Saptırma ve çarpıtmalar
Son sıralarda hem basın hem de kitle düzeyinde olayların saptırıldığına, çarpıtıldığına tanık oluyoruz. Özgecan Aslan’ın hunharca öldürülmesi meselesine eşlik eden kitle gösterilerinde mesele bağlamından veya özünden koparılarak başka amaçlara çekilmiş, saptırılmıştır. Elbette bu çığıra dur denmeli. Bununla birlikte işin neresinden başlamalıyız? Önce meseleye doğru teşhis koymalı ve onun üzerinden çözüme gitmeliyiz. Ama öyle mi oluyor? Aksine bazı merkezler meseleyi bağlamından kopararak kendi siyasi veya ideolojik emellerine alet ediyorlar. Kitle psikolojisini imale ederek meseleyi saptırıyorlar. Kafası berrak olmayan bazı kadın hareketleri canilik üzerinden erkek düşmanlığı yapıyorlar. Bu üretme kitle psikolojisiyle her erkek potansiyel bir Subhi Altindöken haline geliyor! Cani, psikopat ve kadın düşmanı olarak tasvir ediliyor! Bunu yapmaya kimin hakkı var? Kitleyi bu şekilde imale edenler; kim olursa olsun Subhi Altındöken gibi fiili olmasa bile, kitle psikolojisini bozarak, taşkınlığı kışkırtarak cürüm işlemektedir. Meseleyi kangren haline getiren de bu ölçüsüz tepkiler ve yönlendirmelerdir. Kadın teşekkülleri gösterilerinde erkekleri hedef almakta ve neredeyse erkek olan her şeyi olağan düşman ve hedef saymaktadır. Halbuki, buradaki cinayet veya canilik bir cinsiyet meselesi değil, psikopatlık meselesidir. Mesele erkeklere küfretmekle çözülmez. Aksine neden psikopatlık toplumda bir ur gibi büyüme istidadı kazanmaktadır? Sorunun adı budur. Lakin ideolojik takıntılar nedeniyle kimileri sorunun adresini hevesine göre eğip büküyor. Bu bulaşıcı sosyal hastalık karşısında ne yapalım? Erkek soyunu imha etmekten daha başka sağlıklı teklifleri olan yok mu? Suça mı cinse mi düşmanız?
Kimileri de meseleyi Alevi-Sünni meselesine indirdiler. Sanki cani, Özgecan Aslan’ın kimliğini sormuş sonrasında sarkıntılık yapmış ve kendini alamamış bir de keserek, yakmış! Meseleyi böyle tasvir etmek daha büyük caniliktir. Zira masum bir kitle bir cani ile özdeşleştirilmektedir. Kadını korumadan evvel kadın erkek; toplum sağlığını korumamız daha evla değil midir? Kadın sorunu erkek sorunu olduğu kadar erkek sorunu da kadın sorunudur. Bu ikisinin toplamı, toplum sorunu eder. Kimileri de Özgecan Aslan üzerinden İslam düşmanlığı yapmaya yelteniyor.
İkinci saptırma, çarpıtma vakası ise IŞİD’e nasihat eden nur yüzlü yaşlı bir Suriyeli nenenin söylediklerinin Türk basınına yasıma şeklidir. Cumhuriyet gazetesi ve CNN Türk gibi kanallar nenenin konuşmalarını cımbızlayarak; hem eksik hem de saptırarak verdiler. Haberi okuyan ve izleyen zanneder ki, yaşlı nene IŞİD’e lanet ediyor, Esat’a da rahmet okuyor! Aslında neneyi dublaj üzerinden susturup, kendileri konuşmuşlar. Nurani nene IŞİD hakkında az bile söylüyor. Canı gönülden katılmamak mümkün değil. Onları şeytanın askerleri olarak lanetliyor. Lakin Esat’la ilgili de aynı şeyleri söylüyor. IŞİD mensupları şeytanın askerleri ve lanetliler ise Esat şeytanın ta kendisidir. Nenenin ağzından Esat’ı aklamak IŞİD’in yaptığına denk bir cürümdür. Ulusalcıların itiyadı budur! Bunu hep yapıyorlar. Hem Cumhuriyet gazetesinin haberi veriş şeklinde hem de CNN de, bu nokta kasıtlı olarak atlanmış, çarpıtılmış. Zira İngilizce çeviride ‘all are the same’ ibaresi var. Sözü bütün iki taraf için de geçerli. Nurani nenenin Esat’ı kayırdığı falan yok. Gayb diliyle konuşan nurani nene IŞİD militanlarına, Allah’tan korkmalarını, tövbe etmelerini ve Allah’a dönmelerini tavsiye ediyor. Onlara şöyle sesleniyor: “Boğazlama size hiçbir şey getirmez. Bilakis, Allah’ın öfkesini celp eder. Bu yaptıklarınız haram içinde haramdır. Allah’a dönün ve onu öfkelendirmeyin. Rejim ve siz merkepler gibisiniz; devletiniz de melundur…” Müslümanlar arasında uzlaşma yolu aramaya çağırıyor ve ‘savaş azminiz varsa bunu İsrail’e karşı gösterin’ diyor. IŞİD’in Kürtlerle çatışmasına da itiraz ediyor ve İmam Nevevi’den bahsediyor.
Türk basınındaki bazı hokkabazlar ise nenenin kasetinden tavşan çıkartıyorlar. Esat’ı aklayıp, paklıyorlar. Kaseti, IŞİD’i kötülemekten ziyade, Esat’ı aklamak için kullanıyorlar. Esat’ı lanetlemedikçe bunu yapanlar IŞİD’in ekmeğine yağ sürerler. Zaten Esat IŞİD’in öteki yüzüdür. Nurani nenenin dilinden ve Suriyeli katledilen çocukların dilinden Esat ve yandaşları da lanetliktir. Bunlardan birisi kanlar içinde son nefesini verirken Esat ve çetesi için şunları söylüyordu: Allah’ın huzurunda her şeyi anlatacağım. Yaptıklarınızı ona haber vereceğim! ( watch?v= 4KLGVj0x0uY&spfreload=10 )! Size karşı sadece öte dünyada değil biiznillah bu dünyada da zafer kazanacağız. Esat kuluçkası binlerce IŞİD civcivi üretse bile sonunda hak, batılın bütün renk ve çeşitleri üzerine galip gelecektir. Vallahu galibun ala emrihi.
Çarpıtma ustalarının IŞİD’in her yaptığına gözleri açık iken, Esat’ın her yaptığına kapalı. Neden? Derin gözleri yani kalpleri mühürlü de ondan. Hatta daha önce Esat’ın attığı kimyasal saldırıları bile muhalefetin üzerine yıkmışlardı. Yaşlı veya çocuk; Suriyeli masumlar bu şekilde Suriye cephesinde hakka ayna tutuyor, tanıklık ediyorlar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.