Bahar fitneleri kıştan başladı
GEÇEN yıl haber vermiştim, 2015 baharında kışkırtma düzmece halk ve gençlik hareketleri başlatılacak, eskisinin yüz misli GEZİ kalkışmaları denenecek demiştim… Bahara kalmadı, ocak şubatta başladı.
Bazı Müslümanlar bizim ülkemiz dualıdır, böyle şeylerden fazla korkmak gerekmez, kuruntuya kapılma demişlerdi. Onlara cevabım: Endülüs de bir İslam ülkesiydi, sonra ne oldu? Parçalandı ve yerinde yeller esiyor.
Rumeli de dualıydı ama elimizden gitti.
Kırım bir İslam ülkesiydi, sonra ne oldu? Şu anda orada yüzde 12 nispetinde Müslüman var.
Filistin ne oldu?
Mülk Allahındır, dilediğine emaneten verir, emanete hıyanet edenlerden alır. Dilediğini aziz kılar, dilediğini zelil.
İstanbul bize 1453’te verildi. İstanbul emanetine riayet mi ediyoruz, hıyanet mi?
Dünyanın fitne ve fesadı bitmez. Kanunî gibi bir cihan padişahı bile oğlunu idam ettirmek zorunda kalmıştır.
Düşman uyumaz, uyuyanlar perişan olur.
Şu zemherir kışının ortasında dehşetli fitne ve fesat fırtınaları esmeğe başladı.
Gizli derin güçler lise çocuklarını sokaklara meydanlara dökmek istiyor. Nasıl olsa, on sekiz yaştan aşağısındakileri sorgulamak, cezalandırmak güç ya, bundan yararlanmak istiyorlar.
Aşırı, amansız, holigan muhaliflerin yazdıklarını okusanız tüyleriniz ürperir. Ürperir de rahat uyuyamazsınız.
Bendeniz bugünkü tiyatroları 1960 kışında, baharında da seyr etmiştim. İktidar, halk bizi tutuyor, halk bizi seçiyor, halk bizi çok seviyor gafleti ve rahaveti içindeydi. İşler bozula bozula 27 Mayısa kadar geldi ve askerî darbe olduydu. Darbeden sonra ne demokrasi, ne serbest seçimler, ne halk sevgisi kaldıydı.
Halkı ve gençliği sokaklara dökmek isteyenlerin çoğu iki kimliklidir. Bana inanmazsanız Türkiye gazetesinin 9. 2. 2012 tarihli nüshasında yayınlanmış olan “Ermeniler Gerçek Kimliğine Dönüyor” başlıklı haberi okuyabilirsiniz. (Bu haberi ezberlemenizi tavsiye ediyorum.)
Gemiyi batırmak istiyorlar…. Türkiyeyi parçalamak istiyorlar… Bugünkü Ermenistanın beş misli büyüklüğündeki topraklarımızı almak istiyorlar… Büyük miktarda tazminat istiyorlar…
Demokrasiymiş, memleket diktatörlüğe gidiyormuş, soygun ve hırsızlık varmış, parktaki ağaçlar kesiliyormuş… Bunlar bahanedir. Bu memleket en büyük soygunu onların alkışladığı devirde görmüştür.
Bu memlekette iki türlü Alevî vardır: Tek kimlikli gerçek Aleviler. Onlar Kur’ana, Peygambere, âhirete inanır. Bir de iki kimlikliler vardır. Alisiz Alevilik… Biz Müslüman değiliz diyenler… Pendikte bir Cemevi açılmış, başındaki Baba efendi, oranın bir köşesine mescid yaptırmış, Sünnî kardeşlerimizden gelen olursa namazlarını buracıkta kılıversinler demiş. Alevilik budur…
Bu kaçıncı yazışım… Fırtına geliyor… Fitne ve fesatçılar memleketi yakmaktan çekinmez… Adam ölmesinden çok memnun olurlar… Çünkü tamtam çalacaklardır.
Gezi’de yaptıkları gibi yakacaklar, yıkacaklar, tahrip edeceklerdir.
Vitrin camları kırılan, ekmek tezgahları tahrip edilen esnaf…
Kimse lise çocuğunu sokak hareketlerine göndermesin. Ayak altında kalır, bir şey olur, yazıktır.
Türkiye’de serbest seçimler yapılıyor, yapılacak. İktidarı istemiyorlarsa bütün enerjileriyle seçimlere yönelsinler.
Seçimnlerden ümidi kestilerse, azınlıkta kalmayı kabul etsinler.
Her hâl ü kârda fitne fesat kargaşa kaos anarşi çıkartmasınlar, tahribat yapmasınlar, kan dökmesinler. Yolsuzluklara, kötülüklere elbette hayır… Lakin yolsuzlukları bahane ederek sivil darbe yapmaya da hayır.