Bize İslâmî Bir Gündem Gerek
SÂDIK, doğru, şuurlu Müslümanlar isek, fert ve toplum olarak kendimize İslâmî (dinimize uygun) bir gündem yazmalıyız. Müslümanlara, din dışı yahut kâfirce veya münafıkça gündemler yakışmaz. Böyle gündemler bizim zilletimizi, esaretimizi (köleliğimizi), zayıflığımızı, şaşkınlığımızı daha da arttırır.
İslâmî bir gündem nasıl olmalıdır, maddeleri nelerdir?
Birincisi: Kulluk ile ilgilidir. Kur’ân-ı Kerîm çok açık ve seçik olarak, Yüce Yaratan’ın insanları ve cinleri Kendisine ibadet (kulluk) etmeleri için yaratmış olduğunu beyan etmektedir. O halde ilk işimiz tashih-i itikad, beş vakit namaz, oruç, zekât, zikir ve diğer ibadetlerin dosdoğru olarak eda edilmesidir. Bundan daha önemli bir gündem maddemiz olamaz. Bunu bırakıp da günlük dünya dedikoduları, politika entrikaları, aktüel çalkalanmalar ile uğraşırsak, kendimizi bunlara verirsek sapıtmış oluruz.
İkincisi: Kur’ân’a göre bir hayat sürmek. Bunun için de Kur’ân’ı bilmemiz gerekir. Biz Türkiyeli Müslümanların, anadilimiz Arapça olmadığı için, Kur’ânî müjdeleri, uyarıları, emir ve yasakları, öğütleri, ibretli kıssaları muteber/güvenilir ilmihallerden, tefsirlerden, fıkıh kitaplarından, mev’ize ile ilgili eserlerden öğrenmemiz gerekir.
Üçüncüsü: Âlemlere ve insanlara, özellikle Müslümanlara rahmet olarak gönderilmiş Resûl-i Kibriya aleyhi ekmelüttahaya Efedimizin öğütlerini, öğretilerini, tâlimatını; muteber hadîs kitaplarından, güvenilir dinî eserlerden öğrenmemiz, O’na salat ü selam getirmemiz, sünnetine yapışmamız, ahlâkı ile ahlâklanmamız.
Dördüncüsü: İlmihalimizi, şeriatimizi, fıkhımızı çok iyi bir şekilde kendimize yetecek kadar öğrenmemiz gerekir.
Beşincisi: Nefs-i emmâremizle büyük cihad yapmak çok temel bir vazifemizdir. Bu cihad nasıl yapılır? Elbette bunun metotları bulunmaktadır.Bu konularda çareler ve çözümler aramalıyız ve ahlâk, fazilet, karakter bakımından yüksek, vasıflı, güçlü Müslümanlar olmak için var gücümüzle çalışmalıyız.
Altıncısı: Müslümanlar tefrika, bölünme, parçalanma, hizipleşme, klikleşme bataklığına yuvarlanmıştır. Dinimiz bize “Birlik yaşatır, Tefrika (parçalanma) öldürür” buyurmaktadır. Müslümanlar nasıl birleşeceklerdir? Başlarına kimi İmamü’l-Müslimîn olarak seçecekler ve ona nasıl biat edeceklerdir? Bu Büyük İmam’da bulunması gereken şartlar nelerdir?
Yedincisi: Emr bi’l-mâruf ve nehy ‘ani’l-münker farzını yapmaktır. Yani dinimizin iyi gördüğü şeylerin yapılmasını sağlamak ve kötü gördüğü şeyleri engellemek...
Sekizincisi: İslâm kardeşliğini güçlendirmek, mü’minler arasındaki kardeşlik bağlarını kuvvetlendirmek.
Dokuzuncusu: İlimde, irfanda, kültürde, bilgide, eğitimde, teşkilatlanmada; İslâm düşmanı kafirlerden daha ileri, daha güçlü, daha techizatlı olmak.
Onuncusu: Gerek yurt içinde, gerekse bütün dünyada İslâm’ın tanınması, yayılması, nasibi olan insanların hidayete kavuşması için doğru dürüst çalışmak, İslâmî çağrı, müjdeleme, irşad faaliyeti yapmak, bunun için gerekli elemanları yetiştirmek, kurumları harekete geçirmek.
Bakıyorum da Müslümanların çok büyük bir kısmı bunları bırakmış ve şeytanî işlere dalmış.
Ramazan eğlenceleri ve etkinlikleri adı verilen bir takım şeytanî, deccalî, tağutî faaliyetlere katılanları bile görüyoruz.
Bir kısmımız, tesettürü bile çığırından çıkarttık. Öyle Gökkuşağı bayanlar var ki, açık saçık kadınlardan daha seksî, daha tahrik edici, daha şehevî kıyafetlere bürünüyor. Onlara uygun şekilde nasihat edilmelidir.
Bir kısım Müslümanlar cemaatçilik, hizipçilik, fırkacılık asabiyeti, şehevatı batalıklarında yuvarlanıp duruyor. Bu da çok yanlıştır. Onlara kim öğüt verecek, kim dur diyecek?
Paranın din ve iman yerine geçtiği dengesiz ve hasta bir toplum içinde yaşıyoruz. Haram yemek genelleşmiştir. Niçin birkaç yüz ulema, süleha, meşâyih, fakih bir araya gelip de Müslümanları para konusunda uyarmıyorlar, haram yemeyi protesto etmiyorlar, bu gibi konularda halka hitaben bir fetva ve beyannâme yayınlamıyorlar?
İslâm’ın eyleme (amele, aksiyona) ait birinci emri olan namazı ihmal etmişiz, hafife almışız, kimimiz büsbütün terk etmiş ve aklımızca cihad yapıyoruz. Namazsız cihad olur mu? Namazsız cihad gerçek cihad değil, sahte cihaddır.
Tek cümle ile: Müslümanların İslâmî bir gündemi olmalıdır; şeytanî gündemleri bırakmamız gerekir.
Lânet Olsun!..
Evrensel insan haklarına, TC Anayasasına, Ceza Kanununa, ahlâka aykırı olarak; ellerinde haklı ve hukuka uygun gerekçelere dayanan ve bir defaya mahsus hâkim kararı olmadan;
1. Telefonlarımızı dinleyenlere,
2. Faxlarımızı ve e-maillerimizi okuyanlara,
3. Mektuplarımızı açıp okuyanlara,
4. Özel hayatımıza karışanlara,
5. İletişim ve muhabere dokunulmazlığımızı ihlâl edenlere
Lânet ve beddua ediyoruz.
Yaptıkları suçtur, ahlâksızlıktır, faziletsizliktir.
Haklarımız onlara haram olsun!..
İki yakaları bir araya gelmesin.
Allah onları rezil ve rüsvay etsin.
Kulaklarına erimiş kurşun akıtılsın.
Gün yüzü ve rahat görmesinler.
Belâdan belâya uğrasınlar.