Ümmetle zıtlaşanlar!
Günümüzde iki uç ve zıt akım var. Hem kendi aralarında zıtlaşıyorlar hem de ümmetle zıtlaşıyorlar. Şia ve geniş yelpazeleriyle Selefiliği kastediyoruz. Zira tarihte ümmetle zıtlaşmacı akım olarak anılmaktadırlar. Bu yönüyle her iki hareketin dikotomik (zıtlaşmacı) yapısından bahsedilmektedir. Şia’nın bu yapısını en iyi ortaya koyan eserlerden birisi de merhum Ebu’l Hasan en Nedevi’nin Şia ve Ehl-i Sünnet mesleklerini anlattığı ‘Suretani mutedaddani (iki zıt görüntü)’ adlı eseridir. Bu eserde özetle/bilicmal tarih önünde Ehl-i Sünnet ile Şia arasındaki zıtlaşmanın kökenlerine iniliyor, süreçlerine işaret ediliyor. Şia ümmetle zıtlaşmacı bir akımdır ve son devirde Amerikan müdahaleleriyle İslam dünyasına yayılmasının önü açılmıştır. ABD IŞİD’in önünü açtığı gibi maalesef İran’ın önünü açmış ve İran devrimiyle birlikte ümmet içinde boydan boya bir gerilim hattı oluşmuş, zıtlaşmacı bir akım yeniden kuvveden fiile çıkarak işlerlik kazanmıştır. Şia’nın ümmet içinde zıtlaşmacı bir akımı temsil ettiğini biliyoruz. İkincisi de Vehhabiliktir. Suudi Arabistan’da bu kliğin zafer kazanmasının önünü de İngilizler açmıştır. Ümmet bu suretle uç anlayışlar tarafından kuşatılmıştır. 1932 yılında Hicaz’da Vehhabilerin zaferi İngilizlerin hediyesidir, önlerini açmalarıyla mümkün olabilmiştir. Zaman zaman Şia’nın bu karakteri üzerinde duruyoruz. Bununla birlikte makasın diğer ucunu da unutmamalıyız. Ya da madalyonun öteki yüzü de mühimdir. Madalyonun öteki yüzünde yahut Şia’nın karşı ağırlığında ise (ifrat tefrit basamakları) Vehhabilik veya daha yumuşak ifadesiyle Selefilik yükselmektedir.
Konuyla ilgili daha önce referans yazılardan birisini; Milli Gazete’de ‘Uçların kıskacındaki ümmet’ başlıklı yazımızda yazmış, ele almıştık ( 28 Haziran 2014 Cumartesi ). Bu konu etrafında taze yazı yazanlardan birisi de et Tihami Mecuri’nin Echorouk adlı Cezayir gazetesinde yazmış olduğu ‘ Selefi akım ve fıkhi ekoller (ttp://www.echoroukonline.com/ara/articles/232337.html) başlıklı mühim yazıdır. Bu yazısında et Tihami Mecuri, Selefiliğin çıkış amacına ters düştüğünü ve kendi iddialarını tekzip ettiğini ifade ediyor. Ayinesi iştir kişinin lafına bakılmaz. Ümmeti tek bir anlayışta birleştirmek adıyla ortaya çıkmış lakin zamanla bir klik veya ümmetle zıtlaşan akımlardan birisi haline gelmiştir. Tecdit adıyla ve bidatı yok etmek davasıyla yol alan Selefilik zamanla ümmetin karşılaştığı en zor meselelerden birisi haline gelmiştir. Et Tihami Mecuri mühim bir tanımda bulunmakta ve Vehhabiliğin asla dönme iddiasında kültürel bir devrim olduğunu ifade etmektedir. Kültürel devrim ifadesi mühim bir tanımdır. Bu ifade bize Çin’de aralarında Mao’nun dul eşinin de yer aldığı Dörtlü Çete’nin Mao’dan sonra giriştiği kültürel devrimi hatırlatmaktadır. Bu devrim kurutucu olmuş ve kültür adına ne varsa kurutmuştur. Adeta sam yeli etkisi meydana getirmiş ve geçtiği mekanları keenlem yekün (bir varmış bir lokmuş) haline getirmiştir.
Selefilik veya onun atası olarak kabul edilen Vehhabilik kaş yapayım derken göz çıkarma davasıdır. Hiç haklı yönü yok mu sorusunun cevabı ise şudur. Bediüzzaman’ın dediği gibi her batıl davanın da istinat ettiği bir dane-i hakikat vardır. Her batıl meslekte bir dane-i hakikat bulunur. Komunistler davalarında hepten haksız sayılırlar mı? İnsan veya toplumlar istemiş olsalar da her hallerinde ideali temsil edemezler. Mutlaka açık verirler. Evdeki hesap çarşıya uymaz. Et Tihami Mecuri’nin beyan ettiği gibi sekterizmi yani mezhepçiliği ortadan kaldırma adına harekete geçen Vehhabilik buna yapamadığı gibi aynı zamanda keskin bir yeni sekterizm üretmiştir. Geldiği nokta tekfirleşmek, ümmet çatısı altında bulunduğu yerlerde kargaşa üretmektir. Sahabe dönemini yeniden üretme noktasındaki İddiaları slogan, isim bazında kalmıştır. Varlığını haklı çıkaracak hiçbir şey yapamamıştır. Sözün özü şudur: Çözüm için yola çıktılar ek sorun ürettiler ya da sorun haline geldiler. Durum Ziya Paşa’nın tasvir ettiği düzeydedir: “Onlar ki verir laf ile dünyaya nizamat! Bin türlü teseyyüp bulunur hanelerinde!” Maalesef bütün pozitif ve müspet iddialarına rağmen Selefilik de Şia ile birlikte büyük çapta ümmetle zıtlaşan dikotomik akımlardan ve hareketlerden birisi olmuştur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.