Her sakallıyı baban zannetme
Adam her sabah namazında “Ebu Bekir, Ömer Kureyş’in iki putudur, Ya Rabbi lanet eyle” diyerek namaz kılıyor. Bu adam sabaha kadar aç kalsa ne olur?!
Şia Türkiye’de çok büyük sıkıntı yapıyor. Birçok adamı satın aldılar. Bu adamlara imkânlar verdiler, başımıza çıkarttılar. Biz bunlardan dolayı cevap verebilelim, reddiye yapabilelim diye televizyon kurmak zorunda kaldık. Ama bizim arkamızda bir devlet gücü yok. Devlet gücü olan kurumlar, kuruluşlar seslerini çok daha iyi ulaştırabiliyorlar. Bir takım gizli faaliyetler, ajanlık faaliyetleri yapabiliyorlar. İnsanları özelde kandırabiliyorlar.
Para ve kadın ile kandırabiliyorlar. Bu tehlikeler Türkiye’de artarak ilerliyor. 80’den sonra bu Humeyni meselesinden dolayı millet çok aldandı.
ALEYHİMİZE OLDU
Sakallı, sarıklı bir adam indi uçaktan, memleket evliya falan zannetti. “Her sakallıyı baban zannetme” dedik ama bizim millet kandı.
Efendi Hazretleri o zaman hemen ikaz etti “Bunlar Şii, dikkat edelim, çok açılmayalım” diyerek. Efendi Hazretleri hep şerh koydu.
Tabi o şerhler sonra haklı çıktı. Dünya o zaman ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Çok kötü oldu. İslam’ın ve Müslümanların aleyhine oldu. Çünkü Şiilik rejim ve devlet haline geldi. Sonra da rejim ihraç etmeye başladı. Her tarafı karıştırmaya başladı. Allah şerlerinden muhafaza eylesin. Bundan siyasi hareketler de çok etkilendi. Milli görüş çok etkilendi.
Tabi Erbakan Hoca akıllı, şuurlu, tasavvuf ehli bir adam ama gençliği zaptedemedi. Etrafından birçok insan onlara meyletti. Ondan sonra o arada Darü’l-Harpçılık çıktı. Fatih tarafında çok revaç buldu. Cuma kılmamalar başladı.
MİLLET RAYDAN ÇIKIYORDU
Çok olaylar yaşandı bu memlekette. Efendi Hazretleri gibi zatlar olmasa millet hep raydan çıkıp gidiyordu. İnsanları sokağa dökmek istediler. İç savaş çıksın istediler. Elhamdülillah Efendi Hazretleri gibi zatların akl-ı selim davranışları ve istikametleri neticesinde bugün bu hale gelindi. Ama o maraz, hastalık, illet kaldı.
Şimdi 50-60 yaşında bir seviyeye gelmiş adamların aslını araştırıyorum, “Bu adamda niye bu sakatlık var” diyorum, bakıyorum 80 ihtilalinde Humeyni’yi ziyarete gitmiş. Humeyni’yi ziyarete gidince oradan bulaşmış. Adam o bulaşıklığı 40 senedir temizleyemiyor, itikadı bozulmuş. “Humeyni’yi görüyor musun, elinde tespih gariban bir vaziyette postun üzerinde oturuyor. Evliyaullah zannettik. Koca İran’ın imparatoru ama adam incecik bir postun üzerinde yemiyor, içmiyor, devlet imkânlarını kullanmıyor, zenginliğe kapılmamış, gariban, mütevazı bir hayat yaşıyor. Biz buna kapıldık” dediler.
Ama size buna kapılın diye ayet, hadis gelmedi ki. Buna evvela itikat yönünden bakacaksınız.
PİS İLİŞKİYE CEVAZ VERİYOR
Adam her sabah namazında “Ebu Bekir, Ömer Kureyş’in iki putudur, Ya Rabbi lanet eyle” diyerek namaz kılıyor. Bu adam sabaha kadar aç kalsa ne olur?! Aç kalmak ile iş olacaksa, o zaman Hindistan’daki açlıktan ölen, riyazet yapan Brahmanizm’e gidelim ittiba edelim. “Adam kaliteli bir kumaştan cübbe giymiyor, zühd hayatı yaşıyor.” Ne yapayım onun zühdünü, yesinler onun zühdünü!
Adam Ebu Bekir’e, Ömer’e sövüyor, itikadı bozuk. Fıkıhta da bin tane belası var. Her türlü pis ilişkiye cevaz veriyor. Kendi kitaplarında bunları gözümle gördüm. Bunlara aldanıldı. O aldanma hala devam ediyor.
EBU SUUD AYNEN GEÇERLİ
Bugün Milli Görüş’tenim diye geçinenler de, hala Milli Görüş’ün içinde duranlarda bu var. Geçenlerde Efendi Hazretleri’ni ziyarete gelmişler. Yüksek seviyede il başkanı adam “Ebu Suud Efendi’nin fetvasıyla bugün de amel edemeyiz” diyormuş. Ebu Suud Efendi koca Şeyhülislam. Arap âleminde öyle bir tefsir yazan yok. Öyle bir allame-i cihan. Cinlerin fetvasını veren adam. Adam sana “Bu adamlar Ehl-i Sünnet’e düşman.
Hazreti Sıddık’a, Ömer’e, Aişe annemize söverler. Bunlar kâfirdir. Kâfir demeyen de kâfirdir” diye fetva verdi. Ebu Suud’un fetvası nasıl verilemez?!
Ebu Suud aynen geçerlidir. İbn-i Kemal aynen geçerlidir. O Şeyhülislamların fetvaları aynen muteberdir. Onlar kafadan değil,
Kur’an ve sünnetten bu fetvaları verdiler. Bizim Şeyhülislamlarımız Ehl-i Sünnet’i muhafaza etmiş.
Rabbim rahmet eylesin. Kabirlerini nur eylesin.
SURiYE’DE KAZIĞI YEDiLER
Ama maalesef bu sapık görüşler, Şia meraklılığı, Şia’ya karşı olan sempati bitmedi, tükenmedi! En son Suriye’de kazığı yediler. Ehl-i Sünnet’i Şialar’ın nasıl kestiğini, kestirdiğini gördüler. Irak’ta Ehl-i Sünnet âlim kalmadı.
Hepsine suikast yaptılar. Suriye’de Esed’i desteklediğini alenen gördüler. Esed ile beraber mezhep taassubundan dolayı birlik oldular.
MÜSLÜMANLAR HALA ANLAMIYOR
Bütün Ehl-i Sünnet Müslümanlar ne halde şu an! Bunun bütün vebali Şia’nın üstündedir. Şu anda Şia, Esed’i tutmasa Suriye bir anda düzelecek. Bütün maddi, manevi, para, silah her şey Esed’e gidiyor. Esed’in komutanları bile İran’dan gidiyor. Türkiye’deki Müslümanlar bunu gördüler ama hala anlamıyorlar.
KESİLMEMİZE RAZI OLURLAR
Biz Ehl-i Sünnet Müslümanlarız. Bugün Türkiye’de bir iç savaş olsa İran bizim zıttımız olan Solcu, Komünist, Marksist, Leninist, Dhkp-c gibi Şii olanlarla birleşir ve bizim kıtır kıtır kesilmemize razı olur.
Ama bizim öyle Müslümanlarımız var ki hala onların mollalarının sarıklarına, sakallarına aldanıyorlar.
Biz “Kılık, kıyafet bizi aldatmasın. Evvela itikada bakacağız” diyoruz.
Suriye’de takındıkları tavır bizi hala uyandırmadı, hala uyarmadı. Şia bizim için Yahudi’den daha beter tehlikeli. Çünkü Yahudi Türkiye’de kendisini kabul ettiremez, zemin bulamaz. Mesela dinler arası diyalog işi oldu, misyoner faaliyetleri oldu. Bağırdık, çağırdık bir şeyler yaptık. Fakat zaten misyoner faaliyetleri Müslümanlar arasında bir zemin bulamıyor. İncil’in arasına 100 Mark koyuyorlardı, Nişantaşı’nda falan dağıtıyorlardı. Ama ben o zaman “Merak etmeyin Türk milleti uyanıktır. Parayı alır, İncil’i geri bırakır” diyordum.
ŞİA ZEMİN BULUR
Dediklerim de çıktı, misyonerlik tutmadı. Misyoner faaliyeti kıyamete kadar da sürse burada 2 adamı Hristiyan edemez. Ama Şia’da zemin bulur. “Muaviye şöyle yaptı. Ömer kapıyı vurdu, Fatma anamızın çocuğunu düşürttü” gibi sözler Acem palavraları. Uydururlar uydururlar milleti etkilerler. “Ben de Müslümanım. Benim de sarığım, sakalım var” derler.
KISTAS İTİKAT
Bir de bakıyor bizim hacılar, hocalar tavuğu götürüyor. Humeyni açlıktan ölüyor.
“Ay ne mübarek adam” diyorlar. Allah sana açlıktan öl demedi ki. Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) tavuk da, et de yerdi, helvayı da severdi. Bir sorun yok yani.
Sofuluk aç kalmakla olmaz. Doğruluk, şeriat ve sünnette istikamet ve bu doğru caddede ikamet az yemekle, az içmekle, az uyumakla ölçülmez.
Evvela kıstas kafadaki itikat.
Ehl-i Sünnet’e göre itikadın düzgün mü, değil mi?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.