Bu hizmet bana düşmez
YILLARDAN beri yazar dururum, bu konudaki perakende yazılarım bir araya getirilse bir kitap olur. Konu şudur: Bize, İslam’a, Türkiye’ye ve insanlık alemine hizmet edecek süper elemanlar ve bu elemanlardan kurulu süper kadrolar lazımdır. Bunlar hem İslam’ı iyi bilecek, hem çağı yakalamış olacaktır. Bunların bilgi ve kültür boyutları çok yüksek olmalıdır. Üç yabancı lisan, Fuzulî divanını okuyacak derecede mükemmel Osmanlıca, başta mantık olmak üzere felsefe , sanat tarihi ve kültürü, İstanbul edeb ve görgüsü, yüksek ahlâk ve karakter… Ayrıca her biri islamî millî geleneksel sanatlardan birinde usta olacak ve ürün verecektir.
Böyle süper subaylar, öğretmenler, din hizmetlileri, idareciler, medyacılar yetiştirmemiz zaruret derecesinde bir ihtiyaçtır.
Zaman zaman tenkit ediliyorum: Sen şimdiye kadar böyle kaç kişi yetiştirdin?..
Cevap: Bendenizin elinde böyle süper elemanlar yetiştirecek maddî imkan ve okullar yoktur. Böyle süper kimseler için büyük maddî imkanlar gerekir. Süper bir gence İngilizce, Arapça mı öğreteceksiniz, bir tek kişi için en az yüz bin dolar gerekir. Osmanlıca ve edebiyat mı öğretilecek. Onun için de üstad hocalar tutulacak ve para harcanacaktır. Bu gibi işler birkaç yüz liralık sıradan kurslarla, derslerle olmaz.
Taşradan veya kırsal kesimden gelmiş, zeki akıllı idealist gence İstanbul kültürü ahlakı edebi görgüsü mü öğretilecek, bu daha ancak ehliyetli hocalar vasıtasıyla olur. Bunun için de para, organizasyon, mekan lazımdır.
Bendeniz maddî bakımdan imkansız parasız bir kimseyim. Bu hizmetler bana düşmez. Müslüman kesimde, milyar dolarlık hizmet bütçelerine sahip şahıslar ve kuruluşlar vardır, hizmeti yapmak onlara düşer.
Fakir proje üretirim, çare ve çözüm bulurum, teklif ederim, eksikliklerimiz konusunda özeleştiri yaparım.. Bunlar isabetli olur veya olmaz, lakin tartışılması, müzakere edilmesi gerekir.
Senelerden beri süper adamlar, Selahaddinler, Bengal kaplanları yetişsin diyorum, şimdiye kadar mektupla ve telefonla bir tek ilgi ve dönüş görmedim. “Şevket bey, filan tarihli yazınızdaki husus hakkında görüşebilir miyiz?” denilmedi. Yazılarım ya hiç okunmadı, yahut bu adam da artık fazla oluyor, bu işler ona mı kaldı yani…
Böyle adam yetiştirme işlerinde ehliyetim, liyakatim, icazetim varsa ücretsiz maaşsız karşılıksız hizmet etmekten elbette çekinmezdim.
Bir soru: Sen sağa sola, şuna buna müracaat edip yüz suyu döküp de böyle bir hizmete talip olsaydın…
Cevap: Böyle bir şey terbiyeye, edebe, ahlaka aykırıdır. Hizmet istenmez, karşı taraftan talep gelirse, ehliyeti varsa kabul edilir. Ehliyeti yoksa kabul etmek doğru olmaz.
Kapı kapı dolaşıp hizmet dilenciliği yapmayı ve kibarca da olsa kovulmayı refüze edilmeyi kendime yakıştıramam.
Bir kimsenin hem ehliyeti yok, hem de hizmet etmek için para istiyor ve alıyor… Bu bir cinayet, hırsızlık, dolandırıcılık ve hıyanet olur.
Müslümanlar süper zeki ve süper karakterli çocuklarını arayıp bulsunlar, bunlara süper eğitim verip süper elemanlar yetiştirsinler ve bunlardan oluşan süper kadrolar kursunlar demek ayıp değil, suç değildir. Ayıp ve insafsızlık olan, maddî imkanı olmayan bir kimseye sen bu hizmeti niçin yapmıyorsun diye bağırıp onu azarlamaktır.
Elinde hiçbir maddî imkanı olmayan fakir ve biçare bir kimseyi, konuşup durma, sen niçin böyle hizmetler yapıp süper elemanlar yetiştirmiyorsun diye suçlamak adalete ve insafa sığmaz.
Bendeniz Dinime ve Ümmetime pek nâçiz de olsa hizmet etmek maksadıyla yazılar kaleme alıyor, yakası açılmadık konular, çareler, çözümler, teklifler getiriyorum. Yapabileceğim bu kadardır. Gerisi, hizmet için Müslümanlardan yekun olarak yüz milyarlarca dolar para toplayanlara aittir. Ortada bir eksiklik varsa vebal onlarındır.