Sütuna sığmayanlar…
Geçen haftaki yazımızda ele aldığımız şu sözü tekrar hatırlatmak istiyorum:
“TEFSİR KİTAPLARI İSRAİLİYYAT (aslı astarı olmayan yanlış bilgiler) İLE DOLUDUR, HADİS KİTAPLARI UYDURMA HADİSLER İLE DOLUDUR, FIKIH KİTAPLARI 1000 SENELİK 'DEMODE' OLMUŞ FETVALAR İLE DOLUDUR.”
Bu sözler, Müslümanlar’ın dini ihtiyaçlarını görmek için yurtdışına gönderilen hocalara söyleniyor. Bir manada, “Elinizdeki kitapların durumu işte bu, yani hiç güvenilir tarafları yok” denilmiş oluyor.
Şükürler olsun ki gerçek öyle değil de, öyle olmuş olsaydı yandık demektir. Çünkü elimizde dinimizi gerçek manada öğreneceğimiz bir şey olmamış olur. Bu durumda da yapılacak iş, geçmişte yazılan tefsir, hadis ve fıkıh kitaplarını bir tarafa bırakarak yeni bir anlayışla ayet ve hadisleri yeniden elden geçirmek olur.
Nitekim hem ilahiyatlarda hem diyanette bu düşüncede olan böyle bir damar var. Onlara göre, eski İslam alimleri baştan sona hatalı. Onun için İslam’ın doğrusunu kendileri ortaya koyacaklar.
Çağdaş İslam Düşüncesi diye bir yol tutturmuşlar, onu kabul ettirmeye çalışıyorlar.
Oysa yaptıkları faaliyet şöyle dursun, faaliyetlerinin ismi bile tutarsız. Ne söylediklerinin farkında da değiller.
Çağdaş İslam Düşüncesi diye bir şey olmaz!
İslam tek çeşittir, eskisi-çağdaşı olmaz, bir. İslam bir düşünce değil inanç sistemidir, iki.
Zavallılar, İslam’ın bir düşünce değil, bir inanç sistemi olduğunu bile bilmiyorlar. Bu halleriyle de kalkmış İslama -haşa- kendi kafalarına göre yeni bir şekil verecekler.
Efendiler! Bu dinin sahibi, bir şeye düşüne düşüne karar vermez. O bir şeyin olmasını istediği zaman “OL” buyurur o şey de hemen oluverir. (Yasin, 82)
Hele bir de İslam kelimesinin yanına “Çağdaş” kelimesini getirmeleri yok mu, tevil götürmeyen tam bir zırva.
Akıldan zerrece nasibi olan bir kimse İslam’ın yanına çağdaş kelimesini koymaz.
İslam kıyamete kadar baki ve geçerli değil mi ki bir de çağdaşı olsun?
Artık eskidi, bu çağın ihtiyaçlarını göremez hale geldi de yeni bir İslam’a mı ihtiyaç var?
Bu akıldaneler ortaya Çağdaş İslam Düşüncesi diye şey atacaklar, biz de bu Çağdaş düşünce İslam diyeceğiz öyle mi?
İnsanların düşüncelerine göre şekil verilen dine hak din denilmez.
Ama bunlar ille İslam’a çağdaş bir düşünceyle yeni bir şekil verecekler. Bunu da Müslümanlar’a “Yeni İslam’a buyurun” diye kakalayacaklar. Yersen…
Ancak! Bu girişimi hiç küçümsememek lazım. Mesela geçen haftaki yazımızda ayrıntılı olarak anlatamadığımız Fransa / Lyon Ataşeliği’ndeki olayın kahramanı olan genç, Türkiye’deki ilahiyat fakültelerine imtihansız alınanlardan birisi.
İlahiyatın daha birinci sınıfını bile bitirmeden izine döndüğü Fransa’da, ilk defa tanıştığı Fatih Pınar’ı 20 dakika içinde zehirlemiş ve “Ben artık imamlık yapamam” demek durumuna düşürmüştür…
Hem de Hızır ÇAKIR ve arkadaşlarına Ankara’da seminer veren zatın söylediği şu sözlerin aynısını söyleyerek:
“TEFSİR KİTAPLARI İSRAİLİYYAT (aslı astarı olmayan yanlış bilgiler) İLE DOLUDUR, HADİS KİTAPLARI UYDURMA HADİSLER İLE DOLUDUR, FIKIH KİTAPLARI 1000 SENELİK 'DEMODE' OLMUŞ FETVALAR İLE DOLUDUR.”
Bir talebe, ilahiyatın daha birinci sınıfında bu hale gelirse, diğerlerini sen hesap et.
Seminer veren zatın, Hızır Hoca’ya “Bizimkilere söz dinletemiyorum” dediği kimselerin, ANKARA İLAHİYAT’IN DR. DOÇENT ve PROFESÖR arkadaşları olduğunu unutmayalım.
Yakın zamana kadar ehl-i sünnet çizgisinden çıkmayan Diyanet’in kadrosuna bu tip ilahiyatçılar girdikçe, maalesef yavaş yavaş Diyanet’in de ilahiyatlaştığını görüyoruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.