkif Bey'in, o hâl içinde kendisine, siz baytar mısınız? Sorusunu tevcih eden birisine, istihzayı fark eden mütevazı âkif Bey, hadis-i şerife ittibaen, bir yeriniz mi ağrıyor? Cevabıyla muhatabını lâyık olduğu veçhile vasıflandırırken, cesaret ve hazır cevap sahibi olmanın önemini bize hatırlatmış oluyor. İstiklâl Marşımızın kabulünde kazanan hediye olan 500 lirayı Harb-i Umûmi gâziler derneğine bağışlamak şartıyla katılmasının almadığı paranın bugünkü rayiç bedelinin yüzmilyar lira olduğunu hatırlattık ve bu zâtın hiç paltosunun olmadığını karda kışta ceketle gezdiğini anlattık. Ankara'da Tacettin dergâhından meclise giderken, hademenin paltosunu giydiği rivayetini de söylemeden geçemedik. Allah anlatımın te'sirini hâlk eder, İnşaallah.

MUHTEREM MüFTüOĞLU İLE İNEGöL'E
Anadolu Gençlik Derneğinin Bursa/İnegöl İlçemizin kıymetli yöneticileri Adalet eski Bakanlarımızdan Milli Görüş duayenlerinden, 1969 bağımsızlık harekâtının yedi muhterem zâtından biri olan İsmail Müftüoğlu Bey'i dâvet etmişler. Tabii Sayın bakanım fakiri de bu dâvetlere götürmeyi yedi seneden beri itiyat buyurduklarından, bu sefer de mahrum olmadık. Güzel bir yolculuktan sonra İnegöl'e girerken, karnımız acıkmış saat 17.oo'yi geçiyordu. Girmiş bulunduğumuz Orhan adlı pek mükemmel tefriş olunmuş ve leziz İnegöl köftesi sunmakla şöhret bulmuş restauranta girdik. Yolculuğumuz boyunca sayın bakanın telefonundan gelişimizi defaatle aramak suretiyle ciddiyetle tâkip etmeleri pek güzel bir tarz olduğunu buradan söylemeden geçemeyeceğim. Bu dikkati gösteren zât, tâ MSP zamanından beri Milli Görüşün yetişmiş bir yöneticisi olan Muhterem İsmail özdemir Beyefendi bize mülâki oldu ki kendileri ayrıca SP'si Bilecik İl Sorumlusu olup zârif bir zât.. Güzel bir salon ve oturulacak sıraların tamamen dolduğu, çoğunluğunu hanımların teşkil ettiği her yaştan beylerin getirilen iskemlelerle boşlukları doldurmaları geceye alakanın bir göstergesiydi. Salona girmek üzereyken, Kur'an-ı Azimuşşan'dan güzel bir aşir, pek güzel bir ses tarafından mükemmel bir şekilde terennüm ediliyordu. Salonunun dışında hemen oturup, bu güzel sese fetihi müjdeleyen âyetleri kulağımızla değil ruhumuzla içtik âdeta. Gözlerimizde yaşları kâğıt mendille silip, girdik salona.

Takdimci görevini üstlenmiş genç bir evlâdımız salona dâhil olduğumuzu görünce bizleri prezante etti. Biz de haziruna saygılarımızı arz ettik. Yerlerimize oturduğumuzda celadet sahibi bir beyefendi az rastlanır güzellikte heyecan, ses, jest ahenginin birleşmesinden vücuda gelen mükemmellik içinde N.Fâzıl Bey'in "Sakarya"sı okunuyor du.

Bendenizi kürsüye dâvet ettiler. O güzel sâdası ile Kur'an okuyan kardeşimizi tebrik eyleyen cümleler beyan ettim. Peşinden Sakarya şiirini okuyan kardeşimizi de aynı hislerle andıktan sonra Sayın Bakanımın inşad eylediği "Yıldızlı Hilâl Bizde" isimli yirmi mısralık şiiri okudum peşinden de, umûr görmüş bir devlet adamını dinleyeceklerini, kendisinden müstefid olmaları için dikkatle dinlemelerini hatırlattım ve yerime geçtim. Müftüoğlu Beyefendi notlarını yanına alıp, kürsüye geldi sonra da bir kere bile o notlara bakmadan bir saat yirmi dakika insan-imân-eylem üçgeni etrafında dolaşan hisler ve akl arasında yapılan muhakemenin ortaya çıkardığı eylemin, ahirette eylem sahiplerini mahcup etmeyecek şekilde olmasını tavsiye etti. Bunun Hakk'ı tutup kaldırmak, bâtıla aldanmamak, bâtılın zebunu olmamak olması gerektiğinin üzerinde önemle durdu.

Omuzlardaki kameraların çalıştığını, hesap gününde itirazı gayrıkabil surette önümüze konulacağını hatırlattı. Osman Gâzi'nin, Hocası Şeyh Edebâli'den bahsedip, Muhterem Erbakan'ın, Fütuhat-ı Mekkiye'de Hazreti Muhidddin-i Arabi (r.a)tarafından Konya'da İslâm'ın yeniden ihyasında görüneceğini işaret ettiğini beyan eyledi. Siz bunları okurken, bendeniz bugün Bursa SP İl gençlik kollarının 98. çarşamba toplantısında Uzunoğlu salonunda Mehmed âkif Bey'i konuşacağım. Haftaya görüşmek ümidiyle.. Fiemanillah. İrtibat: 0542 497 03 27